HER DEVRİN GAZETECİSİ İŞTE İSPATI!
12 Eylül darbe değilmiş; öğrenelim!
RUHAT MENGİ
Dün Melih Aşık’ın Nazlı Ilıcak’la ilgili yazısından ve okurken ne kadar güldüğümden söz etmiştim.
Gülmemin nedeni, Ilıcak’ın Balyoz darbe planına hemen inanmayan gazeteciler için “Herşey çok açık, sorgu sual edilecek bir durum mevcut değil. Ama bazı arkadaşlar Balyoz planını karartmaya çalışıyorlar. Zaten onun için darbecilerin yararlanacağı gazeteciler listesindeler” demesi üzerine, onun 12 Eylül darbesi öncesinde ve sonrasında yazdığı cümleleri vermiş olmasıydı.
O kadar net ve güzel anlatmış ki Melih Aşık; bir kısmını -izniyle- okumamış olanlar için aktarmak istiyorum: “... O, darbelere karşı canı pahasına savaşan bir katıksız demokrat!
Ne var ki, gerçek darbe olduğunda tam tersine darbecilerle birlikte. Onların bir numaralı destekçisi...
Mesela 12 Eylül darbesi öncesi 17 Aralık 1978’de şöyle yazıyor Nazlı Hanım: ‘13 ilde sıkıyönetim yürürlüğe girdi. Huzura susamış milletimiz yürekten sesleniyor: Merhaba asker!..’
12 Eylül’den hemen sonra 14 Eylül günkü satırları: ‘... Bir otorite boşluğu doğmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri bu boşluğu doldurdu...’
18 Eylül 1980: ‘12 Eylül bir darbe değildir diyen Orgeneral Kenan Evren’e tamamiyle katılıyoruz. 12 Eylül ne bir darbedir ne de bir ihtilâl.’
16 Ekim 1980: ‘12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır; 12 Eylül terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür.’
Evet dostlar... 12 Eylül’ün şakşakçıları, o kanlı günlerin ortakları şimdi demokrat oldu. Yıllar yılı cuntacılarla cebelleşen bizler ise darbeci... Bir de şu mazi arşivlerden silinebilseydi... Ne iyi olurdu değil mi Nazlı Hanım?”
İşte böyle yazmış Melih Aşık... Nazlı Ilıcak’ın darbenin ta kendisi olan, onbinlerce kişinin işkence gördüğü, yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, idamlara sahne olmuş 12 Eylül’ü nasıl da övdüğü görülüyor.
ŞARTLAR OLUŞUNCA
“Ne darbe, ne bir ihtilal”miş de, “terörden bezen halkın meşru müdafaası”ymış da...
12 Eylül darbe değilse, darbe nasıl olurmuş Nazlı Hanım bir anlatsa bari. Bunu yaparken, darbe cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yıllar sonra söylediği “Daha önce yapacaktık ama şartlar biraz daha oluşsun diye bekledik” sözüne de açıklık getirsin.
Darbe yapılacaksa, niyet varsa halkın terörden bezdirilmesi, anarşi yaratılması hiç de zor değildir ve bunun yapıldığını da Evren sözleriyle açıklamıştır.
Peki buna bile meşru müdafaa diyebilen birinin, henüz ortaya atılmış, iddianamede yazılanların hangisi doğru, hangisi yanlış veya ekleme anlaşılmamış, yargıda hükme bağlanmamış Balyoz planına inanmayanları darbecilikle suçlamasına gülmez misiniz?
Diyorum ya, kötü niyet bir yerde mutlaka kendini ele verir, kötülük ayağa dolaşır.
***
“Kimse hukukun üstünde değil”mi?
Eleştiri yapan gazetecilere pek kızan meslektaşların ve siyasetçilerin izniyle(!) bir küçük eleştiri getirmek istiyorum. Üzülüyorum aslında onları kızdırmak hoşuma gitmiyor ama malûm “basın özgürlüğü ve ilkeleri” adı altında birşeyler var ve onlar da bir yandan dürttürüyor insanı. “Yapacaksan işini doğru yap. Gazetecilik sinme, korkma veya ‘el pençe divan durma’ yeri değildir” diye...
Sık sık, hatta her gün bir şekilde ulusa seslenen Başbakan Erdoğan, son ulusa sesleniş konuşmasında:
“Kim bu ülkede hukuk yok zannediyorsa bilsin ki artık o devirler geçti. Bu ülkede herkes hukuk karşısında eşittir, kimse hukukun üzerinde değildir. Kimse kanunlarca çizilmiş sınırlardan muaf değildir” demiş. Çok doğru sözler Allah için ama maalesef söyleyen kişiye de, parlamentodaki milletvekillerine de hiç uymuyor.
“Herkes hukuk karşısında eşit” ama suç dosyaları raflarda beklerken ülke yönetmeye kalkanlar “herkesten daha eşit”... Madem ki bu ülkede her kurum ve kuruluş, her vatandaş “dokunulabilir” olmuştur, o zaman derhal bu milletvekili dokunulmazlığının “kürsü ile sınırlı” hale getirilmesi gerekmektedir.
“Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar” diye başkalarını suçlayanlar ve demokratikleşmeyi dillerinden düşürmeyenler artık demokrasinin gereğini yapsınlar ve dokunulmazlık konusunu duymazdan gelmekten vazgeçsinler. Millet bekliyor!
***
Bravo Teoman
Bu arada... Yılların gazetecisi 12 Eylül’ün darbe olduğunun farkında değil ama genç bir sanatçı olan Teoman farkında... NTV’de konuk olduğu programda gençlerden söz edilirken bir başka TV programında (Abbas Güçlü’nün Genç Bakış) gençlerin Kenan Evren’i alkışlaması için “O herifi alkışladılar, aklım almıyor” demiş. Gençlerin “idam cezalarını imzalarken elim titremedi. 12 Eylül darbesini bugün olsa yine yapardım” sözü üzerine alkışladığını hatırlayacak olursak Teoman’ın kızmakta ne kadar haklı olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Onu duyarlı sanatçılığından dolayı kutluyorum.
Bravo Teoman’a.