Gezi eylemlerine yönelik davada, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 Şubat 2020'de sanıklar Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden'in “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs”, “mala zarar verme”, “nitelik yağma”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi”, “kasten yaralama”, “ağırlaştırılmış yaralama” ve “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlarından beraatine karar verilmişti.
İSTİNAFA TAŞINMIŞTI
Yerel mahkemenin kararının ardından dosya İstinaf Mahkemesi'ne taşındı. Dosya üzerindeki incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin 9 sanık hakkında verdiği beraat kararını bozdu.
Dairenin kararında, basın açıklamalarının, dijital materyaller ve inceleme raporlarında ortaya çıkan delillerin, sanıkların sosyal medya paylaşımlarının, görsel medyada yayınlanmış açıklamalarının, HTS kayıtlarının, gezi parkı olayları ve sonrasında katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ve bu sırada atıldığı iddia edilen sloganların, video kaydına da alınan basın açıklamalarının, iddianame kapsamında olup sanıkların üzerine atılı suç fiillerinin delili olarak belirtilen iletişimin kaydedilmesi sonucunda elde edilen görüşme içerikleri ile ilgili olarak duruşmalarda savunmalarına yansıyan ve bu görüşme içerikleri ile fiziki takip tutanaklarını kabul eder nitelikteki beyanlarının hükmün gerekçesinde değerlendirilmediği kaydedildi.
‘EYLEMLERİNİN SÜREKLİLİK GÖSTERİP GÖSTERMEDİĞİ…'
Osman Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme” suçu bakımından eylemlerinin süreklilik gösterip göstermediğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kavala'nın 18 Ekim 2017'de gözaltına alınmasıyla sona eren eylemlerinin bu suç bakımından bütünlük arz edip etmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği aktarıldı.
“BİRLİKTE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ…”
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyada, Kavala'nın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme” suçunu işlediğinin belirtildiği, atılı suç bakımından suç, iddianame ve yakalanma tarihleri de gözönünde bulundurularak olaylar arasında hukuki veya fiili bağlantı bulunup bulunmadığının tespiti için dava dosyasının onaylı suretinin bu dosya içerisine konulması, gerekirse dosyaların aynı suç bakımından birleştirilmesi hususu değerlendirildikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
Tüm sanıklar bakımından “Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisine, ‘Çarşı’ ve diğer bazı marjinal gruplarca taş ve molotofla saldırılması olaylarını da organize edip yönlendirmeleri” şeklindeki eylemler ile bir kısım başka sanıklar hakkında davası devam eden “Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisine ‘Çarşı’ ve diğer bazı gruplarca taş ve molotofla saldırılması” eylemleri arasında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçundan açılan dava yönünden bağlantı bulunduğu belirtildi.
Gerekirse dosyaların bu suç bakımından birleştirilmesi hususu değerlendirildikten sonra konuyla ilgili tüm delillerin bir arada takdiri ile sonucuna göre bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu kaydedildi.
YEREL MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ
Yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar veren 3. Ceza Dairesi, dosyanın yeniden incelenmesi ve hüküm kurulması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine oybirliği ile karar verildi.
7 SANIĞIN DOSYASI AYRILMIŞTI
Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handar Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi ve Mehmet Ali Alabora hakkındaki dosya ise ayrılmıştı.