Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Kararı verdiğimizde önce ben sonra hep birlikte gideceğiz. Perşembe Hatay’a gidip komutanlarımızdan bilgi aldık, kendilerine olan desteğimizi bizzat yerinden ifade ettik. ABD Devlet Başkanı, Rusya Devlet Başkanı ve Fransa Cumhurbaşkanı ile ikili ilişkilerimizi değerlendirdiğimiz telefon görüşmelerimiz oldu. Gerek devlet işleriyle gerek parti işleriyle ilgili pek çok görüşmeyi toplantıyı da bu süreçte gerçekleştirdik. Oldukça yoğun iki haftayı geride bıraktık.
KILIÇDAROĞLU'NA SERT TEPKİ
Bir güruh var ki onların ihanetlerinden çok mustaribiz. Türkiye’de adı ana muhalefet partisi olan ama yaptıklarıyla adeta ana hıyanet partisine dönüşen bir parti, daha doğrusu bu partinin başındaki zevat ve bir ekip var. Çünkü ben ülkesini, milletini seven gerçek CHP’lilerin de bizimle aynı hissiyata sahip olduğuna inanıyorum. Her seferinde artık bu ana muhalefet partisini ve başındaki zatı bir daha gündemimize almayalım diyorum fakat öyle şeyler yapıyorlar ki bunun karşısında susmanın vebal olduğunu görüyorum.
'TARİH DERSİ VERMEK VACİP OLDU'
Hadi bizim söylediklerimize kulak vermiyor da her gün televizyonlarda yayınlanan Zeytin Dalı operasyonunu da mı bu adam izlemiyor? Askerlerimizin elindeki yerli silahları da mı görmüyor? Toplarımızın sesini de mi duymuyor? Kendi imalatımız çok namlulu roketatarlarımızın o görüntülerinden de mi etkilenmiyor? SİHA’lardan da mı heyecan duymuyor? Söylediği lafa bak ya, “sen bir tane delikli tüfek yapamazsan nasıl savaşacaksın” diyor. Gaflete bak ya, zavallılığa bak. Onlar sizin ecdadınızın veya sizinkilerin zamanına ait olan bir süreçti. Artık bunları biz yapıyoruz. Askerlerimizin intikalini sağlayan Türk malı zırhlı araçlarımızda mı bu zata bir şey ifade etmiyor? İşi ecdadımıza hakarete vardırmasına ne diyeceğiz? Neymiş efendim? Osmanlı hiçbir şey üretmemiş. Her şey cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş, sonra gelenler onları da batırmış. Bunun adı idrak tutulması değilse düpedüz yalancılıktır, iftiradır. Şimdi bu zata, şöyle hızlı ve özet bir tarih dersi vermek artık vacip oldu.
İstanbul’da Tophane diye bir semt var. Yalnız Kâğıthane’yi Kağıttepe’ye çevirdiği gibi buraya da Toptepe filan demeye kalkmasın ha. Onu da söyleyeyim. Burasının adı 500 yıldır Tophane. Acaba bu zat Tophane isminin nereden geldiğini biliyor mu? İstanbul’un fethinin hemen ardından burada kurulan dökümhanelerde devrin en gelişmiş topları üretiliyordu. Fatih Sultan Mehmet han bizzat kendisi top tasarlayan ve inşa ettiren bir savunma sanayii dehasıydı. Dönemin en hızlı savaş gemileri bizim tersanelerimizde üretiliyordu. Silah sanayii, maalesef Avrupa’daki sanayi devriminin ardından gerilemeye başlamıştır. Buna rağmen İstanbul ve çevresinde pek çok modern silah fabrikası kurulmuştur. Bu zatın cumhuriyetle birlikte kurulduğunu sandığı MKE, 1950’de bu isimle faaliyete geçmiştir. Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü, Osmanlı döneminde Tophane-i Amire, ondan önceki adı Tophane-i Amire Müşiri’dir bay Kemal. Cumhuriyet döneminde yapılan iş başkentin Ankara’ya taşınmasına paralel olarak askeri fabrikalar için de Anadolu’nun ortasının tercih edilmesidir. Üstelik bu kurum en büyük atağını CHP döneminde değil, Demokrat Partili yıllarda yaşamıştır. CHP döneminde değil. Demin kast ettiğime ecdad o bizim ruhuyla işe sahip çıkan ecdadımız. Yoksa bunun zihniyetinin ceddi olan takım değil. Onların da bu ülkeye verdiği bir şey yok. Onlar hep yıktılar, biz ise hep yaptık.
'SANAYİ PROJELERİ 60 MİLYAR DOLARA ULAŞTI'
Eğer Türkiye savunma sanayinde son 15 yılda yaptığı atakları gerçekleştirmemiş olsaydı bugün bırakın Zeytin Dalı harekatını kendi sınırları içindeki terörle mücadele operasyonlarını yürütemez hale gelirdi. Hamd olsun ülkemiz şu anda 6 milyar dolarlık üretim ve 2 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bulunan bir savunma sanayiine sahiptir. Ama CHP’nin bunlardan haberi yok. Sözleşmeye bağlanan veya çalışmaları süren savunma sanayii projeleri 60 milyar dolarlık büyüklüğüne ulaşmıştır. Aciliyeti olan konular dışında savunma sanayinde dışarıdan hazır ürün alımını tamamen terk etmiş durumdayız. Varsın üretime geçilmesi biraz uzun sürsün. Ama mutlaka ülkemizin ürünü olsun anlayışıyla hareket ediyoruz. Sadece İHA’ların sefahatiyle Altay tankının motoru meselesi dahi bize bunun ne kadar gerekli olduğunu göstermiştir.
CHP’nin en önemli özelliği Gazi Mustafa Kemal Atatürk istismarcılığıdır. Her sıkıştıkları ona, onun sözlerine başvurdukları gibi bugün de aynısını yapıyorlar. Başka sermayeler kalmadı. Elbette millet olmanın birinci şartı özgürlüktür. İyi de siz bu işin neresindesiniz? CHP’nin tek parti döneminden beri bu ülkede devletin hayrına atılan her adımı engellemeye çalışan bir icraatından başka başarısı var mı? Uçak fabrikalarımızı, motor fabrikalarımızı dikkat edin kapatan ihracat bağlantılarını iptal ettiren siz değil misiniz? CHP, küçük aksaklıkları bahane ederek büyük bir heyecanla başlatılmış olan sanayi hamlelerini dinamitleyen siz değil misiniz? Öyleyse bugün hangi yüzle bilgiden, üretimden, mertlikten bahsediyorsunuz? Ne mertliği ya? Siz önce terör örgütlerine verdiğiniz açık desteklerin hesabını verin. Kimlerle hangi yollarda nasıl yürüdüğünüzü bu millet görüyor.
'TERÖR OPERASYONLARINI 'SİVİL KATLİAMI' DİYE SUNMAK İÇİN YARIŞIYORLAR'
CHP’nin başındaki zat ‘YPG terör örgütü değil vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur’ Bakın bunu çok önemli. Bunu diyebilmiş, terör örgütünü sahiplenebilmiş bir kişidir. YPG dediği PKK’nın Suriye kolu. Yani bu kişi askerimize kurşun sıkan, sınır ötesinden saldırılarla vatandaşlarımızın canına malına kast eden terör örgütünü savunuyor. İşte bunun genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, şusu busu vesaire… Hepsinin yaptığı da bu değil mi? Genel başkanları böyle yapar da şürekası ondan aşağı mı kalır? PYD bir terör örgütü değildir diyerek, bize PYD’den niçin rahatsız olduğumuzu soruyor. Gaflete bak ya… Bir başkası CHP nasılsa PYD de öyle siyasi partidir diyor. İstanbul’a il başkanı getirmişler, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Teröristlere yönelik operasyonlarımızı dünyaya ‘sivil katliamı’ diye sunmak için zaten birbirleriyle yarışıyorlar. FETÖ’cüler derseniz onları da Ankara’dan İstanbul’a yürüyecek kadar çok seviyorlar.
Kazdıkları çukurlarla vatandaşa hayatı zehir eden teröristlere ‘barikat kuran arkadaşlar’ diye takdim eden bunlar değil miydi? Ortak eylemden seçime ortak girmeye doğru şu anda gidiyorlar. Hayırlı olsun, çok isabetli olun. Yeter ki böyle bir kararı alsınlar. Atalarımız iki çıplak bir hamama yakışır derler.
ÖSO TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL
FETÖ’ye avukatlık yapan, HDP ile kanka olan, PKK’nın izinden giden, PYD’ye övgüler savuran ana muhalefetin sıra ÖSO’ya gelince bir anda bunların nevri dönüyor. Dünyada hiçbir devletin hiçbir istihbarat kuruluşunun bulamadığı bir gerçeği bunlar keşfetmişler. Neymiş? ÖSO bir terör örgütüymüş. PYD’ye parti diyenlerin ÖSO’ya terör örgütü demesi bizi şaşırtmaz ama birilerinin kafasını karıştırabilir. Özgür Suriye Ordusu terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan, içinde her inançtan etnik kökenden insanın bulunduğu milli yapıdır. Bunların kimi zaman açıktan, kimi zaman fısıltıyla söylediği bir şey var. “Ülkemizde Suriyeliler niye savaşmıyor da biz oraya gidiyoruz” diye sürekli el altından fitne yayıyorlar. Biz Arabıyla, Kürdüyle, Türkmeniyle Suriye'deki kardeşlerimizin nasıl mücadele verdiğini gayet iyi biliyoruz. Ey CHP siz bunu bilemezsiniz. Siz sadece size sufle edilen yalanlar neyse onlarla hareket edersiniz.
ÖSO’ya terör örgütü diyenler, önce şöyle başını iki elinin altına alsın düşünsün. Benim 'Mehmedim' ile beraber orada özgürlük savaşını yürütenlere bir defa böyle bir yakıştırmayı yapmanın ne kadar alçakla olduğunu bir defa görmek lazım. ÖSO’nun Fırat Kalkanı harekatında nasıl defalarca çarpıştığının bizler şahidiyiz. Bu operasyonda ÖSO, şu ana kadar 614 şehit vermiştir. 2 binin üzerinde de gazisi vardır. ÖSO, zeytin dalı operasyonunda şu ana kadar 16 şehit ve 100’e yakın gazi vermiş olmasına rağmen mücadelesini kahramanca orada da sürdürmektedir.
Tabi çatışma bölgelerinde görev yapmaya öyle elini kolunu sallayarak gitmek mümkün değil. Eğitim lazım, teçhizat lazım, planlama lazım. Tıpkı kendi vatandaşlarımız gibi Suriyeli kardeşlerimizin de askerlik şubelerine yaptığı başvuruları kararlılık olarak görüyor hepsine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
'ÖSO KUVAYİ MİLLİYE GİBİ BİR SİVİL OLUŞUMDUR'
Tabi çatışma bölgelerinde görev yapmaya öyle elini kolunu sallayarak gitmek mümkün değil. Eğitim lazım, teçhizat lazım, planlama lazım. Tıpkı kendi vatandaşlarımız gibi Suriyeli kardeşlerimizin de askerlik şubelerine yaptığı başvuruları kararlılık olarak görüyor hepsine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Şu an itibariyle biliyorsunuz bizim de Mehmetçiğimiz olarak şehitlerimiz var. Ve Zeytin Dalı operasyonunda şu ana kadar bizler de şehitler verdik. Ama kahir ekseriyetiyle burada ÖSO’nun şehitleri var. Ve toplamda şu anda 646 teröristi etkisiz hale getirdik. Şu anda Buseyra tepesi dağı biliyorsunuz düştü. Oradaki yakın tepeleri dağları da inşallah Mehmetçiğimiz ÖSO ile beraber düşürmenin adımlarını atıyorlar. Velhasıl ÖSO kendi vatanlarını korumak için bir araya gelip organize olmuş bizim de desteklediğimiz tıpkı Kurtuluş savaşımızdaki Kuvayi Milliye gibi bir sivil oluşumdur, bu böyle bilinmeli. ÖSO’nun askerlerimizle yan yana çarpışması utanılacak değil tam tersine iftihar edilecek bir görüntüdür. Burada da yanlış yapanlar çıkarsa kendi içlerinde muhasebesini yapar, yanlışı temizlerler. Hataları olabilir ama yanlışlarını görmediğimiz gibi bu Suriyeli kardeşlerimizin yanlarında olmaktan memnuniyet duyuyoruz.
Çanakkale’de Kanal seferinde, Medine ve Kudüs savunmalarında şehit olan Halepli İdlibli Humuslu Şamlı yüzlerce kardeşimiz vardır. Sadece Çanakkale savaşında bugünkü Suriye Lübnan Filistin hattından gelen bin civarında şehidimiz var. Bu kardeşlerimizin şimdi bizim desteğimize ihtiyaçları varsa, onlarla cephede olmamız bizim tarihi görevimizdir. ÖSO’ya terörist diyerek kendi akıllarında DEAŞ ile aynı safa koymaya çalışanlar, bölücü terör örgütünü aklamanın gayreti içine girerek aslında kendilerini aynı duruma düşürdüklerini bilmelidirler.
Bu zatın cehaletini sergilediği bir başka konu da millet meselesidir. Şu ifadeye bak “Osmanlı'da millet mi vardı?” diyor. SeN bir partinin genel başkanısın ya. Gençlerimize hitap ediyorsun. Ama okuma özürlü bu. Ardından ne diyor? Millet cumhuriyetle beraber oldu diyor. Tabi bu ve benzeri kişilerin kafasında millet, milliyet tanımı Fransız ihtilaliyle dünyaya yayılan kavramlardan ibaret olunca ortaya böyle garabetler çıkabiliyor. Değerli kardeşlerim, o bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi. Ülkeyi yöneten hanedana bakıp da Osmanlı’yı şahıs devleti sananlar ya tarihlerinden bihaberdirler ya da o tarihi başkalarının kaynağından okumuşlardır.