Üzerinde 'GDO'ya hayır' yazılı dev bir mısır balonunun önünde toplanan platform üyeleri, GDO'lu ürünlerin serbest dolaşımını düzenleyecek Biyogüvenlik Kanunu'nun bir an önce çıkarılması çağrısında bulundu. Platform üyeleri, dev balonu şehir şehir dolaştırarak destek toplayacak.
Genetik yapısı oynanmış ürünlere tepki olarak oluşturulan 'GDO'ya hayır' platformu, ilk açıklamalarını merkez Nilüfer ilçesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinde haftada iki kez kurulan ve şehirde organik gıdaların satıldığı tek pazar olan Nilüfer Organik Ürenler Pazarı'nda yaptı. Üzerinde "GDO'ya hayır", "Gıda, tohum haktır" yazılı dev bir mısır balonunun ününde toplanan platform üyeleri adına konuşan Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Sarıbal, "Hükümetlerimiz AB ile Amerika arasında süren GDO savaşının arasında kalmıştır. Amerika'nın GDO dayatmalarıyla ve AB'nin muhalif ya da çekimser politikaları arasında bocalayan hükümetlerimiz, artık halkın, bilimin ve ekolojik gerçeklerin sesine kulak vermelidir. Tüm çiftçiler, tüketiciler ve çevre ve ekolojiden yana hazırlanacak bir Biyogüvenlik Kanunu için hemen şimdi diyoruz. Oluşturduğumuz dev mısır balonunu şehir şehir dolaştırarak, herkesi Biyogüvenlik Kanunu'nun bir an önce çıkarılmasına taraf olmaya çağırıyoruz" dedi.
Endüstriyel tarımın çevre, ekoloji ve canlı sağlığı üzerinde tehdit oluşturan bol kimyasallı mono kültür tarım ürünleri yerine, organik ve ekolojik tarımı yurt sathına yaymayı, tüketicileri bu ürünleri tüketmek için bilinçlendirmeyi hedeflediklerini kaydeden Sarıbal, "Tarım kimyasalları ve GDO'lu tohumların üretici ve pazarlayıcısı olan uluslararası biyoteknoloji şirketlerine karşı, tarım ve gıdamızı, biyolojik çeşitliliğimiz ile yerel yemek kültürümüzü korumak istiyoruz. GDO'lu ürünleri bu ülke
topraklarında ve gıda olarak sofralarımızda istemediğimizi bir kez daha vurgulamak, GDO'lu ürünlerin ülkemize serbest giriş ve dolaşımlarının, çıkarılacak Ulusal Biyogüvenlik Kanunu ile kontrol edilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Türkiye tarımı üzerindeki baskıların ve tarımı yok etme girişimlerinin sürdüğünü belirten Sarıbal sözlerine şöyle devam etti:
"Geçen yıl büyük bir hız ve emrivaki ile çıkarılan Tohumculuk Yasası, bu ülkenin tarımı ve gıda egemenliğine büyük bir darbe indirmiştir. İçinde uluslararası tohum devlerinin de bulunduğu tohum endüstrisi tarafından hazırlanan, tohum ve diğer bitki materyallerinin üretiminden pazarlanmasına kadar ki tüm aşamalarını birlikler aracılığıyla şirketlerin sevk ve idaresine sunan bu yasanın iptaliyle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmuştur. Yerel tohumlarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyabilmek, eşit ve adil paylaşımlı güvenli gıdaya ulaşabilmek, gıda egemenliğini koruyabilmek için Ulusal Biyogüvenlik Kanunu'na ihtiyacımız vardır".
Platform üyeleri dev mısır balonuyla şehir şehir dolaşarak, Biyogüvenlik Kanunu'nun bir an önce çıkarılması için destek toplayacak.