BOYNER Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner’le 1995’den bu yana farklı vesilelerle röportaj yapıyorum. Bu kez 2016 hedeflerini, yeni yatırımları konuşmak için randevulaşmıştık. Yaşanan acı olaylar nedeniyle ‘sohbeti ertelesek mi’ diye de düşündük. Ama sonra Cem Boyner’in de dediği gibi ‘yaşam hep galip gelmeli.’ Çalışmaya, üretmeye devam etmeli...
* Son günlerde de üst üste çok üzücü olaylar yaşıyoruz. Neredeyse ‘hiç konuşmasak mı’ diye düşünecek durumu geldik. Siz bugünleri nasıl geçiriyorsunuz?-Bazen olaylar o kadar içimizi yakıyor ki günlük işlerimiz anlamını yitiriyor. Hele uzun vadeli projeler, planlar iyice anlamsız görünüyor. İçim yansa da ilk görevimin üzerime düşenleri yapmak olduğunu düşünüyorum. Toplumda hepimizin meslekleri ve görevleri var. Bir hekim korktuğu için hasta bakmaktan vazgeçebilir mi ya da öğretmen eğitmekten? Müteşebbisler de geleceğe yatırım yapmaya, iş-aş üretmeye ara veremezler…Yaşam hep galip gelmeli. O nedenle sohbetimizi planladığımız gibi yapmak en doğrusu diye düşündüm.
* 2016’ya yönelik planlarınız vardı. 2016 planlarınız değişti mi? - 2015 zor ötesi kötü bir yıldı. Şoklar, jeopolitik sıkıntılar, politik belirsizlikler, iki seçim, Türk lirasının değer kaybı, artan enflasyon…Tüketici Güven Endeksi’nde dipleri de gören büyük dalgalanmalar yaşandı. Bir ara piyasada talepteki düşüşe karşı rahatlama sağlamak için bankalarla kredi kartı limitlerini artırmak, satış ödeme vadelerini uzatmak gibi planlar yaptık. Ancak sonra gördük ki tedirginlik, tüketici güveninin düşmüş olması, geleceğe karşı güvensizlik duyulması uzun vadeli ödemeli alışverişler yaptırmıyor.
Daha az alışveriş ama daha çok peşin ödeme tercih ediliyor. Müşterileri parmaklarınızın ucunda hissettiğinizde bu tercihleri çabuk okuyorsunuz. Ve ona göre hareket ediyorsunuz. İşlerimize dönüp baktığımızda Tüketici Güven Endeksi paldır güldür düştükten sonra son aylarda yine yükseldi, şimdi yine dalgalanıyor.
* Bir gün bir güne benzemiyor… Kötü ve zor günler üst üste geliyor…- Herşeyin geçici olduğunu ve göreceli olduğunu kabul etmemiz lazım. Hani tarihi büyük krizlerde elinde neyi varsa korkup borsada satıp kaçanlar var ya onlar satabildiklerine göre, bir o kadar da karşı tarafta o hisseleri alanlar vardır hep. Birileri gider neyi var neyi yoksa satar, birileri de alır. Ümitle ümitsizlik aslında eşit, dengelidir hayatta…Hem toplumda hem de içimizde. Türkiye’de de bu aşırı tepkilerin dengelenmesini hep yaşarız.
GELECEĞE HEP GÜVENDİM
* Türkiye ve çevresinde yaşananlar ortada. Bu sizi ve işlerinizi nasıl etkiliyor?- Bu coğrafya zor bir coğrafya. Artan şiddet ve terörün bizi götürmek istediği yer ümitsizlik. Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz. Böyle zamanlarda geleceğe yatırım yapma inancının toplumun morali açısından gerekli olduğuna inanıyorum. İyi bir müteşşebisin en önemli vasfı böyle zamanlarda bile riskleri yönetirken cesaretine sahip çıkmasıdır.* “Önümü göremiyorum” diyerek frene basmayı düşündüğünüz olmuyor mu?- 60 yaşındayım. Bugüne dek hiç günü düşünerek yatırım yapmadım. Hep geleceğe güvendim. Bizi çalıştıran geleceğe inanç. Şartlar ne hep bahar ne de kış. Pırıl pırıl gençlere yatırım yapıyoruz, yetiştiriyoruz ara veremeyiz ki…
*Tedirginlik, karamsarlık yok lugatınızda…- Çok acı olaylarla karşılaşıyoruz. Hayat birkaç gün, bazen birkaç saat duruyor ama sonra kaldığı yerden devam ediyor.. 2005-2010 arası dünyada ve Türkiye’de ekonomi, özgürlükler, adalet, dış siyaset her şey daha iyiye gitti. Bu ruhla Lehman Krizi’ni bile atlattık. Tekrar iyiye gitmemesi için ülkeye ve insanlara inanmıyor olmamız lazım. Biz inanıyoruz. İnsanlığa ve iyiliğe inancımız devam ediyor.
* 2015 yılı zor bir yıldı ama Türkiye’de lüks alışveriş arttı. Türkiye büyümesinin üzerinde büyüyor lüks alışveriş. Bunu nasıl okumalıyız? Yalnızca turistler sayesinde olmuyor değil mi bu değişim?- Tasarrufu olanlar kendilerini daha güvenli hissediyor. Dar gelirlilerin ise gelecekle ilgili güvensizlikleri daha yüksek.. Öte yandan yukarı doğru devinim yüksek. Orta gelir sınıfı büyüyor Türkiye’de. Sosyal mobilite sayesinde insanlar her şeye kolay ulaşıyor. Cep telefonu sayesinde herkes hangi ürünün nerede en iyi fiyata satıldığını biliyor. Yalnızca yabancı müşteri etkisi değil bu hareketliliği yaratan…
Mağazalar artık turistik mekan
*Yabancı müşteri etkisi ne kadar?
-Dünyada alışveriş turizmi öne çıkıyor. British Museum yabancı ziyaretçi sayısı yılda 7 milyonken, Harrods mağazasının yıllık yabancı müşterisi 15 milyon. Yalnızca iyi alışveriş yapıldığı için gidilen yerler ve mağazalar var. Bizim mağazalarımız da artık bu tip turistik mekanlardan. *En çok yabancı müşteriyi hangi mağazalarınız çekiyor?
-Beymen Zorlu, İstinye Park ve Nişantaşı , Boyner Cevahir …Büyük mağazaların cirosunun yüzde 20’si yabancılardan geliyor. 10 yıl önce oran yüzde 1’di. Beymen’de bu yıl yabancı müşteri cirosu 127 milyon lirayı buldu.
*Yabancı müşterilere yönelik siz neler yapıyorsunuz?
- Yabancı müşterilerimize ülkelerinde tanıtım yapıyoruz, reklam veriyoruz. Cep telefonları üzerinden ilişkimiz var, CRM yurt dışı müşterileri ile de kuruldu. Bir ara Çinliler geliyor diye Mandarin konuşan satış elemanları ile mağazayı güçlendirdik. Sonra Çinliler azaldı, Ruslar, Kazaklar, Azeriler çok geliyordu. Şimdi Rusça’dan çok Arapça konuşan satış elemanlarımız var. Son dönemde en çok Körfez ülkelerinden müşterimiz var.
Pazar yüzde 9, bizyüzde 15 büyüdük
*Turistler olmasa işiniz hala bugünkü kadar büyüyecek mi? - Yerli müşterilerimize satışımız da büyüyor... PWC raporuna göre 2015’te tüm perakende yüzde 9 büyümüş, hazır giyim perakendesi ise yüzde 1 küçülmüş. Bizim holding olarak perakende büyümemiz yüzde 15. Çok büyük gayret sarfediyoruz bunun için. Türkiye’de piyasa gayet güzel büyüyor demek istemiyorum. Ancak çok ciddi bir gayret sarfedersen yerli ve yabancı müşteri değer veriyor.
*Perakendede birbirine çok benzeyen işler yapıldı Türkiye’de, biraz da bu yüzden sıkıntı yaşanıyor diye düşünüyorum. Katılır mısınız bu yorumuma? -“Benzerlik sıkılmak ile aynı anneden doğmuştur “diye bir söz var. Fark getirmek gerekiyor…Ne yaparsanız yapın bu şart.
* Büyük mağaza açmaya devam mı? Emaar Square’de yeni mağaza açacaksınız…İzmir’de yeni büyük mağazalar açtınız...
- Evet daha az sayıda ama daha büyük mağazalar. Daha çok metrekare. Mağaza sayısından çok, metrekarede büyüyeceğiz. Dahası, müşteri mutluluğunu arttırarak verimli büyüme stratejisi izleyeceğiz.
Hafta sonu alışverişin yüzde 60’ı ‘cep’ten
* Internet alışverişi nasıl gidiyor Boyner Grup’ta?
- Cep telefonu sayesinde çok yol aldık. Internet alışverişimizin büyük kısmı cep telefonundan. Hafta sonu online alışverişin yüzde 60’ı mobil telefon üzerinden yapılıyor. Bu inanılmaz bir şey. Çok hızlı büyüdü. Türkiye’de perakende sektöründe e-ticaretin toplama oranı yüzde 2, bizde bu oran yüzde 10. 2017’de 1 milyar lira online satış bekliyoruz. Müşteri mutluluğu ve deneyimlemede kanal ayrımını ortadan kaldırdık. Buna Alline diyoruz. Internetten aldığınız bir ürünü bir mağazamızda değiştirebiliyorsunuz. Zaman yok, çeşit çok.
Hopi ile ayda 1.2 milyar lira
*Hopi’yi açıklarken bir yıl içinde yenilikler yapacağınızı söylemiştiniz. Hopi hedeflerine ulaştı mı?
- Hopi 10 ayda 2 milyon 800 bin üyeye kavuştu. Yaklaşık 3 milyona yakın Hopi işlemi oldu. 1.2 milyarlık liralık ciro oluştu. 41 marka var Hopi’de. 2016’nın sonu 100 markaya ulaşacağız. Yeni sektörlere giriyoruz. Benzin alışverişlerinde de kullanılacak Hopi. Eğlence ve gıda sektörüne, Fast food’a giriyoruz. Bugünkü haliyle günde 150 bin kişi her gün Hopi’ye giriyor. Günde 30 bine yakın alışveriş oluyor. Hopi 2.0 başlayacak.
Bunun en önemli ayağı mobil ödeme, artık kredi kartlarını deri cüzdanda taşımak yerine cep telefonunda taşıyarak ödeme yapmak olacak. Bunda çok hızlı yol alacağımızı düşünüyorum. 2’inci büyük gelişmede cep telefonuyla aradığınız, beğendiğiniz ürün fotografını çekip 4 saniye içinde Hopi’de nerede olduğunu görebileceksiniz, eğer Hopi’de yoksa 8 saniye içinde dünyada nerede olduğunu göreceksiniz. Bu yıl Hopi’de 5 milyon üyeye ve 100 markaya ulaşmayı hedefliyoruz.
15 yıl sonra zenginliğin tanımı değişecek
*Dünyada zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda da çok konuşuldu. Oxfam Raporu’na göre dünyada 62 kişinin serveti dünyanın yarısının servetine denk geliyor. Sizce dünya nereye gidiyor?
-Gelir eşitsizliği bir adaletsizliktir. Vicdana ters gelen paradan para kazanmak. Katma değer yaratmadan ranttan zengin olmak sanırım. Son 10 yılda dünya çapında patlayan, sıradanlaşmaya karşı fark yaratarak icad çıkararak, zenginlik yaratma örnekleri var. Bu bahsettiğim kategorideki zenginler icad çıkartarak zengin oldular ve tek bir ortak paydaları var; iyi bir eğitim. Zenginliğin tanımı da değişmeye başlıyor, babadan dededen kalanlarla değil, gerçekten çalışarak, farklılık yaparak sıradan insanların sıradışı işler yapabileceğinin sayısız örneği olmaya başladı. Bu kişiler de servetlerini toplumla daha çok paylaşıyorlar . Ancak iyi bir eğitim alanlar sıradışı işler yapıyorlar. 15 sene sonra dünyada zenginliğin bambaşka bir tanımını konuşacağız.
Mustafa Koç kardeşten öteydi
*Çok yakın arkadaşınız Mustafa Koç’u kaybettiniz…İş dünyası için, Türkiye için çok değerli bir insandı, hepimiz çok üzgünüz…Siz dostunuz, arkadaşınız Mustafa Koç’un yokluğunu nasıl yaşıyorsunuz?
Mustafa’nın gidişiyle ben, kardeşten de öte en yakın 5-6 arkadaşımı birden yitirmiş gibiyim. Hayatımın farklı zaman ve yerlerinde hep en yakınımdaki kişiydi. Dalışta kankamdı, (buddy), fotoğrafçılıkta, avda, kayakta arkadaşımdı... Mustafa olduğu gibiydi, neyse oydu. No filter (şeffaf) adamdı... Doğrucu Davut olduğu için aklı ve duyguları filtresiz dilindeydi. Söylediği, ürettiği, yaptığı her şey kendinden di, gerçekti. Bendeki boşluğu hiç dolmayacak. Elif ERGU/fotoğraflar:Levent KULU/Hürriyet
kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/cem-boyner-icimiz-yansa-da-yasam-galip-gelmeli-40057682