MUSTAFA MUTLU
Ne diyorsun sen?
Bir vatandaş Eskişehir’deki şehit cenazesine katılan Cumhurbaşkanı’nı havaalanına gitmek için arabasına bindiği sırada yuhalamış...
Arabanın camı açık olduğu için Cumhurbaşkanı da duymuş bu protestoyu... Başını camdan çıkarıp sinirli bir şekilde bağırmış:
“Ne diyorsun sen?”
***
Vatandaşın ne dediği açık...
“Yuh” diyor...
“Cumhurbaşkanı’na hakaretten hüküm giyeceğini” bile bile haykırıyor öfkesini...
Cumhurbaşkanı’nın başında olduğu devletin terörle mücadelede yetersiz kalmasını protesto ediyor...
Derme çatma binalara tıkılarak katillerin hedefi haline getirilen 15 gencimizin ölümünü kabullenemiyor...
Ve başına geleceklere aldırmadan haykırıyor:
“Yuuuhhhh !”
Ben Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsam, “Ne diyorsun sen” diye efelenmezdim bu durumdaki bir insana...
Arabanın camını usulca kapatıp onun, nasıl bu hale geldiğini sorgulardım sadece!
***
Bireysel tepkileri çok da fazla büyütmemek gerekir...
Ama büyütmediğimiz bireysel tepkiler sıklaşıyorsa...
İnsanlar başlarının derde gireceğini bile bile duygularını bir şekilde anlatmaya çalışıyorsa...
Öfke, dizginden kurtuluyorsa...
Bu gibi durumlarda “yuhlanan” kişilerin, hele hele “herkesin cumhurbaşkanı olma iddiası” ndaki bir kişinin, “Ben nerede yanlış yaptım” diye düşünmesi, özeleştiri yapması, sadece alkışlayanları değil, protesto edenleri de kucaklaması...
Ve tutuklanma pahasına kendisini “yuhalamayı” göze alan o cesur adama teşekkür etmesi gerekir!
Çünkü önceki gün Eskişehir’de duyduğu o “yuh” sesi, yakın bir gelecekte milyonlarca ağızdan da aynı protestonun yükselebileceğini haber vermektedir aslında...
Bir tür “ön uyarı”dır!
Dirayetli yöneticiler bu gibi olaylarda gariban vatandaşa dayılanmaktansa, şapkayı önlerine koymayı yeğler!
***
Elbette Cumhurbaşkanı’na hakaret edilmez ve bunun savunulması düşünülemez bile!
Ama kemik bıçağa dayanmış ve vatandaş artık öfkesini frenleyemez hale gelmişse...
Suç sadece “yuhlayan”ın değildir!
***
TUĞLUK!
DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk...
15 gencimizin öldürülmesinden hemen sonra terör örgütünün propoganda aracı olan Roj TV’ye çıkmışsın ve “Biz bu kanlı olayların olabileceği konusunda iktidarı uyarmıştık” diye ahkâm kesmişsin!
Sonra da “Ne kadar üzgün olduğunu” anlatmışsın...
Palavra!
Gerçekten üzülseydin o kanala konuşur muydun Aysel Hanım?
Kararını ver Türkiye Cumhuriyeti’nin mi milletvekilisin, PKK’nın mı?
Eğer yanıtın “b” şıkkıysa... Vergilerimizden aldığın maaşların hepsini iade et!
Çünkü helal etmiyoruz!
GÜNÜN SORUSU
Günün sorusunu www.gazeteport.com sormuş:
“Türkiye üç gündür şehitlerine ağlarken, terör ve asayişten birinci derecede sorumlu olan İçişleri Bakanı’ndan neden ses çıkmıyor?”
***
TSK’nın istediği önlemler ve Başbakan’ın ağır suçu!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele için alınmasını istediği önlemlere yıllardır direnen Başbakan, 15 gencimizin daha öldürülmesinden sonra “Kısmen evet” demeye karar vermiş...
“Kısmen evet” diyebiliyormuş çünkü hâlâ Avrupa Birliği’nden gelebilecek tepkilerden çekiniyormuş!
Başbakan dünyadan o kadar kopuk ve o kadar pasif ki ABD dahil bütün ülkelerin terörle mücadele için hiçbir kural tanımadığını, o ülkelerin aynı gerekçeyle binlerce kilometre uzaklıktaki ülkeleri işgal ettiğini bile görmüyor!
Hepsini bırakın gazete de okumuyor... Okusaydı, artık o ülkelerin gazetelerinin bile Türk Hükümeti’nin PKK karşısındaki bu pasifliğini anlamakta zorlanmaya başladıklarını görürdü.
***
Her şehit cenazesinden sonra nutuk atan ama bir türlü somut çözüm üretemeyen Başbakan... Lütfen gözlerini kapat ve düşün:
Acaba yıllar önce önüne gelen bu paketi kabul etseydin, o günden bu yana şehit verdiğimiz 200’e yakın gencimiz hâlâ yaşıyor olabilir miydi?
Eğer bu soruya vereceğin yanıt, yüzde 1 olasılıkla bile “Evet”se...
Suçlusun Başbakan!
Umarım şimdi budamaya kalktığın o önlemler yüzünden 200 gencimiz daha can vermez...
Yoksa seni biz affetsek bile, o gençlerin ruhları affetmez!