Gazete ve TV’lerin Ankara temsilcileriyle kahvaltıda buluşan Kılıçdaroğlu’nun mesajları özetle şöyle:
BURSEYA’YA BAYRAK DİKME
Askerlerimiz gitmiş, kendi varlıklarını kanıtlamak için bayrak dikiyorlar. Orayı işgal anlamında değil. Terör örgütünden temizliyorlar. Zor koşullarda mücadele ediyorlar. Bir başka ülkenin toprağını işgal etme niyeti zaten yok. Baştan ifade edildi, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız.
EGE’DEKİ GERGİNLİK
Ege adalarıyla ilgili kaygılarımızı, kuşkularımızı dile getirdik. Erdoğan’dan cevap istedik, uzun bir sessizlik oldu. Sonra ‘Lozan Anlaşması’yla adaları kim kimlere teslim etti. Bunun için dosyalar hazırlatıyorum’ dedi. Biz de merakla bekliyoruz, ne dosyası hazırlatacak diye. Sorduğumuz soru basitti. Lozan’la mülkiyeti Türkiye ve Yunanistan’a bırakılmayan adalarda niye Yunan askerleri var, hangi gerekçeyle var. Lozan Anlaşması’nda Yunanistan’a bırakılan adaların ve diğer adaların silahlandırılmasıyla ilgili bir düzenleme var mı? Herhalde bunların da cevabını bize verirler. Benim merak ettiğim nokta şu. Ege adalarıyla ilgili bir tartışma var, Lozan sonrası bir tartışma var, diplomatik ilişiklerde görüşmelerin olduğu da hükümetler tarafından ilan ediliyor. Ama Süleyman Şah Türbesi’nin olduğu topraklar bizim topraklarımız. Türbenin olduğu toprakları terör örgütüne bırakan adamlara ne diyeceğiz, bunlar kahraman mı, bayrağımızı bile kaçırdılar. Bunları söylemekten utanıyorum ama maalesef söylemek zorundayım. Bunlardan milliyetçi mi olur?
ORDUNUN KAHRAMANLIĞINI BİR ANLAMDA ÖSO’YA DEVRETMEYE ÇALIŞIYORUZ
Bizim bir ordumuz var. Peygamber ocağı, kahraman ordu diyoruz. Zor koşullarda mücadele ediyorlar. Ordumuzun kahramanlığını bir anlamda ÖSO’ya devretmeye çalışıyoruz. Niçin kimdir ÖSO? Ordumuz orada, mücadele ediyor, neden ÖSO? Ordu ÖSO’nun arkasına neden gizlenir, hangi gerekçe ile gizlenir? Biz bundan rahatsızız. Ordu’nun başarısı ÖSO’ya devredilemez. Ordu ile ÖSO’nun birlikte anılmasını, ben içime sindiremiyorum, ağrıma gidiyor. Koskoca Türkiye’nin Ordusu ikinci planda, ÖSO birinci planda. Ne demek bu? Ayrıca siz bölgede operasyon yapıyorsanız ve buna karar vermişseniz, bu ülkenin birliği bütünlüğü açısından önemliyse, bunu kendi silahlı kuvvetlerinizle yaparsınız. Başka bir gücü, kendi silahlı kuvvetlerinizin yanına monte etmeye ne ihtiyacınız var? TSK gitmiş mücadele veriyor, hava desteği var, top desteği var, yedek orduymuş gibi açıklama yapıyorsunuz. Biz bunu eleştireceğiz. Ordu’nun başarısını bir başkasına ipotek edemezsiniz.
SURİYE İLE İLİŞKİ KURMALIYIZ
ÖSO’yla ilgili benim özel bir çalışmam yok. Ama Türkiye’yle Suriye arasında önümüzdeki süreçte bir barış sağlanacaksa, bir yakınlaşma sağlanacaksa, toprak bütünlüğü konusunda bir araya gelecekse, bu başka bir organ olmadan, Türkiye’yle Suriye’nin biraraya gelmesiyle olacaktır. Terör örgütlerinin konuşlanmasını istemiyorsak, o zaman Suriye’yle şu veya bu şekilde ilişki kurmalıyız. Suriye’yle ilişkilerin düzelmesi açısından adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz.
AİLEMDEN ÖYLE BİR KÜLTÜR ALMADIM
(Ulan tartışması) Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat, cümleye ‘ulan’ diye başlarsa, onun düzeyine inin derseniz, diyemem. Ailemden öyle bir kültür almadım, toplumdan da almadım. O sözcüğü kullanmak için kim aldattı onu, merak ediyorum. Yarın-öbür gün, beni aldattılar diyecek. Kendisi bu dili kullanabilir, ama bulunduğu makamın bu dili kullanmasını engellemesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı makamı şu anda işgal altında. Bir kişinin Cumhurbaşkanı olabilmesi için, tarafsız olması gerekiyor. TBMM’de tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üstüne yemin etti. Ben kendisine ‘namus ve şereften ne anlıyorsunuz diye’ defalarca sordum. Namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edeceksiniz, sonra tarafsızlığı ayaklar altına alacaksın. Benim Cumhurbaşkanım değil mesela, beni temsil etmiyor. kimi temsil ediyor, AK Parti’yi temsil ediyor. onların genel başkanı, cumhurbaşkanı olabilir. Ama Türkiye’nin cumhurbaşkanı değil. Durup dururken Suriye’nin içişlerine niye karıştık? Bu sorunun cevabını şu ana kadar almış değiliz. Esad gidecekti, haftaya gidecek, Emevi camiinde namaz kılacaktık. Bu noktaya kim getirdi Türkiye’yi? Sorunu yarat, sorunu büyüt, sorunu çözmek için insanlar hayatlarını feda etsinler, kahramanım diye ortalıkta gez. Ne kahramanlığı? Ortadoğu’nun benzinine kibrit çakacaksın.
PYD’YE MEŞRUİYET KAZANDIRAN ERDOĞAN
Ortadoğu’da PYD’ye meşruiyet kazandıran kim? Cevabını vereyim, Recep Tayyip Erdoğan. Salih Müslim’i kırmızı halılarla Türkiye’ye davet eden kim? Kim ağırladı, kim sofralara konuk etti? Ne oldu? PYD’ye dediler ki, ‘bizim yanımızda yer alacaksın, Esad’la çatışacaksın.’ Onlar da ‘çatışmıyorum’ dedi. Biz de seni terör örgütü ilan ediyoruz. Meşruiyeti bunlar kazandırdı. Diyorum ya ‘bunların yatacak yeri yok’. Yav senin ne işin var orada? Şehitler geliyor, sorumlusu kim? PYD’yi ağırlayan kim? Kucaklayan kim? Sen terör örgütü kabul etmezsen, ABD’de etmez. Sen caydın, ‘terör örgütü’ dedin. ABD etmiyor. PYD’ye meşruiyet kazandıran Erdoğan. Başımıza bela eden de odur. Suriye’nin içişlerine karıştıran odur, silahlı terör örgütlerini geçiren de odur. Şu anda geldiğimiz noktada ABD, Rusya ve İran bölgeyi silahlandırmakta vazgeçmeli. Ortadoğu, egemen güçlerin egemenliklerini ispat edeceği bir alan olmamalı. Bu insanlık dramına süratle son verilmeli. Silahlanma devam ederse, Ortadoğu egemen güçlerin çatışma alanına dönecek. Benzinin üzerine ateşle giderseniz, bu tablo kaçınılmaz önünüze gelir.
ERKEN SEÇİM OLABİLİR
Erken seçim olabilir, bu söyleniyor zaten. Ekonomi iyiye gitmediği için, bir an önce erken seçime gitme olayı ifade ediliyor. Afrin’i bir erken seçim kozu olarak kullanmak doğru değil. Bu bir partinin mücadelesi değil, Türkiye’nin mücadelesidir.
ADAYLAR DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI
Haftasonu güzel şenlikli bir kurultay yapacağız. Adaylar var, gayet doğal. Demokrasinin olmazsa olmazı, yarışacağız. Bir kişi galip gelecek, genel başkan olacak, hep birlikte çalışacağız. Diğer partilerdeki kurultaylar, bizim partinin kurultayından farklılık gösteriyor. Onların büyük kısmında partinin organlarına atamayla geliniyor. Biz de seçimle gelinir, demokrasi bizim partimizde kurumsallaşmıştır. (Kurultayda AK Parti ve yabancı misyona davet var mı) herkese var, onlara var. Yabancılara, sanatçılara var.
HALKA YALAN SÖYLEDİLER
‘Türkiye hep koalisyonlarla yürütülüyor’ diyorlardı. Şimdi ise, koalisyonsuz olmuyor. Halka söylediklerinin, yüzseksen derece tersini yapıyorlar. ‘Yüzde 50+1 için ittifak yapalım’ diyorlar. Yani halkı kandırdılar, halka yalan söylediler. İttifak arayışları var, olabilir. Şu anda parlementoya gelen bir düzenleme yok, o yüzden şu an yorum yapmayı doğru bulmuyorum, doğmamış çocuğa don biçmeyi doğru bulmuyorum.
YÜZDE 10 BARAJI DUVARDIR
Yüzde 10 barajı demokrasinin önündeki bir duvardır, onu darbeciler 12 Eylül’de getirdi. Kim sahip çıktı, sivil darbeciler sahip çıktı. Yani Erdoğan ve arkadaşları. Yüzde 10 seçim barajının doğru olmadığını, hukuk sisteminin darbe hukukundan arındırılması gerektiğini hep savunduk. Yüzde 10 barajıyla sorunumuz yok, ama demokrasinin güçlenmesini istiyoruz. Demokrasi giderek zemin kaybediyor. Bizim demokrasiyi savunmamız bu ülkede yaşayan herkesin ortak amacı olmalı. (Baraj) Makul bir düzeyde olur ve parlementoya milli irade tam anlamıyla yansımış olur.
DÜNYA SAĞ VE SOL EKSENLER ARASINA HAPSEDİLEMEZ
CHP toplumun alt tabakasının sorunlarını en güçlü şekilde dile getiren partidir. Taşeron işçiyi Türkiye’nin gündemine biz getirdik. CHP halkın güncel temel sorunlarına hem değinen, hem de çözüm üreten bir partidir. 21. yüzyıl gerçeklerini görmeliyiz. Bu sorunları 19. yüzyılın kavramlarıyla çözemeyiz. Dünya sadece sağ ve sol eksenler arasına hapsedilemez. Dünya bunu aştı, dar alanın dışına çıkmalıyız.
ATATÜRK’ÜN DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIYORUZ
(‘Atatürk’ün yoldaşlarıyız-askerleriyiz’ sloganı) Bu, gençlerin-vatandaşların attığı bir slogan. Biz Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete ve değerlere sahip çıkıyoruz. İki sloganı ayrıştırıcı olarak görmek son derece yanlış.
HER PARTİ KENDİ ADAYINI ÇIKARACAK
Ne biz, ne de diğer partiler ortak aday arayışında hiç olmadı. Cumhurbaşkanlığı sürecinde her parti kendi adayını çıkaracak anlaşılıyor. İkinci tura bakılacak, iki aday yarışacak. 2019’da iki seçenekli bir süreç yaşanacak. demokrasiden yana olanlar ve otoriter rejimden yana olanlar. Sandığa giderken bütün vatandaşların ayrışmayı dikkate alarak oy kullanmalarını isteyeceğiz.
ADAYIMIZ OLACAK
Yeri zamanı gelince adayımız olacak. (Siz aday mısınız?) Yeri zamanı gelince, hep birlikte öğreneceğiz.
BASKI VAR
Afrin nedeniyle farklı görüşleri seslendirenlere yönelik açık baskı var, ‘savaşa hayır’ dediği için gözaltına alınanlar var. Eğer bir ülkede düşünceyi ifade etme özgürlüğü yoksa, o ülkede demokrasi yoktur. Demokrasinin olmadığı yerde bu tür gelişmeleri göreceğiz.
GÜL KONUSUNDA O GÜN GELSİN KONUŞURUZ
Abdullah Gül konusunda bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Niyetini bilmiyoruz. Bizim dışımızda bir gelişme. Gül aday olursa, ‘CHP’liler de Gül’e oy verirler’ diyorlar. Gül bağımsız aday olursa, seçmenimiz böyle bir eğilim gösterir mi? Hele o gün gelsin, düşüncelerimizi ifade ederiz. Bu bir senaryo, senaryoya göre görüş söylemek doğru değil. Düşüncemiz şu, demokrasi, parlementer sistem, katılımcı demokrasi kim bunu var ederse CHP onun yanında yer alacaktır. Bizim demokrasiyi savunmayanların yanında yer almamız beklenmemeli.
GEÇMİŞTE YETERİNCE ÇALIŞMADIĞIMIZ İÇİN YÜZDE 25’TE KALDIK
Siyasetin etnik kimlik yaşam tarzı, inanca endekslenmesi. Yani insanlar kendi sorunlarını çözen için, sandığa gitmiyorlar. İkinci neden bizden kaynaklanıyor. Uzun yıllar Ankara’da oturduk, doğruları söyledik. Oysa vatandaşa gitmek gerek. Bunu yapıyoruz şimdi, her ile gidip, dokunmaya çalışıyoruz. Geçmişte yeteri kadar çalışmamaktan kaynaklanıyor. Bunu aşmak bizim görevimiz. O nedenle biz taşeron işçiliği, emeklilere iki maaşı dile getirdik. İktidarın olağanüstü bir medya gücü var. Bize yönelik haksız eleştiriler var. Bugün Türkiye’yi içinde bulunduğu açmazdan kim kurtarır, dış politikada ilişkileri kim düzeltir diye sorarsınız? CHP.
OĞLUM 5 MART’TA TERHİS OLACAK
Oğlum (Kerem) askerde, 5 Mart’ta terhis olacak. Vatani görevini yapıyor, oğlumuzla gurur duyuyoruz.
İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK GÖRÜLMEMELİ
Hiçbir ülke kendi sınırlarında bir örgütün konuşlanmasını istemez. Türkiye’nin müdahale etme hakkı var. Bunu bir iç politika malzemesi olarak görmemek lazım. Ordu’nun başarısı. Ordu da, bu milletin Ordusu. Ordu’nun başarısını bir siyasal partinin başarısı olarak görmek, siyasal acizlik. Şam yönetimi, ÖSO’yu terör örgütü olarak görüyor. Suriye’yle ilişkilerin düzeltilmesi gerekiyor. Eğer Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacaksanız, Suriye yönetimiyle görüşeceksiniz. Biz iki-üç adım öncesini söyleyerek, sorunları gündeme getirdik.
ASLI BAYKAL’DAN BİLGİ ALDIK
(Deniz Baykal’a ziyarette) doktorlar enfeksiyon nedeniyle görüşmemizin uygun olmadığını söylediler. Doktorlardan ve Aslı Baykal’dan bilgileri aldık. Dedikodular olabilir, ama dedikodu üzerine düşünmek, üretmek doğru değil.
SURİYE’YE GİTMEYİ DEĞERLENDİRİYORUZ
Suriye’ye gidip gitmeme konusunu değerlendiriyoruz. Merkezi hükümetle Türkiye arasında bir ilişki kurulmasını önemsiyoruz. Bunun zamanlaması önemli.
BÖYLE BİR REZALET TÜRKİYE TARİHİNDE YOK
Enis Berberoğlu, hiçbir günahı olmaya, kusuru suçu olmayan bir milletvekili. Casusluk suçlaması. Akıl var, mantık var. Böyle bir rezalet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanmadı. Mit TIR'larını bilmeyen mi var? Bütün dünyanın bildiğini devlet sırrı olarak kabul etmek mümkün mü? Son derece yanlış ve haksız bir uygulama.
DEVLETİ BU ADAMLARA VERDİLER
Bizi suçluyorlar. Bırakın UYAP’ı, devletin kozmik odasını teslim ettiler. İnsan biraz utanır. Devleti verdin adamalara sen. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da, FETÖ’yle ilişkilerini kesmediler. Bakmayın siz.