"CNN'in internet sitesinde Simon Hooper imzalı analizde, referandumun, Başbakan Erdoğan'a "güçlü zafer" getirdiği ancak politikacılar ve analistlere göre, sonuçların, Türk toplumundaki "katı bölünmeyi" de ortaya çıkardığı ifade edildi. Analizde, "referandumla kazanılan bu son zaferin, 2002 yılından bu yana iktidarda olan Erdoğan ve AKP'nin gelecek yılki parlamento seçimlerinde durdurulmasını zorlaştıracağı izlenimi uyandırdığı" belirtildi.
Görüşü sorulan İstanbul merkezli gazeteci Andrew Finkel, Başbakan Erdoğan'ın Türk halkı üzerindeki kişisel popülaritesinin, partisinin başarısında kilit faktör olarak kalmaya devam ettiğini belirterek, "Erdoğansız AKP, bulunduğu noktada olamazdı" dedi ve Başbakan Erdoğan'ın, seçmenleriyle nasıl konuşması gerektiğini bildiğini kaydetti.
Los Angeles Tımes: "Erdoğan, dünyada, çok iyi etki yapabilecek eşsiz bir konuma sahip"
Los Angeles Times gazetesinde yer alan makalede de "Başbakan Erdoğan'ın iki dönemdir süren iktidarında demokrasiden vazgeçmediği, referandumdan sonra zafer kazanmış edasında olmadığı" kaydedildi. Analizde, Erdoğan'ın, AB sürecine devam etmeyi, İran ile ABD arasında kolaylaştırıcılığı sağlamayı ve İsrail'in Gazze'ye giden gemilere saldırısı sonrasında artan gerginliğe rağmen İsrail ile ilişkilere devam etmeyi istediğini ifade ettiği hatırlatılarak, "Erdoğan, söylediklerini kastediyorsa, güzel olmaz mı? Çünkü, o, dünyada, çok iyi etki yapabilecek eşsiz bir konuma sahip" ifadesi kullanıldı.
Washington Post gazetesinde de referandumun, "Anayasa değişiklikliğine karar verilmesi kadar, ülkenin liderine güvenin oylaması olarak da değerlendirilebileceği" belirtildi. Halk oylamasında alınan sonucun, gelecek yılki seçimlere hazırlanmada, AKP'nin "güç tazelemesini" sağladığı yorumunda bulunuldu. Haberde, halkın geniş bir kesiminin, anayasa değişikliği paketinin içeriğinin farkında olmadığı da ileri sürüldü.
Guardian Başyazı: Türkiye'nin sessiz devrimi
Anayasa değişikliğinin, insan haklarını dikkate alan bir gündeme sahip olduğu ancak muhaliflerin, gerçek amacın yargı üzerindeki kontrolü artırmak olduğu görüşünü savunduğu belirtildi. Erdoğan ve hükümetini, icraatları ile değerlendirmek gerektiğine işaret eden gazetede, şu ifadeler yer aldı:"Geçmişi baskı ve askeri darbelerle dolu bir ülkede sessiz bir devrim yapılıyor. Üstelik bu devrim kansız ve demokratik bir şekilde yapılıyor. İktidarın, 1960'tan beri dört hükümeti deviren generaller ve yargıçların elinde toplandığı sistem demokratik bir uzlaşı ile değiştiriliyor. " Türkiye'nin dış politikasına da değinilen yazıda, "dış politikanın, AB sonsuza kadar kapıda bekletse bile, büyük mesafe katettiği" belirtildi. Rusya ve İran gibi "geleneksel rakiplerin" Türkiye'nin uzlaştırıcı rolünden övgüyle bahsettiği kaydedilerek, şöyle denildi:"Ayrıca Türkiye Mavi Marmara olayının ardından, bir yandan Gazze'de hapsolmuş Filistinlilerin davasına destek olurken bir yandan da İsrail ile ilişkilerini sürdürmesini bildi. Türkiye attığı her adımla, hem demokratik standartları ve ekonomi yönetimiyle Avrupa'ya yaklaşıyor, hem de Ortadoğu'daki bağlarını güçlendiriyor. Bu alkışlanmalı. "
AB'nin değişiklikleri memnuniyetle karşıladığı açıklamasının yerinde olduğunu ancak Brüksel'in daha fazlasını yapabileceğini yazdı. Gazete, Brüksel'in, "Türkiye'ye üyelik şansını şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde sunarak, bu kutuplaşmış ülkenin Doğu'ya olduğu kadar Batı'ya doğru da yürümesini de cesaretlendirebileceğini" kaydetti.
14/09/2010