Meliha Okur'un haberi
Türkiye, askeri amaçlı ilk gözetleme uydusu Göktürk'ü yeni tanıyacak. Göktürk bu güne kadar çok iş yaptı. Olağanüstü yetkilere sahip bir KİT olan Türksat'ta taşları yerinden oynattı. Diyeceksiniz ki; "Türksat'ta neler oldu?"
Türkiye'nin uydu şirketi Türksat'ın elinden askeri gözetleme uydu işi alındı! "Türksat'tan başkası uydu yapamaz!" diyen genel müdür Osman Dur gitti! Yerine Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan Özkan Dalbay geldi. Türksat cephesi sessizliğe gömüldü.
İnanın abartmıyoruz...
Dünyanın hiçbir ülkesi uydu üretmek için şirket kurmuyor, işletmecilik yapıyor.
Dünyada uydu üreten şirket sayısı 10'u geçmiyor. Parayı bastıran her ülke uydusunu satın alıyor. Sonuçta önemli olan uyduyu pazarlamak! Pazarlama yapamayan yaya kalıyor!
Türkiye ise uydu yapacağım diye tutturdu. Bir türlü uydu yapamıyor, pazarlamaya zaman ayıramıyor. Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'nin Türkiye'ye tahsis ettiği yörüngeyi de bu yüzden yıllardır boş tutuyor. Zarar ediyor.
Niye?
Türkiye bu işi abartıyor. Sanki uydunun tapusunu istiyor! Uydu üretmeyi stratejik bir iş olarak algılıyor. Zaten o yüzden devlet uydu şirketi sahibi olma ünvanını elinde tutuyor. Oysa Türkiye'nin uydu açmazı ortada!
Malum, Türkiye'nin ilk uydusunu TÜBİTAK yaptı, yapılan uydu kayboldu...
Türksat, özelleştirme öncesi Türk Telekom içinde bir genel müdürlüktü.
Türkiye, o dönem ilk uydusu '1C' ile yola çıktı, arkasından '2A' devreye girdi. Sonra, uyduların arkası bir türlü gelmedi.
Şimdi durum farklı.
2008'de iki uydunun süresi doluyor. Bu iki uydunun yerine hangi uyduyu göndereceğimiz hâlâ belli değil.
Acaba 3A mı?
Yoksa 4A ve 5A birlikte mi?
Bu soruya kimse yanıt veremiyor. Uydu üretme hastalığının ülkeye yazdığı zarar büyük. Faturayı kimin ödeyeceği belli değil. Türksat açmazına çözüm bulunması şart.
Kablo şebekesi çürüyor!
Hesabı ben yapmadım! Türk Telekom yöneticileri yaptı. Türk Telekom'un sabit telefondan elde ettiği cironun yüzde 60'ı kablo şebekesinin olduğu illerden geliyormuş. Uluslararası basit hesaplama yöntemine göre, ciroyu 5 ile çarptığınızda kablo şebekesinin değeri ortaya çıkıyor.
Türk Telekom yöneticilerinin hesabına göre, Türkiye'nin kablo şebekesinin değeri 5 milyar dolar ...
Gelin görün ki, Türkiye böyle bir değeri çürütüyor. Hem digital platforma sahip, hem de geniş bant hızlı internet erişimine sahip olan kablo şebekesini, bu işi bilmeyen Türksat yönetiyor.
Olacak iş mi?
Bir uydu şirketi kablo şebekesini yönetebilir mi? Yönetemez!!!
Kablo şebekesini emanetçi olarak alan Türksat, nedense kablo yayıncılığını bırakmak istemiyor. Oysa uydu üretmek başka, kablo yayıncılığı bambaşka bir iş!
Durum bu iken, Türksat'a 'edevlet kapısı' projesi de veriliyor. İnsan şaşırıyor. Doğrusu hatayı kim yapıyor? Dedektif gibi işin peşine düştük, araştırıyoruz.
Sözü uzatmayalım. Kablo şebekesi iki nedenle önemli.
Birincisi: Türkiye'nin Türk Telekom'la rekabet edebilecek tek şebekesi.
İkincisi: Alternatif bir altyapı rekabette büyük bir avantaj.
Böylesine önemli avantaj varken Türksat ne yapıyor? Kablo yayıncılığı yapan 5 şirket ile mahkemelik oldu. Şirketlerin şebekelerine el koyduğu için bu şirketler faaliyet gösteremiyor, çoğu kapanma aşamasına geldi.
TMSF ile Türksat hâlâ mahkemelik.
Davalar sürüyor. Kablo yayıncılığı ölüyor...
Peki, çözüm ne? Mahkemeler bitmeden bu sorun çözülür mü?
Yanıtı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım vermeli!