Yağız, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde şu sorulara yer verdi:
1- Sizin de konuk olarak katıldığınız, 45. Ulusal ve 19. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma, Kültür ve Sanat Etkinlikleri’nin başlama törenine Cumhurbaşkanlığı görevlilerince müdahale edilmiş midir?
2- Törenin protokol ve oturma düzeni, hatta sunucusu bile Cumhurbaşkanlığı görevlileri tarafından kararlaştırılmış mıdır?
3- Etkinlikler kapsamında bu yılki Barış ve Dostluk Ödülü’ne layık görülen eski Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay’a, kürsüye çıktıktan birkaç dakika sonra konuşmasını bitirmesi için Cumhurbaşkanlığının sunucusu tarafından uyarıda bulunulmuş mudur? Uyarı üzerine Sayın Oktay, “bu koşullarda daha fazla konuşamayacağını” belirterek konuşmasını bitirmek zorunda kalmış mıdır?
4- Dahası ev sahibi olan Hacıbektaş ilçesi Belediye Başkanı Sayın Ali Rıza Selmanpakoğlu da konuşmasını daha fazla uzatmaması için yine aynı sunucu tarafından uyarılmış mıdır? Bunun üzerine Sayın Selmanpakoğlu, “Bitiriyorum” demek zorunda kalmış mıdır?
5- Eğer bu iddialar doğruysa bu demokratik bir tutum mudur? Bütün bunlar sizin bilginiz ve izniniz dâhilinde mi olmuştur?
6- Cumhurbaşkanlığı görevlileri, Cumhurbaşkanı’nın konuk olduğu törenlere bu tür müdahalelerde bulunmakta mıdırlar? Törenlerin sunucusunu bile kendileri mi getirmektedirler?
7- Bu görevlilerin böyle bir yetkisi var mıdır? Varsa bunlara bu yetkiyi kim vermiştir? Böyle bir yetkiyi, demokratik hukuk devleti ilkeleri ve Avrupa Birliği standartlarıyla bağdaştırmak mümkün müdür?
Mustafa Özcivan: Cumhurbaşkanı Gül, Alevilerden korktu
ıÜüHacıbektaş Eski Belediye Başkanı Mustafa Özcivan da, Hacıbektaş anma törenlerinde yaşanan olaylara ilişkin bir değerlendirme yaptı. Özcivan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Aleviler'den korktuğunu, Hacıbektaş'taki kürsünün de Milli Görüş'e terkedildiğini savundu. Özcivan, "Bu ne mantıktır ki Alevilerden bu kadar korkan cumhurbaşkanı Hacıbektaş'a geliyor ama ne geliş, türbe karşısındaki tüm dükkanlar ve sevgi yolu 5-6 saat boyunca kapatılıyor, esnaf kendi dükkanına sokulmuyor dükkanda olanlar isim yazdırarak içeri kapatılıyor. Tam bir Ahmedi Nejat uygulaması. Niçin cumhurbaşkanı türbeye gidecek, türbe ile dükkanların ne ilgisi var anlaşılır gibi değil. 10 yıllık belediye başkanlığı dönemimde 9 defa (7 kez sayın Demirel, 2 kez sayın Sezer) Hacıbektaş'a geldi ve sevgi yolundan yürüyerek halkın içinde ve halkı selamlıyarak türbeye girdiler ama sayın Abdullah Gül halka esnafa zulmederek, Alevilere takiyye yaparak kendini Alevilere karşı meşrulaştırmak için Hacıbektaş'a geldi" dedi. Özcivan'ın değerlendirme yazısı şöyle:
"Kendinden önce protokol müdürü gelerek (15 Ağustos ta) önce kürsüye el koydu, 44 yıldır yapılan sunum 45. yıl milli görüşe teslim eden belediye başkanına söyleyecek söz bulamıyorum umarım zamanı gelince Hacıbektaş halkı söyler.
Protokol müdürü sunuculara “sizler cumhurbaşkanının hoşuna gitmeyen sözler söyleyebilirsiniz, cumhurbaşkanının bulunduğu yerde başka hiç kimse anons edilmeyecek, konuşmalar sayın cumhurbaşkanım diye başlayacak” diye bazı talimatlarla kürsüye el koyuyor ve belediye başkanı da bu olayı kabul ediyor. Vah başkan vah. Ulusalcılıkta, Atatürkcülükte mangalda köz bırakmayan başkan, senin Atatürkçülüğün kürsüyü milli görüşe teslim edecek kadarmış.
Peki ödül’e layık gördükleri sayın dostumuz Seyfi Oktay ın durumuna ne dersiniz, sayın Seyfi Oktay'a ödül vermek için kürsüye çıkar, ödül alan sayın Oktay'ın konuşmasını cumhurbaşkanının protokol müdürü yarıda kesip kürsüyü terk ettirsin bu olaya da sayın başkan seyirci kalsın, fakat alevi örgütlerine karşı aslan kesilen belediye başkanı milli görüşcü cumhurbaşkanlığı protokol müdürüne karşı sus, pus vah Atatürk cü başkan vah demek sizde sözde Atatürkcüymüşsünüz, elinde Atatürk posteri ve Türk bayrağı ile AKP li kültür bakanına karşı demokratik tepki veren guruba “Atatürk’cüler burada bölücüler dışarı” diye bağıran başkan milli görüşcülere AKPlilere karşı sus, pus vah başkan vah.
Konuşmasının başında Hacı Bektaş Veli’nin
Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda
Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda
Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanla ceylan dosttur kucağımızda
Dörtlüğünü okuyan başkanın gözü ne sevgi, ne de muhabbet görüyor, gözünü kin ve hırs bürümüş, kürsüde ziyaretçilere takiye yapan, sevgiden, hoşgörüden dem vuran başkan önce Hacıbektaş halkına sevgi ile yaklaşsın kendisini eleştirenlere hemen düşman kesilen, selam bile vermeyen, insanları küçük beyinliler diyerek küçümseyen bu halk benim şapkama oy verir diyen ve sıradan sosyal ve insani ilişki kurmayan bir kişinin sevgiden ve muhabbetten konuşacak en son kişi olmalıdır.
Anadolu Aleviliğini dışlayıp, Sünni islam’a teslim olan, ne kadar devşirme, sonradan hidayete erip’te kendini Bektaşi ilan edenlere Hacıbektaş’ı teslim eden bu zihniyet hem Alevi inancına, hem’de Hacıbektaş ilçesine daha fazla zarar vermemesi için Hacıbektaş halkına görev düşmektedir.
Sayın belediye başkanının ne kadar Atatürkçü ve ne kadar hoş görülü olduğu şu iki eyleminde görülmektedir.
Birincisi amcamın oğlu öğretmen Kamber Özcivan tören alanındaki Atatürk heykelini törenlerden 1 gün önce çok kirli, tozlu ve kararmış diyerek tamamen yardım amaçlı ve de cumhurbaşkanı gelince daha iyi görsün diye sprey boya ile boyuyor kendisine Atatürkçüyüm diyen başkan merdiveni tutması için bir kişiyi bile görevlendiremiyor.
İkincisi 1996 yılından beri tören afişi olarak kullandığımız emekli öğretmen Mithat Bektaş’ın eseri olan Hacı Bektaş Velinin sözleri ile yapılan poster için Mithat hocanın oğlu öğretmen Özgür Bektaş belediyenin veb sitesine bir öneri sunuyor ve diyor ki posterin altına acaba bu eser Mithat Bektaş tarafından yapılmıştır diye yazılamaz mı? diye mail atıyor ve o hoşgörülü başkan o sevgi dolu başkan bırakın eleştiriyi bir öneriye dahi tahammül edemiyerek bu öğretmen ne demek istiyor diyerek celalleniyor, gelecek yıl (tabii kalırsa) afişleri değiştirme tehdidinde bulunup mevcut afişleri de toplatmak istiyor işte size Atatürkçü ve hoşgörülü başkan. Ama iş milli görüşe gelince bırakın hoş görüyü el pençe kürsüyü teslim ediyor.
Törenlerin hem uluslar arası boyutu hem de kültür sanat boyutu 45. yılda ortadan kalktığı gibi göreve geldiğinde törenleri bir haftaya çıkartacağım diyen başkan 5 yıl sonra törenleri 2 güne indirdi törenlerin 3. gününde maalesef hiçbir kültürel, sanatsal ve düşünsel program bulunmadığı gibi sadece tören alanına akşam konulan birkaç ozanla geçiştirdiler 1. ve 2. gün konulan 2 panelde sadece 4 yıldır aynı şeyleri konuşan yine aynı 4 kişi ile panel yapıldı. Hünkarı anma adına gece programı sadece tören alanında sanatçı dostlarla yapıldı ki oda meydana çevre il ve ilçelerden gelen ellerinde içki şişeleri ile lümpen gençler, esmer vatandaşlar ve cepçilerle Hünkarı anmaya gelen gerçek ziyaretçileri rahatsız ettiler. Aileler rahatsız olup, oturacak yerde olmadığından kenarda biraz gezinip meydanı ne idüğü belirsiz kişilere bıraktılar, ellerde içki şişeleri tam bir panayır havası ile Hünkar anıldı. Sayın başkanda belediyenin balkonuna kurularak nasıl rahat ettiğini’de anlayamıyorum.
Çevre il ve ilçelerde olmayan alt yapı imkanlarımız olduğu halde (kapalı spor salonu, kültür merkezi, anfi tiyatro, çadır kent) geçmişte yaptığımız ne bir söyleşi, ne bir resital, ne bir sokak tiyatrosu, ne bir kitap imza günleri nede ciddi boyutta tartışma var. Tüm Alevilere mal olmuş çadır kenti’de TOKİ'ye peşkeş çekip gelen vatandaşlara sokaklara okul bahçelerine çadır kurduran bu zihniyet bu ilçeye ve bu kültüre ancak bu kadar zarar verebilirdi.
habercek.com