Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,3734
EURO
36,5037
IMKB
9.227,000
ALTIN
2.880,160
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
Cengiz Çandar, Gazeteciliğe Veda Etti!
Cengiz Çandar, Gazeteciliğe Veda Etti!
 
Usta köşe yazarından şok karar! Radikal ile birlikte mesleğe de veda etti! Radikal'in kapanmasının ardından yazarlar son yazılarını yazdı.
 
6.4.2016 - 14:39

İnternet sitesinde 25 Mart gününden sonra siteye yeni ve köşe yazısı girişi yapılmamıştı fakat bugün 6 Nisan'da gazete yazarları veda yazılarını yayınladı.

Gazete yazarlarından Cengiz Çandar ise Radikal'deki son köşe yazısında yalnızca Radikal'e değil mesleğe de veda ettiğini duyurdu.

İşte Çandar'ın veda yazısı:

Radikal kapatıldıktan sonra bizlere “veda” yazısı yazma fırsatı tanınması iyi oldu. Noktayı birkaç isme “teşekkür” edemeden koymak istemezdim doğrusu.
Doğan Grubu içinde 10 yıla yaklaşan çalışma hayatım Referans Gazetesi’nde 2006 yılının son günlerinde başlamıştı. Sıfatım “başyazar” idi. Referans’ta yayımlanan yazılarım, aynı gün, Hürriyet’in internet sitesinde de yayımlanıyordu.
Radikal’de yazmaya ise 2008’de başladım. Referans, 2010’da kapanana dek, aynı yazı, hem Referans, hem Radikal ve hem de Hürriyet’te yayımlandı. Galiba, Türkiye’nin basın tarihinde bu konumdaki ilk kişi oldum.
Yazıların üzerindeki imza benimdi. Ama yazıların okurlara ulaşmasında benim kendilerine her daim şükran duyguları beslemeye devam edeceğim çalışma arkadaşlarımın katkıları vardı. 2006 ve 2016 yılları arasında yazılarıma emek vermiş olan Gökçe Aytulu, Muhittin Danış, Ali Topuz, Cüneyt Muharremoğlu ve Bahadır Özgür’e teşekkür ediyorum ve kendilerinden haklarını helâl etmelerini diliyorum.
Bu “veda yazısı” ile birlikte, 40 yıllık aktif gazetecilik hayatım da noktalanmış oluyor.
40 yıl sürmüş olan meslek hayatımın sona erdiğini, benim için simgesel anlamı olan bir günde öğrendim. Rahmetli babamın doğum günü, annemin ise ölüm günü olan günde.
Radikal’e yazımı yazmış ve göndermiştim ki, karım, “Radikal kapatılmış” dedi. Başımı kaldırıp baktım; o an “twitter”da okuduğunu söyledi şaşkınlık içinde.
“Olmaz öyle şey” demedim. Bir süredir öyle bir Türkiye’de yaşıyor olmuştuk ki, böyle bir şey de pekalâ mümkündü, benim  bunu 40 yıllık meslek kariyerime hiç yakışmayacak bir biçimde öğrenmem de...
Nitekim, gerçekten de Radikal’in kapanmasına karar verilmiş.
Bu bilgiyi edindikten birkaç dakika sonra, az önce göndermiş olduğum yazının son satırında tırnak içindeki iki sözcüğün- gazetecilik deyimiyle- “boldlanması”nı ihmal ettiğim aklıma takıldı. Arayıp, arkadaşları “boldlama” yapmaları için uyardım. Ve aynı anda da, gazetecilik mesleğinde kendisinden çok şey öğrendiğim ve her zaman “ustam” saydığım Altan Öymen ile ilgili bir anımın zihnimde canlanmasına engel olamadım.
80’li yıllardı. Türkiye’de bir askeri yönetim dönemi daha yaşanmaktaydı. Altan Abi, Avrupa Konseyi’nde Türkiye ile ilgili tartışmaları izler, bir telefon kabininden, irticalen, olanca ayrıntısıyla mükemmel biçimde haber yazdırırdı.
Cumhuriyet Gazetesi’nde Altan Öymen’in haber editörlüğünü ben yapardım. Bir kulağımda telefon, onun dikte ettiğini daktilo ile yazmak ve daha sonra başlık çıkartmak, yazının dizilmesine nezaret etmek benim sorumluluğumdaydı.
M. Ali Ağca’nın Papa’yı vurduğu gün, bütün gazete sayfa sayfa yeni baştan düzenleniyordu. Dizgihanede yeni sayfalar bağlanırken, Altan Abi’nin yazısına ilişkin düzeltmeleri, mürettiplere “kulis” yaparak dizdirtmekle meşguldüm. Bu düzeltmeler, Avrupalı parlamenterlerin Altan Abi’nin gündüz saatlerinde haberi yazdırırken muhtemelen bilmediği ve öğrendikten sonra da eklenmelerini özellikle istediği önisimlerini yazıya koydurmaktan ibaretti. Ama bu kadarcık bir ayrıntı yüzünden o tarihi gecenin kaosu içinde, dizgi makinalarının işgal ediliyor olması  Genel Yayın Yönetmeni Hasan Cemal’in sinir krizinin eşiğine getirmişti. 
2016 yılıydı. Türkiye’deki sivil otoriterleşme zirveye tırmanıyordu. Radikal kapatılıyor ve benim aktif gazetecilik yaşamım da böylece sona eriyordu. Ve  bunu en usul-erkân dışı yollardan öğrendiğim anda bile,  Altan Abi’den bana bulaşmış olan “deformasyon profesyonel”den muzdarip olmaya devam ediyordum.
Bizim meslek, olmazsa olmaz kurallarından biri olan “ayrıntı takıntısı”yla bana son oyununu oynamaktaydı sanki…
Ben, gazetecilik mesleğini gereği gibi yerine getiren ve kendisinden önceki ustalardan devralıp ileri doğru taşıyan bir kuşağa mensuptum.
Ortadoğu konusundaki gazetecilik için, benim kuşağımın uluslararası alandaki “idolü”, Fransız  gazetesi Le Monde’un efsanevî muhabiri ve dış politika editörü Eric Rouleau idi.
Zaman içinde çok yakın dostluk kurmuştuk ve gazeteciliğimin inşasında en önemli paya kendiliğinden o sahip olmuştu.
Daha bir ay kadar önce Eric Rouleau’yu ölümünün birinci yıldönümünde, Paris’te Le Monde’da  anıyorduk. Anma töreni sırasında, kendi dönemimin kapandığı düşüncesi de bir anda beynimi hızla yalayıp geçmişti.
40 yıllık gazetecilik tecrübem sayesinde ve son dönemde yaşananların ışığında, gazetecilik mesleğinin bizlerin onlarca yıldır yaptığı ve yapılması gereken haliyle can çekiştiğini elbette görüyordum.
Her şeyden önce, bu mesleğin, belirli normlarıyla yapılmasını mümkün kılacak bir ülke atmosferi ve en önemlisi kurumlar gerekmekteydi.
İlki neredeyse kalmamıştı. İkincisi de hızla tükeniyordu. Bu manzaraya bakıldığında, Radikal’in ömrünün de uzun olmadığını fark etmek zor değildi.
Oysa Radikal gibi bir yayın organı, iki yıla yakın bir süre önce dijital yayına geçmiş olsa bile yaşayabilirdi. Üstelik, dünyadaki trend, giderek, kağıt baskıdan dijitale doğru kaymakta iken, haydi haydi yaşayabilirdi.
Yaşayabilmesinin birinci şartı, Türkiye’nin dayanıklı bir demokratik rejime sahip olabilmesiydi. Bir de, onu varoluş amacına uygun biçimde yaşatmaya kararlı bir kurumsal kültür ve irade gerekiyordu tabii ki...
Türkiye’de demokrasinin serencamı ile Radikal’in yaşamı birbirine paralel seyretti.
2016 Türkiyesi’ne gelindiğinde, Radikal’in ömrünün tükenmekte olduğuna dair yeterince işaret  mevcuttu. Radikal’in kendisi kalarak yaşamını sürdürmesi giderek güçleşiyordu.
Beklenmeyen, ani ölümüydü.
Ani ölümler, giden için hayatın acısız son buluşudur. Acı, geride bıraktıklarına kalır. Radikal’in ölümü, Türkiye’nin özgür ve demokratik bir ülke olmasını isteyen herkes açısından, yeri kolay doldurulamayacak bir kayıptır.
Tüm ömrümü esenliği için geçirdiğim ülkemin gelip dayandığı noktaya baktığımda, hiç kuşkusuz, çok derin bir üzüntü içindeyim.
Benim 40 yıllık aktif gazetecilik yaşamımın noktalanmasına gelince…
Bir gün nasılsa olacaktı. Şimdi ve bu şekilde olması ise, bir bakıma doğaldır. Çünkü ülkemin içinden geçtiği bu dönemde sesimin kısılmasından çıkar umanlar,  duyulmasından yana olanlara belirgin biçimde ağır basıyor.
Şunu söyleyebilirim: Bu işi 40 yıl boyunca, Türkiye’nin her yerinde ve dünyanın dört bir köşesinde kimi zaman olağanüstü koşullarda ve  genellikle büyük bir zevkle yaptım.
Bunun 24 yılı geçen yüzyılda geçti. Yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran birçok tarihî olayı yerinde, birçok tarihî kişiliği doğrudan tanıyarak yaşadım.
Hem kendi şansımı yarattım ve hem de, ayrıca, talihliydim de… Benim açımdan,  güzel bir 40 yıl oldu.
Bunun önemli bir bölümü köşe yazarlığı ile geçmiş, her hafta ortalama 3-4 yazı yazmış birisinin hata yapmamış olması düşünülemez.  Ben de bu genel kurala istisna oluşturmadım. Ancak, umarım doğru gözlemlerim ve yorumlarım, hatalarıma galebe çalmıştır ve okurlarım nezdinde mahçup duruma düşmemişimdir.
Zaten, “Baki kalan kubbede, hoş seda” imiş.
Hoşçakalın!



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


Gazeteci Faruk Bildirici'nin Acı Günü

Rıdvan Dilmen'den Sürpriz Transfer!

Cemaat operasyonu TRT'yi de Vurduı!
»  Selvi Hakkında Köşe Komşuları Ne Yazdı?
»  ''Ekrana Çıkmayınca Annem de Korkmuş''!
»  Canlı Yayında Soyundu,Destek İstedi!
»  İsmail Küçükkaya, Yazılarıyla Sonsöz'de
»  Gazete Tirajlarında Son Durum
»  Habertürk'te Üst Düzey Görevden Alma
»  Habertürk'ten, CNNTürk'e!
»  Genel Yayın Müdürünü Ağlatan Tartışma
»   Selvi'nin Transferine Şok Yorum!
»  O Köşe Yazarı Hakkında Suç Duyurusu
»  Hürriyet'ten Aldülkadir Selvi Anonsu!
»  Medya Dünyasında Tenkisat Tam Gaz
»  Can Dündar: Beraat Bekliyorum
»  Cemaatten Kayyum'u Şok Eden Hamle!
»  Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi Bombası
»  Star Gazetesi Ankara Bürosunda Deprem
»  Flaş.. Selvi Habertürk İle Anlaştı
»  Abdülkadir Selvi Yeni Şafak'tan Ayrıldı
»  HDP’li İki Vekilin Eşi AA’dan Atıldı!
»  TRT Spor'da Sürpriz Ayrılık
»  Habertürk Bursa Bürosunu Kapattı!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.