Mudurnu Belediyesi'nden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Adana'da bir çocuğun yanıklarıyla hastanedeki görüntülerinin hatırlatılarak, 'Görünce ne hissettiniz' sorusu üzerine şunları söyledi: 'Ben bu olayı televizyonda gördüğüm anda süratle bakanımı aradım. Bakanımı aradıktan sonra 'konuya müdahale edeceksiniz. Bu merkez neresiyse gerekli olan en ağır ceza neyse hemen onu vermeniz lazım' dedim. Bunun üzerine biliyorsunuz ilk etapta 5 günlük kapama cezası verildi. Yavrumuz şu anda bir başka hastaneye 112 Acil Servis ile aldırıldı. Ben bu sabah yine aradım, annesiyle görüştüm. Annesiyle görüştükten sonra bakanımı aradım. Bakanım şu anda yurt dışında. Bakanımın hastane başhekimliğiyle görüşerek bana tekrar dönmesini istedim. 'Eğer orada durum iyiye gitmiyorsa gerekirse çocuğu daha uygun bir hastaneye de alabiliriz' dedim. 'Gerekirse bunun da tedbirlerini al' diye kendisine talimat verdim. Annesine telefonumu verdim. Annesinin telefonunu aldım. Kendisiyle de irtibat halindeyiz.'
-'DERS ÇALIŞAYIM İSTEDİM'-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, 'Abant'a, bizlerden habersiz ilk geldiğinizde çok merak ettik. Sadece dinlenmek miydi yoksa çalışma mı yaptınız?' sorusuna şu karşılığı verdi: 'Sağolun nereye adım atsak, size haber vermemiz lazım. Ben bunu anlıyorum. Benim yaşamımın bir de insani yanının olması lazım. Vatandaş olarak bunu kullanmam lazım. Kaldı ki, bu arada yapmam gereken çalışmalarım da var. Onun için şöyle bir sakin, aynı zamanda çocuklarımla beraber hem onlar bir kenarda oturup dinlenirken ben de kendi dersimi çalışayım istedim. Sağolun bize de o fırsatı vermediniz. Yani gölün ta öbür ucundan kaldığımız yeri zumlayacak kadar işi ileri götürdünüz.
Bugünkü görüntülere bakılırsa, neredeyse tüllerin arkasını alacaksınız. Bu duruma işi götürdünüz. Bunlar tabii üzücü. Bilemiyorum, dünyanın diğer yerlerinde de bunlar oluyor mu. Böyle olmasa gerek. Burada aslında, bizim dayanışma içinde olmamız lazım. Yani bir başbakan ülkesi için bir çalışma yapıyor, o çalışmayı kendisinin yapması lazım. Çünkü dinlenmesi bile ülkesi içindir, milleti içindir. Bunu da düşünmek lazım. Kaldı ki, iki günlük bir şey. Fazla da bir şey değil. Benim tatilim yok zaten.' Başbakan Erdoğan, 'Dinlenebildiniz mi?' sorusuna, 'Dinlenmeye değil, çalışmaya geldim. Olay bu...' karşılığını verdi. 'Haber vermeyince merak ettik de o yüzden' sözleri üzerine, 'Bundan sonra haber vereceğim zaten' dedi. Erdoğan, bir soru üzerine, bugün Mudurnu'dan İstanbul'a geçeceğini, yarın İstanbul'da programı olduğunu söyledi. Bu arada, Erdoğan, Mudurnu Belediyesi'nden ayrılırken Ali Kamil Kahvecioğlu adlı bir gencin '1 dakikanızı alabilir miyim' diye seslenmesi üzerine, 'Alırsın, alırsın' diyerek genci yanına çağırdı. Kahvecioğlu'nun, 'gömleğini imzalamasını' istediği Erdoğan, önce bu isteği kabul etmedi. Kahvecioğlu'nun, 'Sizin de Fenerbahçeli olduğunuzu biliyorum. Lütfen, bunu hatıra olarak saklayacağım, evimin baş köşesine asacağım' demesi üzerine, Erdoğan, boş bir kağıt isteyerek, imzasını boş kağıda atacağını söyledi. Gencin, ısrarla, 'Bu kaybolmaz, bunu Fenerbahçeli olarak söylüyorum size. Hatıra olsun' sözleri üzerine Erdoğan, gazetecilere dönerek, 'Spekülasyon olur mu? Cinayet falan demezsiniz' diye sordu. Erdoğan, gencin ısrarı üzerine gömleğin kolunu imzaladı. Başbakan Erdoğan, belediyeden kaymakamlığa yürüyerek giderken vatandaşlarla ve esnafla sohbet etti. Erdoğan, Mudurnu Kaymakamı Ömer Duran'ı ziyaret ederek, ilçe hakkında bilgi aldı. (ZAMAN)
|