Sanayideki sıkıntıları dile getirip bu sıkıntılar üzerine Ar-Ge çalışmaları yürüten Yasin Burak Arslan, sanayi hakkında çalışmalarını şu sözlerle dile getirdi:
"Her insanın bir kırmızı çizgisi mevcuttur. Benim kırmızı çizgim ise sanayidir. Sanayideki asıl amacım ise yerli üretimin ekonomimizin grafiğinde büyük dilimi kaplamasını sağlamaktır. Günden güne büyümekte olan bir saniyeye sahibiz.Kullanılan enerjiye, su miktarına, arz-talep eğrisi bu kanının doğru olduğunu bir bakıma göstergesidir.
Herkesin aklına gelen asıl soru yerli üretim yani kendi üretimimiz olup ihraç ettiğimiz tablo nasıldı. İhracatta tabi ki ülke ekonomisine ve kalkınmada büyük rol oynamaktadır. Fakat sanayi üzerinde objektif bir biçimde stratejik bir yön eylem tablosu oluşturduğum anda yerli üretimde geri olduğumuzun ve sanayide birçok sıkıntımızın mevcut olduğu kanısındayım.
Benim başlatmış olduğum bir mili seferberlik ilan edip sanayide ki eksiklikleri gerekli yerlerle ve konumlarla da istişare halinde olup, bu eksiklikler üzerine ar-ge çalışmaları yürütmektir. Tekrardan sanayiyi ince eleyip sık dokuyunca en büyük sıkıntının teknik eleman ihtiyacı ve bu insanların yetişmesi olduğunun farkına vardım.
Bu teknik elemanı sadece ara elaman diye adlandırdığımız teknikerler olarak adlandırmayalım. Bunlara mühendisler, teknik öğretmenler ve teknikerleri de dahil edelim.
Teknik bir eleman yetiştirmenin temel kaynağı uygulamalı eğitimdir. Sizler bu bireyleri ne kadar sınıfta tebeşir tozu yutturup ne kadar kitap kokuları arasında boğsanız da bu bireyleri sahaya indirdiğiniz zaman hem uygulama olarak yetersiz kalıyorlar hem de umduklarını bulamayıp hayal kırıklığına genç yaşta kapılıyorlar.
Fen bilimleri temel ağırlıklı olan bölümlerde ve doğa bilimleri fakültelerinde hem yetersiz uygulama hem de yetersiz laboratuvar aksanı gözlemlemekteyim. Tabi ki bu gençler teknolojiye çok çabuk ayak uyduruyorlar eğer öyle olmasaydı ülkeler endüstri koluna geçmeye ihtiyaç duyarlar mıydı.
Yıllar boyu sanayi devrimlerini yeri geldik okuduk yeri geldi gözlemledik burada en önemli etmen sanayinin alt yapısının güçlü olmasıydı.
Hem sanayinin alt yapısı güçlü olacak hemde gelecek yüzyılın teknolojisine ayak uyduracaktır. Bir üretim entegre tesisinin ancak bu şekilde bacaları tütebilirdi. Herkesin ağzında dönüp dolaşan kobi sözcüğü aslında bir finansman desteğidir.
Sanayide izlenimlerim doğrultusunda kobiler yani finansman destekler hem yeterli değil hem de tam manasıyla ulaşamamaktadır. Bazı sanayicilerimiz yatırım yapmak istiyorlar fakat yeterli teknik donanıma sahip değiller bu yüzden çekimser davranıp yatırımları geri çekiyorlar.
Bazı teknik arkadaşlarında parlak fikirli geleceğe dönük sağlam projeleri mevcut, fakat bu projeleri kime sunacaklarını kimlere ulaştıracaklarını bilmemektedir. Buradaki iletişim kopukluğunu onarmakta sanayide büyük sorunları giderip yatırım hızını büyültecektir.
Ülkemizin uluslar arası ticarette yatırım kapasitesini arttırıcı ar-ge çalışmaları yürütülmelidir. Ar-ge kelimesini sizlere tanıtmam gerekirse; Ar-ge bir araştırma geliştirme merkezidir bir maddi kazanç elde etmek üzerine kurulmuş bir ticarethane değildir.
Endüstride var olan veyahut olmayan bir şeyi projesize edip ortaya koymak yada olan bir şeyi geliştirerek hem ekonomik, hem ergonomik hem de esnek hale getirmektir.Ar-ge merkezleri yerli üretimdeki en büyük faktörlerden birisidir.
İthalatın bir koluna ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer hammaddeyi dışarıdan ithal edip kendi ülkemizin tesislerinde işleyip mamul haline getirip tekrardan ihraç edersek ekonomide +sigma eğrisinde büyük kazanç elde ederiz.
Bazı demir çelik fabrikalarında görünmeyenleri sizlere göstermek istiyorum. Bu konuda sizlere örnek olarak Sivas demir çelik fabrikasını vermek istiyorum.Şu anda borçları tmsf’ye devredilmesinin ardından kısa bir süre sonra faaliyete geçen fabrika kanaatim doğrultusunda hem ülkemizde hem iç anadoluda büyük rol oynamaktadır. Madenini Karabük’e gönderen ve sadece sınırlı çeşit sayıda ürün yelpazesine sahip olan fabrika aslında orta çaplı bir yatırımla ülkemiz için büyük bir piyon olabilir. Bu sistemi şu aşamalarla elde ederiz; bu entegre sistemine bir yüksek fırın kurduğunuz andan itibaren bütün cevher işleme ve indirgeme işlemleri bu fırında yapılacak ve ürün yelpazeniz gelişecektir..Bu yatırımınızı duyan özel sektör firmaları ister yerli ister avrupa kökenli olsun fabrika etrafına yatırım yapıp kimisi profil üretmek isteyecek kimisi saç kimi kangal demiri kimisi ise cıvata imalat tesisi kurmak isteyecektir. Hatta bölgenin tek kam mili üreticisi estaşda istihdamını Karabük’ten değil de kendi memleketinden istihdam edecektir.
Bu yatırım birçok sanayicimizin hoşuna gidecektir. Çünkü aradan büyük bir gider olan lojistik gideri çok aza indirgenecektir. Bu sayede hem bölgedeki işçi istihdamı artacak hem yatırım büyüyecek hem ekonomimiz kalkınacak hem arz talep eğrinizde büyük dalgalanmalar hissedeceksiniz. Bu fabrikadaki demir yolu ağını ise güneylere indirdiğiniz an güney ve güney doğunun çoğu ülkelerinin sanayi ürün istihdamı bu entegre tesisinden gerçekleşecektir.
Tabi bütün bunları yaparken çevre ekolojisine yani sanayideki dili yeşil üretimin tüm sanayiye yayılmasına ve uygulanmasına özen göstermeliyiz.