Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında Ertuğrul Özkök'ün 'her devrin adamı' olduğunu yazdı. Çölaşan, "80 yaşına merdiven dayamış birisin kardeşim… Evlisin, torunların var. Okurlardan utanmıyorsun, insan hiç değilse torunlarından utanır. Bırak artık bu magazin muhabbetlerini, palavralarını kendine sakla. Ona buna çamur atmaktan vazgeç" ifadelerini kullandı.
Çölaşan, yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, memlekette akıl almaz olaylar yaşıyoruz…
Din tüccarları Türk Ordusu'na el attı.
Merkez Bankası hesaplarındaki 128 milyar dolar birilerine hortumlandı.
İktidarın sözünün geçtiği her yerden yolsuzluk, usulsüzlük, israf, vurgun, soygun ve laik Cumhuriyet düşmanlığı fışkırıyor.
Bunlar karşımızda apaçık dururken medyanın yozlaşmaması mümkün olabilir mi?
Elbette olamaz.
Ne gibi pislik ararsanız bizim mesleğe bakın, fazlasıyla bulacaksınız.
Hürriyet ve Milliyet geçmiş yıllarda Türkiye'nin iki saygın gazetesi idi…
Eğer okuyor ve takip ediyorsanız şimdi ne durumlara düşürüldüklerini mutlaka biliyorsunuzdur.
Bu feci düşüşü yaratanlardan biri de adına Ertuğrul Özkök denilen arkadaştır!..
Bizim meslekte fırdöndü, hacıyatmaz olarak tanımlanır.
Her devrin ve her patronun adamıdır.
Adamına göre muamele etmenin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biridir.
İktidarlar değişir, patronlar değişir ama o hep ayakta kalmayı başarır.
Uzun süredir Hürriyet'te magazin yazıyor.
Rahmetli Turgut Özal'ın ölüm yıl dönümü nedeniyle geçen cumartesi günü yazdığı yazıyı okudum.
1989 yılı idi…
Övünmek gibi olmasın ama Özal ailesini ve marifetlerini anlatan muhteşem bir kitap yazmıştım:
“Turgut Nereden Koşuyor.”
Bugünkü Recep Tayyip Erdoğan'ı anımsatan olaylar ve gerçekler…
Özal'ın en güçlü dönemi idi. Belgeleri toplayıp yazdım.
Kitap ben dahil hiç kimsenin ummadığı bir biçimde patladı.
Hilesiz hurdasız net 270 bin adet sattı. Çok büyük bir rakamdı.
O dönemde ikimiz de Hürriyet'te çalışıyorduk. Ertuğrul benden imzalı kitap istedi, gönderdim.
Birkaç gün sonra aradı:
“Yav Emin muhteşem olmuş, ellerine sağlık. İki günde okuyup bitirdim. Özal hanedanının ağzına s..mışsın…”
Aradan yıllar geçtikten sonra, geçtiğimiz cumartesi günkü yazısında ise aynen şöyle diyordu:
“Haksızlık ve hakaretlerle dolu bir kitaptı!”
Sevgili okurlarım, insanoğlu hangi meslekte olursa olsun, belli yaşlara gelince akıllanır, sapıtma durumları biraz olsun azalır.
Bizimkinde ise tam tersi oluyor.
Magazin yazarı olunca iyice sapıttı, ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırdı.
Daha önce de yazmıştım, Hürriyet günlerimizin birinde beni, Sedat Ergin ve Bekir Coşkun'la birlikte, kalmakta olduğu Hilton otelinin kral dairesinde kahvaltıya çağırmıştı. Kendisini fena halde eleştirdik, söyledikleri ilginçti!
“Bakın beyler ben gazeteci falan değilim. Ben cambazım cambaz… Altı topu havaya atıp elinden düşürmemeye çalışan bir jonglörüm!..”
ABD'ye gitmiş, Sharon Stone ile buluşmuş. 1 Nisan 2021 tarihli yazısında anlatıyordu:
“…Los Angeles'te güneşli bir günün gecesiydi. Hollywood ünlülerinin yaşadığı semtteki büyük bir villanın salonundaydım.
Biraz sonra şahane kadın merdivenlerden inmeye başladı.
Beş yıl önce Cannes festivalinde yanımdan geçerken nefesimi kesen şahane Sharon Stone karşımdaydı.
Üstelik üzerinde sadece bornoz vardı. Ayağa kalkıp sordum:
‘Yorgun musunuz?'
‘Hayır hiç değilim' dedi ve arkasından öyle bir şey söyledi ki kendimden geçtim:
‘Şu an sizinle her şeyi yapabilirim…'
Aynı şehvetli ifade ile ‘Her şeyi mi' dedim.
Bir an için ikimiz de sustuk…”
Sonrasında aralarında pek bir şey olmamış olduğu anlaşılıyor…
Anladığım kadarıyla bizim Ertuğrul'un şehveti de fos çıkmış!
80 yaşına merdiven dayamış birisin kardeşim…
Evlisin, torunların var.
Okurlardan utanmıyorsun, insan hiç değilse torunlarından utanır.
Bırak artık bu magazin muhabbetlerini, palavralarını kendine sakla.
Ona buna çamur atmaktan vazgeç.
Şimdi mümkün olsa da Sharon Stone'a sorsak, valla bizim Ertuğrul'u anımsamaz bile!
Belki de şöyle der:
“Evet, Türkiye'den biri gelmişti. Beni görünce ağzının suları akmaya başlamıştı da, bunları günün birinde yazacağını hiç düşünmemiştim.”
Bu dönemde Türkiye iyice yozlaştı…
Siyaset, ekonomi, medya dahil her kesim yozlaştı.
Bizim meslekte Ertuğrul Özkök gibi hacıyatmazlar türedi, medyanın büyük çoğunluğunu onlar ele geçirdi.
Dün ak dediğine bugün kara diyenler…
Dün sövdüklerine bugün övgü düzenler…
İleri yaşta sapıtanlar, utanmayanlar, Müslüman köyünde salyangoz satmaya kalkışanlar, ne ararsanız bizim meslekte fazlasıyla var!