TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, yılın son YİK toplantısında ciddi uyarılarda bulundu. Siyasette yaratılan gerginlik ortamının her türlü kışkırtmaya zemin oluşturduğunu belirten Koç, “Gelişmelerden çok ciddi endişe duyuyoruz. Kutuplaşma bizi ağır sonuçlara sürükleyebilir” dedi.
Bütçede de çok ciddi bir sapma olduğunu kaydeden Koç, “Böyle bir ortamda 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle ittiğimizi anlamanın mümkün olmadığını söylemek zorundayım. IMF anlaşmasının getirilerini göz ardı etmenin iktisadi argümanlarının izah edilmeyecek bir yanı da yok gibi gözüküyor” diye konuştu.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, Türkiye’nin IMF anlaşmasının gözardı edilmesini anlayamadıklarını söyledi. YİK toplantısında konuşan Koç, “Böyle bir ortamda 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle ittiğimizi anlamanın da mümkün olmadığını söylemek zorundayım” dedi.
Bütçe tarafında ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya olunduğunu kaydeden Koç, krize karşı uygulanan önlemler neticesinde kamu harcamalarının hızla artmaya devam ettiğini ve sonuçta bütçede çok ciddi boyutlarda bir sapma ortaya çıktığını belirtti. Koç, “Mevcut manzaranın bütün unsurlarını gözden geçirdiğimizde böyle bir ortamda 30-40 milyar doları nasıl elimizin tersiyle ittiğimizi anlamanın mümkün olmadığını söylemek zorundayım. IMF anlaşmasının getirilerini göz ardı etmenin iktisadi argümanlarının izah edilmeyecek bir yanı da yok gibi gözüküyor” dedi.
Kuvvetli mesaj şart
Türkiye ekonomisinin gelişmekte olan ülkeler içinde en çok küçülen ekonomiler arasına girdiğini ve işsizliğin rekor seviyeye ulaştığını hatırlatan Koç, “2010’la ilgili yaşayacağımız sorunları az çok biliyoruz. Reel sektörün düşük yatırım döngüsünü nasıl aşabiliriz? Hızla artan bütçe açıklarını nasıl kontrol altında tutabiliriz? 2008’in son çeyreğinden itibaren vergi gelirleri düşerken, kamu harcamaları hızla artmaya devam etti ve bütçede sapma çıktı. Türkiye bütçe performansını toparlayacağına yönelik kuvvetli mesajlar vermeli. Mali kural bir an önce somutlaşmalı, orta vadeli planda kalınacağının işaretleri verilmeli” değerlendirmesini yaptı.
SİYASİ RİSK SÜREKLİ OLARAK YÜKSELİYOR
Türkiye’nin rekabet gücünü kendisinin artıracağını, kendi pazarını kendisinin yaratacağını, bütçe disiplinini kendisinin sağlayacağını ifade eden Mustafa Koç, sürdürülebilir büyümenin temel ilkelerinin değişmediğini, Türkiye’nin temel ilkeler kayıtsız şartsız kabullenildiği ölçüde verimliliği ve rekabeti yeniden yakalayabilecek nadir ülkelerden biri olduğunu, bunu da gerçekleştirebileceğine yürekten inandığını söyledi. Koç, “Bütün bunları yapabilmek için politik olarak huzur içinde olmamız lazım. Bu nokta, fevkalade önemli. Üyelerimizin görüş ve beklentilerini bir araya getirmek amacıyla yürütmekte olduğumuz bu anketler siyasi riskin nasıl sürekli yükseldiğine işaret ediyor” dedi.
KUTUPLAŞMANIN SONUÇLARI AĞIR OLUR
Mustafa Koç, küresel krizin gölgesinin kalkmadığı ortamda, ülkeyi kutuplaştıran bir siyasi iklim yüzünden ekonominin bir kez daha ciddi güven baskısı altında kalmasından endişe duyduklarını söyledi. Siyasilerin, terörü meşru gösterdiği izlenimini doğuran tutum ve davranışlardan yeterince kaçınılmadığının göze çarptığına dikkat çeken Koç, bu durumun sokaklarda ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan gösterilere, hatta çatışmalara neden olduğuna dikkat çekerek, “Gelişmelerden ülke adına çok ciddi endişe duyuyor, tüm siyasi ve toplum kesimlerine itidal ve sağduyu çağrısı yapma ihtiyacı hissediyoruz. Bu kutuplaşma, bizi ülke olarak öngörmediğimiz ağır sonuçlara sürükleyebilir” diye konuştu.
DAHA SAKİN SULARDA SEYRETMEK İSTİYORUZ
Yükselen işsizlikle gelebilecek sosyal sorunların, kutuplaşma ile birleşmesi halinde telafisi imkansız zararlara yol açabileceği uyarısında bulunan Mustafa Koç, şöyle devam etti: “Temel demokratik hedefleri tümüyle ve samimiyetle benimseyen hiçbir siyasi parti maalesef mevcut değil. Parlamentonun bazı konulara kayıtsız kalmakta ortak duruşu olduğunu gözlemlemekteyiz. Seçim barajının indirilmesi ve siyasi partiler yasasına karşı bariz bir sessiz mutabakat var. Endişemiz, ülkeyi kutuplaştıran siyasi iklim yüzünden, ekonominin bir kez daha ciddi bir güven baskısı altında kalmasıdır. Politikada daha sakin sularda seyretmeyi istiyoruz. Söylediklerimden, bizim de Türkiye’nin ekseninin doğuya kaydığı düşüncesinde olduğumuz sonucu sakın çıkmasın.”
SORUNLARIN İÇ İÇE GEÇMEMESİ LAZIM
Küresel ekonominin sıkıntılarını üzerinden atamayacağı 2010 yılında, yetersiz büyümenin sorun yaratacağına işaret eden Mustafa Koç, zorlu ekonomik koşulların ağırlaşmaması ve sosyal sıkıntılarla iç içe geçmemesi için özen içinde olunması gerektiğini söyledi. Bu hassas ortamı kuşatan politik iklime her zamankinden daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Mustafa Koç, “Her şeyden önce partiler seviyesindeki politik havanın toplumdaki yansımaları daha sorumlu olmalı. İtidal ve sağduyuyu kesinlikle elden bırakmamalıyız. Eğer hükümet ve özel sektör ekonominin risk analizini birlikte yaparsa, en doğru yol haritası ile 2010 sonrasında yeniden yüksek büyüme hızlarına erişmenin kapısını aralayabiliriz” diye konuştu.
BEKLENTİLER BİR TÜRLÜ İYİLEŞMİYOR
Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik koşulların kolay olmadığını belirten Mustafa Koç, şöyle konuştu: “Üretimdeki gerilemenin dip noktasına ulaşılmış olmasına ve ekonomik aktivitenin yavaş yavaş toparlanıyor olmasına karşılık beklentiler maalesef bir türlü iyileşme göstermiyor. Üyelerimize göre yatırım ortamının başlıca sorunları arasında kayıtdışı ekonomi, hukuki altyapıdaki belirsizlikler, vergi politikası ve siyasi belirsizler var. Bu meseleyi çözmeden ekonominin sürdürülebilir büyüme politikasına oturması mümkün değil. Dünyanın 1929’dan beri yaşadığı en büyük krizde konjonktürden kaynaklanan risklerin ağırlık taşımasını beklerdik. Anketler makroekonomik ve siyasi istikrarın korunmasından duyulan endişelerin de varlığını gösteriyor.”
DIŞ POLİTİKA ÖDÜLÜ STEINMEIER’E
‘Avrupa tarihi bir hata yapar’
TÜSİAD YİK toplantısı kapsamında Federal Almanya Parlamentosu SPD Grup Başkanı, Eski Şansölye Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’e, 2009 yılı TÜSİAD Dış Politika Ödülü (TÜSİAD Bosphorus Prize for European Understanding), Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından sunuldu. Steinmeier’in ödüle layık görülmesindeki başlıca etkenin, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ile ilgili tartışmaların rasyonel bir zeminde yürütülmesine verdiği destek olduğu belirtildi. Steinmeier, Avrupa’da bulunan Türkiye’nin Avrupa değerlerini ve İslam, Doğu kültür ve görüşlerini yan yana getirmesiyle, insanların barış içinde yaşamasının gerçekleşebileceğini belirterek, “Avrupa, bu şansı kaçırırsa korkunç tarihi hata yapacaktır” dedi.
Türkiye’nin AB’de üye olarak yerini bulması gerektiğini söyleyen Frank-Walter Steinmeier, “Açık ve samimi konuşmamız gerek ki beklentilerin ne olduğunu bilelim. Fikir ayrılıkları olabilir, bunları görüşmeliyiz. Yeni, kaçınılmaz engeller yaratmasın bunlar. Şu anda buna karşı mücadele etmemiz gerek” değerlendirmesinde bulundu.