Göreve geldiğinden bu yana, kulüp başkanı Aziz Yıldırım ve yönetim kurulu üyelerinin profesyonel takımı sürekli desteklediklerini ifade eden Daum açıklamasına şöyle devam etti:

''Aziz Yıldırım ve Yönetim Kurulu üyeleri, son 18 ay içinde Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı'nın başarılı bir geleceğe sahip olabilmesi için çok iyi bir temel oluşturdular ve başarı elde etmemiz için bütün imkanları bize sağladılar. Bunun için hepimiz kendilerine ancak teşekkür edebiliriz. Takım bilinçli bir şekilde hedefe yönelik gençleştirildi, güçlendirildi ve başarılı bir yola girdi. Bunun herkes tarafından görülmesi ve kabul edilmesi lazım. Çünkü bizler bunu takım olarak hak ettik. İşte bütün bu gerçekler ışığında Sparta Prag maçından sonra canlı yayında yapılan röportaja paralel olarak sözleşmemle ilgili durumumu dile getirdim. Ancak çoğu zaman olduğu gibi konu başka yönlere çekildi. Spekülatif yorumlar yapıldı. Ancak şunu herkesin bilmesini istiyorum ki, kendi sözleşmemle ilgili görüşmeleri ben sadece Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ile yaparım. Kamuoyu aracığı ile değil. Çünkü Aziz Yıldırım ve benim ortak bir hedefimiz var. Bu hedef, Fenerbahçe'nin mümkün olan en büyük başarıyı yakalamasına yönelik bir hedeftir. Herkesin bildiği gibi biz uzun dönem başarılı bir şekilde çalışmak üzere planlamamızı yaptık. Bunun dışında yapılan tüm haber ve yorumlar gerçeği yansıtmamaktadır''.

''KAMUOYU YANLIŞ YÖNLENDİRİLİYOR''

Teknik Direktör Christoph Daum, takımın motivasyonun çok iyi olduğuna değinerek, bazı basın sözcülerinin yanlış beyanatlarıyla bu olumlu havanın zarar görmesinin Türkiye için de bir dezavantaj olduğunu dile getirdi. Daum, ''Kulüp içindeki görülmeye değer, mükemmel bir havamız var. Çünkü çok büyük bir potansiyele sahibiz. Ulusal ve uluslararası anlamda daha başarılı olabilmek için gerekli potansiyele sahibiz. Fakat bazı basın sözcüleri, bilinçli olarak yanlış bilgi veriyorlar ve kamuoyunu yanlış yönlendiriyorlar. Bunun neticesinde de futbolda negatif ve agresif bir hava yaratılıyor. Bu taraftarlara ve haliyle stadyumlara yansıyor. Son günlerde hepimizi derinden üzen, yaşanmış bir ölüm vakası var. Bir taraftarın ölüm olayı var. Bu olaydan etkilenmemek mümkün değil. Hepimiz görüyoruz ve bana göre Türkiye'de futbolun içinde olan tüm sorumlular, futbolun Türkiye'deki pozitif geleceğinin bilincinde olup buna göre hareket etmeliler. Sürekli artan agresif ve yanlış haberlerden dolayı Türkiye'nin Avrupa'daki ve genel anlamdaki görünümü de zarar görüyor'' diye konuştu.

''ELEŞTİRİYE AÇIĞIM''

Daum, yazılı ve görsel medyanın birbirleriyle rekabet ettiğini ve bunun doğal olduğunu kaydederek, ''Basının da kendi arasında rekabetin olması çok doğal. Ancak her koşulda, kendi sorumluluklarının bilincinde olmaları ve gerçekleri yansıtan haberleri vermek zorunda olduklarını unutmamaları gerekir. Çünkü asli görevleri gerçekleri yazıp, göstermek. Daha önce de söyledim. Ben her zaman olumlu eleştiri veya düzeltici eleştiriye varım. Ancak sorumluluk bilincinin dışına çıkıp eksik veya bilinçli olarak negatif bir hava oluşturmak için yapılan haberlere her zaman karşıyım'' şeklinde konuştu.

''FAIR-PLAY GİBİ FAIR-WRITE''

Christoph Daum, Türk futbolunun daha iyi yerlere gelmesi için gün içinde uzun saatler çalıştığını ifade ederek, bunun Türk medyası tarafından aşağıya çekilmemesi gerektiğini de dile getirdi. Daum, ''Ben Türkiye'yi ikinci vatanım olarak gördüğümü her fırsatta söylüyorum. Ama maalesef dışarıdaki basın mensuplarına Türkiye'deki olayların gösterildiği kadar olumsuz, dramatik, olmadığını hep onlara izah etmek zorundayım. Bazen öyle bir noktaya geliyorum ki, kendime soruyorum, ''Türk medyasıyla kendini bütünleştirebiliyor musun?'' diye. Bu şartlarda hayır. Ben kendi şahsım, hareketlerim ve yapmış olduğum açıklamalarla Türk futbolunda ve futbol dünyasında potansiyel rahatsızlık veren faktör olmak istemiyorum. Tabii ki hatasız değilim. Türk futbolunu seviyorum ve bunun geleceği için de uzun saatler çalışıyorum. Ama bazı yapılan yanlış haberler, yorumların Türk futbolunun geleceğine zarar verdiğini düşünüyorum. Sadece bunu belirtmek istiyorum ve bunu belirtmeye de devam edeceğim. Benim bütün istediğim, her futbol seyircisinin genç olsun, yaşlı olsun, bayan olsun, bay olsun bir stada mutlulukla gelip orada bir futbol festivali izler gibi eğlenmesini istiyorum. Nasıl onlar hep birlikte o eğlenceyi yaşayabiliyorlarsa, bizler de zaman zaman yaşadığımız hayal kırıklıklarında bunu dostluk ve barış içersinde sindirmeyi bilmeliyiz. Bu olumlu genel hava basın tarafından da oluşturulmaktadır. Ama maalesef genelde, bunun tersi yapılıyor. Her şeye rağmen Türkiye'de yeteri kadar kendi sorumluluklarını bilen basın mensupları var. Bu kişiler, futbolu eleştirip dostane bir şekilde kamuoyuna aktarmak zorundadır. Tıpkı Fair Play gibi Fair Write! Buna aktif olarak katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum'' şeklinde konuştu.