Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,1801
EURO
38,2061
IMKB
9.751,000
ALTIN
2.928,540
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
GÜL'ÜN UMUDU, BAYRAM'DA BARIŞ VE YUMUŞAMA
GÜL ÜN UMUDU, BAYRAM DA BARIŞ VE YUMUŞAMA
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte New York’tayız. Birleşmiş Milletler 63. Genel Kurulu vesilesiyle. Ankara’dan havalandığımız sırada uçakta dağıtılan programda, Cumhurbaşkanı Gül’ün çoğunun adı Türkiye’de pek duyulmamış en az 35 ülke devlet başkanı ile ikili görüşme yapacağı görülüyor.
 
22.9.2008 - 09:35
Cengiz Çandar
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte New York’tayız. Birleşmiş Milletler 63. Genel Kurulu vesilesiyle. Ankara’dan havalandığımız sırada uçakta dağıtılan programda, Cumhurbaşkanı Gül’ün çoğunun adı Türkiye’de pek duyulmamış en az 35 ülke devlet başkanı ile ikili görüşme yapacağı görülüyor.
Katılacağı yemekler, resepsiyonlar, Amerikan medyası ile temasları ve bu arada dünyadaki son mali sarsıntının “merkez üssü” New York borsasına Cuma günü giderek borsayı açacak olması da cabası. Türkiye ve Türk diplomasisi hatta herhangi bir ülke- açısından baş döndürücü bir haftaya giriyoruz.
Ne var ki, New York yolunda, uçakta Gül ile sohbetimizde konu sanki kaçınılmaz olarak, Recep Tayyip Erdoğan-Aydın Doğan savaşına, yani Başbakan’ın Türkiye’de başlattığı ve adeta “ağız dalaşı” haline soktuğu çatışmaya geliyor. İsim telaffuz etmeden, Gül’e “Dışarıda farklı, içerde farklı bir Türkiye imajı var” diye hatırlatma yapıldıktan sonra, “dışarıda krizleri, kavgaları çözmek için çabalayan bir Türkiye, içerde ise kavga eden bir Türkiye”ye ilişkin ne düşündüğü soruluyor.
Gül’ün yüz hatları bu “çatışma”dan memnun olmadığını ele verecek çizgilere bürünüyor. Ama, kısa bir duraksamanın ardından, ağzından çıkan kelimeleri özenle seçerek, ölçe biçe ve isim telaffuz etmeden cevap vermek için gayret ettiği de dikkat çekiyor. “Devlet kurumları arasında olsa, ‘anayasal görevim’ diyerek araya gireyim. Ama polemik şahıslar arasında. Bayram vesilesiyle daha yumuşak bir havanın doğacağını umuyorum. Bayramın barıştıracağını düşünüyorum.”
Yüz yüze olduğumuz, dolayısıyla Cumhurbaşkanı ile sohbetin tüm havasını yaşadığımız ve ölçebilecek durumda bulunduğumuz için, bu sözlerin bir “kanaat” ifadesinden ziyade bir “temenni” olduğunu anlayabiliyoruz.
Bu sözler, “aynı kültür kodları”nı paylaştıkları varsayılan ikiliden, Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’a “üstü kapalı bir mesaj” olarak da algılanabilir. Bir hafta sonra başlayacak Ramazan Bayramı, “küslerin barışacağı”, “çatışmaların arkada bırakılacağı” bir vesile olarak, malum, Müslümanlar arasında özellikle vurgulanır. Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan ile Doğan arasında Bayram’da “yumuşak bir havanın doğması” ve “Bayram’ın barıştıracağı”na dair “umudu”nu, kavgayı tam da kendisinin (Abdullah Gül) Ermenistan’a giderek Türkiye’nin uluslararası profilini parlattığı gün bugünkü düzeye taşıyan Başbakan (Tayyip Erdoğan) olduğuna
göre, başka nasıl yorumlamalı?
***
Gül, Bayram’a denk gelecek 1 Ekim TBMM’deki yeni yasama yılını açış konuşmasında ne “mesajlar” verecek?
Gül, “Konuşmamın bazı temel konuları olacak. Bunların başında AB geliyor” karşılığını veriyor. “Meclis’teki konuşmamda ayrıca hükümetin, parlamentonun sorumlulukları, AB süreci için işbirliği zorunluluğu üstünde de duracağım. Çünkü bırakan Meclis’teki grupları, üç milletvekili bir araya gelse, temel yasaların görüşülmesini kilitleyebilir” diyor.
Ve ekliyor: AB’ye dönersek, aslında Türkiye’nin bütün fasılları kendisinin açıp kapatma iradesini göstermesi lazım. Gerisi, AB ile açıp-kapatma aslında formalite. Çünkü AB’yi beklemeden fasılları kendimiz açıp kapatırsak, zihniyet değişimi de, reformlar da hızlanacak. Ekonomiden eğitime kadar birçok alanda köklü değişiklikler olacak.”
Uçak sohbetimizde, TBMM açış konuşmasında üzerinde özellikle duracağı bir başka hususu, üniversiteler, eğitim, araştırma-geliştirme (Ar-Ge) ve teknoloji olarak ifade ediyor. “Türkiye gibi bir ülkenin özel siyasi değeri olmalı” önermesini yapıyor, “Türkiye’nin bu alana (Ar-Ge) çok önem vermesi şart. Bilgiye, teknolojiye, Ar-Ge’ye dayalı üretime yönelmek zorundayız. Teknoloji üreten ülkeler bahsinde, ABD, AB, Japonya, Çin, Hindistan ve Güney Kore’nin yanı sıra Türkiye’nin de zikredilmesi gerek. Bunun için yoğun yatırım gerekiyor.”
Gül, bu konuda şu çarpıcı bilgileri aktardı.
Dışişleri Bakanlığı döneminde,AB tam üyelik için müzakereler açma kararı alınca, devletin çeşitli kurumlarından brifingler aldım. Ne kadar hazır olduğumuzu görmek için. Askerden polise, iş dünyasından çeşitli bakanlıklara kadar. Ne yazık ki, o süreçte en hazırlıksız üniversiteler çıktı. AB ile 6’nci Çerçeve Program’a Ar-Ge’ye dayalı projeler için peşin olarak 250 milyon Euro yatırdık, sadece 52 milyon Euroluk fon kullanabildik. Düşünün; örneğin 2.5 milyon nüfuslu Slovenya’nın sadece
2 üniversitesi var ama 70 milyon nüfuslu, onca üniversiteye sahip Türkiye ile aynı sayıda proje verdiler. 7’nci Çerçeve Program hazırlanırken AB ile pazarlık yaptık: “Parayı peşin vermeyiz ve programın yarısında durum değerlendirmesi yaparız” dedik. 450 milyon Euroluk bir katkımız söz konusu. Şimdiye kadar 150 milyon Euro yatırdık. Ama 160’dan daha fazlasını aldık. Üniversiteler, TÜBİTAK, özel sektör işbirliğiyle başardık.”
***
Gül’ün hafta boyu sürecek yoğun New York takvimi içinde en çarpıcı gelişmeler, Kafkasya’ya ilişkin olabilir. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın New York’a geleceği belli değil. Gelirse, görüşecekler. Ancak, yine New York’ta bulunan Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Ermenistan’lı ve Azerbaycan’lı muadilleri ile görüşmesinden Karabağ’ı da içeren “yeni bir şeyler”in çıkma ihtimali var.
Gül’ün hâlâ Erivan’a yaptığı “tarihi ziyaret”in heyecanını taşıdığı görülüyor. “ Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan meseleleri için umutluyum. Bu konu (Erivan ziyareti ve futbol diplomasisi) dış basında da, uluslararası diplomaside de çok yankı yarattı. Bütün bunlar Türkiye’yi çok farklı bir yere oturttu. Kavga eden ülke yerine, çözüm için uğraşan ülke imajını kazandı. Aslında bu değişim 2004’teki Kıbrıs referandumuyla başladı ama bu gelişmeyle konsolide oldu. BM’nin de görmek istediği işte böyle bir Türkiye.
Sadece devlet adamları, siyasiler değil; sanatçılar, yazarlar, işadamları, artistler, sporcular da Türkiye’nin görünümünü parlatıyorlar” diye konuşuyor.
Başlattığı “diplomatik çıkış”ı “Bu adımlar elbette cesaret istiyor. Ama ölçülü bir cesaret. Zaten ölçüsüz cesaret olumlu sonuç vermez. Kafkasya’da riskler de, fırsatlar da aynı anda ortaya çıktı. Erivan’a gidişim, fırsatlar yarattı. Bunun böyle olduğunu, hem Sarkisyan, hem de hemen ardından İlham Aliyev’le konuşmalarımda gördüm. Aliyev, ‘Erivan’a gitmeniz hem sizin için, hem de bizim için iyi oldu’ dedi” diye anlatıyor. Ardından bu konudaki “en can alıcı” değerlendirmesini yapıyor; “Erivan ziyaretiyle harekete geçen dinamikleri kaçırırsak, bir sonraki fırsat için 15-20 yıl beklemek gerekebilir.”
***
Otel odamda televizyonda hava durumunun sunucusu, “Bugün (22 Eylül Pazartesi) saat 11:44’ten itibaren sonbaharın resmen başlayacağını” bildiriyor. Yani Türkiye saati ile 17:44’te. Ömrümde ilk kez sonbaharın “resmen” başlama tarihinin ilan edildiğini duyuyorum. Neden, New York saati ile 11:45 değil de, 11;44, onu da anlamıyorum.
Bununla birlikte, New York’ta Gül ile birlikte baş döndürücü bir diplomasi trafiği haftasına (sonbaharın “resmen” başladığı bugünden itibaren) giriyoruz. Bunu biliyorum. Erdoğan’ın hafta içi neler yapacağını, neler söyleyeceğini, gölgesini New York’un üzerine ne ölçüde düşüreceğini ya da düşürmeyeceğini, “sonbaharın bu ilk günü” itibarıyla bilmiyorum.


Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ÖCALAN HAKKINDA ÇARPICI İDDİA

YAŞAR NURİ, YAŞAR OKUYAN'I FENA HAŞLADI

NURSELİ İDİZ, ERGENEKON'UN NERESİNDE ?
»  ÇÖKEN KUR'AN KURSU İÇİN ZEHİR GİBİ RAPOR HAZIRLANDI
»  HÜSEYİN ÜZMEZ'İN BABASININ BİLİNMEYEN PORTRESİ!
»  BEYAZ HOCA: KORSAN MP3 KUL HAKKINA GİRER
»  "KENDİMİ ERGENEKON'UN HİÇ BİR YERİNDE GÖRMÜYORUM"
»  BİR ACAYİP DEVLET SIRRI
»  KANAL 7 ULUSAL YAYIN SINIRI ALTINA İNDİ
»  ERDOĞAN'IN BOYKOT ÇAĞRISINI TABANI TUTMADI
»  DİN ELDEN FALAN GİTMİYOR
»  ALKOL KULLANIMINDA 3'CÜ TRAFİK KAZILARINDA 1'NCİYİZ
»  NURSELİ İDİZ VE SİSİ SERBEST BIRAKILDI
»  KOLTUĞA YAPIŞAN AKMAN,İSTİFA ETMEDİĞİNİ AÇIKLADI
»  TOROSLAR ŞOFÖRÜN KORKULU RÜYASI OLMAYACAK
»  İŞTE VAKİT'İN ÇAMUR AT İZİ KALSIN HABERİ
»  SOROS'UN TÜRKİYE'DEKİ SAHİBİNİN SESİ KONUŞTU!
»  YARGIYA GÜVENİNİ BÖYLE AÇIKLADI!
»  PİNOKYO AKMAN'IN YALANLARI
»  ERDOĞAN, AKMAN'I MÜSTEŞARI YAPSIN
»  TOPTAN'DAN AKMAN'A DOLAYLI DESTEK
»  HER ŞEY YOLUNDA BİRDE CHP OLMASA
»  MAKBUZU GETİREN PARASINI ALACAK YADA KIZILHAÇ'A KALACAK
»  FLAŞ.. FLAŞ.. ERUYGUR'A TAHLİYE
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.