Rıhtım'dan eski salı pazarına, Kalamış'tan, Kızıltoprak'a on binlerce Çubuklu forma, farklı şehirlerden gelmiş sayısız taraftar otobüsü, tezahüratlar, koreografi, konfetiler... Kadıköy'de maç günü dendiğinde akla gelen her şey mevcuttu bugün. Lefter Küçükandonyadis sezonunun açılış maçını 40 binin üzerinde taraftara oynayan Fenerbahçe "Yeniden" sloganıyla geceye coşkulu başladı...
Ama o çoşkuyu sahaya yansıttığını söylemek doğru olmaz. İkinci bölgede Fenerbahçe'yi tamamen durduran Bursaspor istediği gibi kaleye gitmeyi de başardı. Defalarca söyledim. Mehmet Topal ve Josef birlikte oynarken kendi sahanızda rakibe hükmeden bir oyun oynama şansınız çok düşük. Bu yüzden bir kez daha heba edilen bir 15 dakika yaşadı Fenerbahçe ve ardından da golü kalesinde gördü. Golden sonra refleks beklenen Fenerbahçe pozisyon bulamadan Yusuf Erdoğan'ın acemice penaltısıyla yeniden maça ortak oldu. Bu golün moraliyle de baskı artınca ikinci golün gelmesi de uzun sürmedi. Fenerbahçe enerjisiyle geri dönüşü gerçekleştirdi.Bu yarıda özellikle staddaki muhteşem atmosfere takım coşkusunu ekleyerek istediğini alan Sarı Lacivertliler'in istediği oyunu oynadığını söylemek ise mümkün değil. Bursaspor kalesini set hucümlarla bir türlü rahatsız edemeyen Kanarya savunma konusunda da en iyi gününde değildi. Bursaspor, özellikle kendi alanında o anki skor ne olursa olsun oyun disiplininden uzaklaşmayarak sağlam bir görüntü çizdi.
Bir kez daha altını çizmek istediğim bir konu var. Dün bana göre en büyük fark camiadaki pozitif havaydı. Fenerbahçe taraftarıyla bağı en güçlü kulüp. Bu enerji güçlü olunca birçok eksik de kapatılıyor. Bu havayı sezon boyunca korumak en büyük hedef olmalı. Geçtiğimiz yıllarda buna yakın oyun hikayesiyle giden çok maçta puan kaybetti Fenerbahçe.
İkinci yarıda ise Fenerbahçe ilk yarıya oranla daha iyi bir futbolla karşılaşmaya başladı. Bu dönemde gole ihtiyacı olan taraf Bursaspor olunca Fenerbahçe bu defa neredeyse tam saha baskıyla kontolü eline aldı. Barış’ın “nazar boncuğu” gerektiren performansına Ayew de ilk yarının aksine eşlik etmeye başlayınca Fenerbahçe istediği pozisyonlara girdi fakat özellikle Ayew’in düşük konsantrasyonlu vuruşlarıyla farkı açamadı.
45-75 arası iyi futbolunu golle süsleyemeyen Fenerbahçe, bu dakikadan sonra ise yine fiziksel olarak üstünlüğünü kaybetti. Benfica maçının ikinci yarısında da görülen bu sendrom sezonun daha ilk maçları olduğu için çok anormal değil. Ama salı günü bu duruma kesinlikle çözüm üretilmeli.