Akif Beki'nin ilk fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arkasından hançerlediğini savunan Cem Küçük "Aydın Doğan onu 6 ay önce kovacaktı ama sırf beni haklı çıkarmamak için sabretti" dedi.
İşte Cem Küçük'ün "Karaktersizlerin yeri tarihin çöplüğüdür" başlıklı olay yazısı:
7 Haziran seçimlerinde AK Parti yüzde 40'a düşmüştü. Etrafta hemen herkes panikti. "Eyvah ne olacak şimdi?" deniyordu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı satan satanaydı. Erdoğan'ın güçsüzleştiğini düşünüp hemen Cumhurbaşkanımıza ihanet etmeye başladılar. Bunlardan biri de uçaktan hiç inmeyen, Erdoğan'la evleri altlı üstlü olacak kadar yakın bir kişiliksizdi. Benim de şahit olduğum gibi uçaktaki en büyük yalakaydı. Geçmişinde küfrettiği Davutoğlu'na bile pişkin pişkin en çok yalakalık eden gene oydu.
İşte bu zavallı bitik tip, 7 Haziran seçim sonuçlarını görünce, "Üst akıl da neymiş, faiz lobisi mi varmış" gibi Cumhurbaşkanımızın bütün argümanlarıyla alay etmeye başlamıştı. "Erdoğan gidici" diye her yerde konuşuyordu. Ben bu zavallıları eleştirirken bizim mahalleden ilişkiler ağıyla kendilerine yer bulan birileri de, "Ne olur ne olmaz" diye bunları savunuyordu. Gerçek buydu maalesef.
Bu zavallı adam Hürriyet'te yazarken de kovulacağını ve Fehmi Koru gibi medeni ölü mekanizmasının eşiğinde olduğunu yazmıştım. Çünkü hayatı ve medyayı okuyamıyordu. Zaten okusa bu sefil durumda olmazdı. Aydın Doğan'ın da artık işine yaramıyordu. Hükûmetle arası iyidir diye işe alınmış ama kimsenin suratını bile görmek istemediği bir tipolojiye dönmüştü. Hayatını Erdoğan'a borçluydu. Erdoğan olmasa 8. sınıf bir kanalda muhabirlikten öteye geçemeyecek bir yeteneksizdi. Aslında Aydın Doğan onu çoktan kovacaktı ama "Şimdi kovarsam Cem Küçük haklı çıkar" diye altı ay bekletmişti. Sonra kapının önüne konuldu ve Davutoğlu'cu ekibin Karar gazetesinde yaşamaya çalışıyor ama onu sallayan kim?
Hatta giderayak yazdığı yazıda Ertuğrul Özkök'e, "Bak hâlâ gözüm üzerinde" diye acınası yazılar yazıyordu. Daha önce demiştim, yahu seni onlar ne zaman önemsedi ki? Onlar seni adamdan bile saymadı. Seni kim takar artık? Ayrıca bir insan nasıl bu kadar şuursuz ve zavallı hâle gelebilir?
Bak ömrün boyunca Hürriyet'e, Aydın Doğan'a yalakalık yaptın. Seni, bırak yazarlığı adamdan bile saymadılar. "Gözüm üzerinde" diye yalakalık yaptığın Özkök istese Hürriyet'ten seni kimse atamazdı. Seni işten attıran adama yalvaran bir zavallıdan başka nesin ki sen? İnanın ben bu ve bunun gibi arkadaşlara çok üzülüyorum. Yalvararak, yalakalıkla güçlü olacağını sananlar büyük yanılgı içindedirler. Bunların hiçbir zaman dava adamı gibi kimliği de olmadı. Sadece kendilerini ve grupsal çıkarlarını düşündüler. Şimdi ise birer hiç ve medeni ölüler.
Sözcü gazetesinde dik duran, başında beri aynı şeyi söyleyen insanlara laf atıyorlar. Siz dik durmanın ne olduğunu bilemezsiniz. Hep mevki makam peşinde koştuğunuz için bildiğini söylemenin, sözünün arkasında durmanın ne olduğunu bilemezsiniz. İddianameyi bile okumadığınıza eminim. Sizin herhangi bir konuda fikrinizin olması mümkün değil.
17-25 Aralık'ta susanların, 7 Haziran 1 Kasım 2015 arası Erdoğan'a ihanet edenlerin, FETÖ, PKK'ya dair dişe dokunur tek yazı yazmayanların ne olduğunu bu millet biliyor. O yüzden hepsi silindi gitti. Anadolu'da gittiğim konferanslarda, sokaklarda bunlara hep şahidim. Millet bizleri bağrına basarken konforlu yazılar yazıp en kritik anlarda ortada görünmeyenleri biliyor. Sokağa çıkıp şöyle bir tarama yaptığınızda her şey belli oluyor.
İki sene önce Amerika Reza Zarrab dosyasını açtığında "Eyvah 17-25 Aralık'tan kötü kokular geliyor" diyen de sizlerdiniz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı anında sattınız. Şayet yarın bir gün bir sıkıntı doğacak olsa, "Erdoğan ve AK Parti bunları hak etti" diye yazacak tıynettesiniz...
Bir de havaya bakarak yorum yapan ezik, isimsiz tipler var. Bir tane kritik yazı yazmamış; konforlu konular dışında hiçbir şey yazmayan, ilişkiler ağıyla medyada yer bulan bu tipler de tarihin çöplüğünde. Şimdi ben de durduk yere mezardan adam kaldırmak istemem ama bunların da bir dava bilinci yok.
İşte bu kişiliksiz takımın ne olduğunu anlamak için iki sene önce yazdığım bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum:
"Aydın Doğan muhafazakârları denilen ve Erdoğan’ı en zor gününde arkadan hançerlemiş böyle tam 7 kişi var... Bu 7 sözde muhafazakâr resmen pusuda bekliyormuş. 7 Haziran geçtiği an yattıkları pusudan çıktılar ve hepsi birer Ahmet Hakan’a dönüştüler. Tek dertleri Türkiye’nin içinde olduğu bu zor kavşakta olabildiğince kendi hesaplarını görmek ve kaybettikleri imtiyazlarını yeniden maksimize etmek...