''Temel eğitimi bitirmiş olan erkeğe nasıl ulaşılacağı'' konusunda 3 ayrı protokol imzalandığını anlatan Şahin, Genelkurmay Başkanlığı ile yapılan protokolde er ve erbaş eğitiminin şiddetin önlenmesi açısından çok önemli olduğunu, bu alanda eğitimin güçlendirilerek devam ettiğini kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan görüşmede, konunun cuma ve bayram hutbelerinde kadın erkek eşitliği ve şiddetle mücadelede İslam dininin bir sevgi ve barış dini olduğu ve konuyla ilgili duruşun anlatıldığını belirten Şahin, şöyle konuştu:
''Şiddet gören kadın nereye gidecek, gittiğinde kolluk ona nasıl yardımcısı olacak? Buna ilişkin çalışmalar BM ile yapılan protokolle başlamıştır. 40 bin polisimize eğitim verilmiştir. Ayrıca, acile gelen kadına nasıl yaklaşılacağı, tedavi edileceği, psikolojik destek verilmesi de sağlanmıştır. Aile mahkemeleri hakimleri ve Cumhuriyet savcılarıyla da eğitim çalışmaları başlamıştır ve devam etmektedir. 74 milyonu kapsayan bu topyekün eğitim seferberliğini önemsiyoruz.''
-Özürlülerin istihdamı-
Bakan Şahin, engellilerin sadaka değil iş istediğini belirterek, istihdam ve hizmetlere ulaşılabilirliği önemsediklerini kaydetti. Şahin, şöyle konuştu:
''Bizim dönemde 2002'den istihdam edilen özürlü memur sayısı 5777 iken, 2011 Ağustos itibarıyla bu 20 bin 829'a ulaşmıştır. 10 yılda yüzde 360 artış sağlanmıştır. Özürlü işçi sayısı da 2002'de 10 bin 883 iken, 2011'de 32 bin 257'ye ulaştı. Artış yüzde 227'dir. Her bir özürlümüz boş kalan kadroya yerleşinceye kadar politikamızı güçlendirerek devam ediyoruz. Sınav sistemini değiştiriyoruz. Görme, bedensel, işitme ve ruhsal engelli kategorisi olacak. Her engelli kendi kategorisinde sınava girecek. Şubat ayı itibarıyla alımlar, engelli vatandaşlarımıza duyurulacak. Haziran'da sınav yapıyoruz. Sonuç açıklanır açıklanmaz, kamuda ne kadar boş kadro varsa takibini yapıp yerleştirinceye kadar sürdüreceğiz. Bu bizim en önemli konumuzdur. ''
Türkiye genelinde özürlü sayısını netleştirmek için çalışma yapıldığını bildiren Şahin, bu çalışmayla gerçek özürlü sayısının ortaya çıkarılacağını, bununla özürlü gruplarının da yeniden belirleneceğini söyledi. Şahin, kamudaki boş özürlü kadrolarının da takipçisi olacaklarını vurguladı.
-''Çocuk yaşta birinin çocuk sahibi olmasını kabul edemeyiz''-
Şahin, küçük yaşta evliliklerle ilgili soruyu yanıtlarken, kızların mutlaka eğitim imkanlarından yararlanması gerektiğini, zorunlu eğitimin 12 yıl olmasının bunun sağlanmasında önemli olacağını belirterek, şöyle konuştu:
''Annenin, babasının izin vermesini kabul edemeyiz. Çocuk yaşta birinin çocuk sahibi olması bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Sosyal yaraları da beraberinde getiriyor. Bakanlık olarak neler yapılabileceği üzerinde çalışıyoruz. Toplum destekli ve Emniyetle ilgili çalışmalarda, o bölgelerde bunu önceden kontrol altına alacak mekanizmayı geliştirmeliyiz. Anne, babanın bilincinin yükseltilmesi, izin veriyorsa da 'ceza alacaksın' diye yaptırım konması gerektiğini düşünüyorum. Medeni Kanuna uygun olmayan hiçbir evliliği de kabul edemeyiz.
Ayrıca, 15 yaş altında tecavüz ve cinsel istismar olduğunda, bir de 'ruh sağlığı bozuldu mu bozulmadı mı' diye rapor isteniyor. Rapor istenmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bunun için TCK'da değişiklik yapılmalı. Adalet Bakanlığı ile gerekli çalışmaları başlattık. 15 yaşın altında biri, cinsel istismar veya tecavüze maruz kaldığında bir de 'ruh sağlığı bozuldu mu' diye sorulabilir mi? Böyle saçma bir soru olabilir mi? ''
-''Güvenli internete ilk geçenlerden biriyim''-
Şahin, ''güvenli internet'' uygulamasına geçmek üzere şu ana kadar 200 bin ailenin başvuruda bulunduğuna işaret ederek, ''Seçmek özgürlüktür. Uygulama önce kamuoyunda sansür gibi algılandı. Oysa tamamen tercihe bağlıdır. Ben güvenli internete ilk geçen kişilerden biriyim. İki evladım var. Bilgi ve teknoloji çağındayız. Asla yasaklayamayız ama kontrollü kullanımı, ebeveyn olarak sağlamak zorundayız. Çocukları buradan gelecek tehlikelere karşı koruyacak bir mekanizmayı destekleyici ve güçlendirici kampanyaları önemsiyoruz'' diye konuştu