DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün ağzından "Diyarbakır-Batman olayları üzerine en makul açıklamayı MHP lideri Devlet Bahçeli yaptı" sözünü duymak doğrusu şaşırtıcı idi. CNN Türk için yaptığımız Ankara Kulisi programı ardından çay içiyor, Güneydoğu'daki vahim tabloyu konuşmayı sürdürüyorduk.
Türk, "Bahçeli'nin bu tutumunu takdir ediyoruz" diye devam etti.
Bahçeli'nin, Türk'ün takdirini kazanan tutumu, 30 Mart günü Güneydoğu'daki olaylar üzerine yaptığı yazılı açıklama idi. Bahçeli bu açıklamasında PKK ve onun hizmetinde olmakla suçladığı DTP'li belediye başkanlarına ağır eleştiriler yöneltiyor, ancak açıklamanın son bölümünde şu cümlelere yer veriyordu:
"Türk milliyetçilerine ve ülkücü gençliğe bir kere daha seslenmek istiyorum. Türkiyemiz çok tehlikeli ve sancılı bir dönemden geçmektedir. Bugün için hepimizin birinci görevi, etnik tuzakları boşa çıkarmak ve bir kardeş kavgasını ne pahasına olursa olsun önlemektir. Devletin kurumları ve güvenlik güçleri görevlerini yapacaklardır. Hiçbir şart altında ve maruz kalacağınız tahrikler ne kadar ağır olursa olsun, sükûnetinizi bozmayacak ve vakur duruşunuzu koruyacaksınız. Hiçbir güç türk milliyetçilerini sokağa çekemeyecek ve kanlı bir kardeş kavgasının tarafı haline getiremeyecektir."
Türk, Bahçeli'nin bu sözlerini överken dozu yükselterek, başka zemine çekti:
"Son gelişmelerde Bahçeli, Baykal'dan sağduyulu davrandı. Bir sosyal demokrat lider olarak, daha yapıcı, sağduyulu davranmasını beklerdik."
Türk, canlı yayın sırasında da sözü CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a getirmiş, Baykal'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'ın altkimlik-üstkimlik tartışmasını açmasından sonra PKK eylemlerinin tırmanmaya başladığı saptamasını eleştirmişti.
DTP lideri, Baykal'a "İnsaf edin! Bu sorun, bugün mü çıktı? Sosyal demokrat parti olarak ortaya ne çözüm koyuyorsunuz? Sopa politikasıysa, bunu sizden iyi yapacaklar var. O zaman size ne ihtiyaç var?" diye sesleniyordu.
Yayın sonrasında ise Türk'ün CHP'ye tepkisi, başka alanlara da, örneğin seçim barajının yüzde 10'dan aşağı düşürülmesine AK Parti ile birlikte karşı duruşuna da yöneliyordu. Türk şunları söyledi:
"Şimdi de AKP ve CHP, bağımsız milletvekili seçilmesini önlemek için bölge barajı getirmek istiyorlar. Oysa seçmenlerimiz tepki gösteriyor. 'Biz size oy veriyoruz, başkaları Meclis'e gidiyor' diye. Geçen seçimde CHP Diyarbakır'da 4 bin 500 oy alıp milletvekili gönderdi. O kadar oy bize benim köyden çıkıyor. Seçmenimiz, 'Siz de seçime girin' diyor. Girersek, 20-25 bağımsız milletvekili seçiliriz."
Geçmişte kendisi de CHP saflarında politika yapmış olan Türk, CHP'ye bunları söylemesine karşın, en büyük tepkisi Başbakan Tayyip Erdoğan'a ve hükümete yönelik: "Biz çatışmaların en yoğun olduğu dönemde bile, örneğin Süleyman Demirel'den randevu istediğimizde görüşür, derdimizi anlatırdık. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'dan 10 defa rendevu istedim. Yanıt yok. Başbakan'la görüşüp derdimizi anlatalım istiyoruz, yanıt alamıyoruz."
Ahmet Türk'ün işi zor. Bir yandan PKK'ya silah bırakması çağrıları, PKK'dan daha çok eylemle yanıtlanıyor, diğer taraftan ortalığı yatıştırma amacıyla verdiği demeçler, PKK'yı karşısına almadığı için tepki çekiyor. Ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranabiliyor. Ancak PKK'nın bu eylem çizgisi sürdükçe, Türk'ün de en büyük tehlike olarak gördüğü (Bahçeli'nin de, haksızlık etmeyelim Baykal'ın da vurguladığı) etnik çatışma tehlikesi büyüyor. Gelişmeler, demeçlerle, polemiklerle geçiştirilemeyecek kadar ciddi.
(Murat yetkin/radikal)