|
|
|
|
DOLAR |
35,9324 |
|
|
|
EURO |
37,3391 |
|
|
|
IMKB |
9.807,000 |
|
|
|
ALTIN |
3.283,210 |
|
|
|
|
Şehir Seçimi
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
GİZLİ PARA KANAĞI VAR MI?
|
|
|
|
|
|
Balyoz Darbe Planı Taraf Gazetesi'nde yayınlanınca gazetecilerin sınıflandırıldığı iki liste çıktı ortaya. Faydalanılacaklar ile tutuklanacaklar... |
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu listelerdeki pek çok isim tepkisini nedenleriyle yazdı, tavrını ortaya koydu. Darbe anında tutuklanacak gazeteciler listesinde olanlar toplu olarak yargıya başvururken darbecilerin faydalanacağı gazeteciler arasından sadece Mehmet Y. Yılmaz çıktı ve dedi ki 'bu listeyi yayınlayanlar hakkında dava açacağım.' Bu nedenle ziyaret ettiğim Mehmet Y. Yılmaz'la son dönemin medya üzerinden şekillenen siyasi tartışmalarını konuştuk; söz konusu Mehmet Y. Yılmaz gibi ilgi alanları geniş bir gazeteci olunca aşk, futbol ve yemek de kaçınılmaz olarak söyleşinin konusu oldu...
- Taraf'a dava açacağınızı yazmıştınız, ne aşamadasınız? Herkes birilerini bir listeye yazabilir, bu bir şey değil; ama bunun yayınlanarak alenileştirilmesinin arkasında bir amaç olduğunu düşünüyorum. Balyoz Planı gibi bir haber bir gazete yöneticisinin önüne geldiğinde, yapılacaklar bellidir; kendine göre check eder ve yayınlar. Bu tür bir haberi, ben olsam, ben de yayınlardım ama söz konusu listenin bir akıl süzgecinden geçirilmesi gerekirdi. 28 Şubat sürecinden beri yazdığım yazılar arşivlerde duruyor; böyle birinin 'askeri darbede yararlanılacak gazeteciler' listesine konmasından bir gazete yöneticisinin şüphe duyması gerekirdi. Şüphe duymuyorsa ya dünyadan haberi yoktur ya da kasıtlıdır. Ben kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Zaten o nedenle dava açmayı düşünüyorum. Avukatlarımla konuştum. Onlar nasıl bir dava açacaklarına karar verince davayı açacaklar...
- Belgelerin ortaya çıkışıyla ilgili detayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Belli ki Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grup var ve bunlar bütün güçlerini bazı belgeleri toplamaya adamış ve belli aralıklarla kendilerine en yakın buldukları, sorgusuz sualsiz yayınlamaya yatkın olan Taraf Gazetesi'ne veriyorlar.
TARAF'IN ARKASINDA GÖRÜNMEYEN BİR PARA KAYNAĞI MI VAR? - Bir gazeteci olarak nasıl buluyorsunuz Taraf'ın kuruluşunu ve yayın politikasını? Bazı temel mesleki kuralların ihmal edildiğini görüyorum; araştırmacı gazetecilik sana verilen dosyaları olduğu gibi yayınlamaktan ibaret değildir. Öte yandan, Taraf küçük bir sermayeyle kurulmuş bir gazete; uzun seneler gazete yöneticiliği yaptım, kağıt kaça alınıyor, Taraf'ın giderleri neler olabilir tahmin edebiliyorum; tirajına ve reklam durumuna bakarak gelirlerinin ne olabileceğini tahmin etmek de zor değil. Böyle bir gazetenin bunca zamandır ayakta kalabiliyor olması da ilgimi çekiyor! 'Arkasında görünmeyen bir para kaynağı mı var' diye düşünüyorum.
- Listelere dönersek, siz 28 Şubat'tan sonra yazdıklarıma bakılsın diyorsunuz ama bugün hakkınızda '28 Şubat'ta neler neler yazmıştı' diyenler de var... Ne yazmışım? Çıkarıp yayınlayamazlar! Hakkımda böyle yazanlar, üzerimde kuşku yaratmaya çalışıyor...
- Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın Balyoz Planı ile ilgili Taraf Gazetesi ekibini canlı yayına çıkaracağı gün çağrı yapmış ve 'gazeteciliğin gereklerini yerine getirsinler' demiştiniz. Getirdiler mi? Programın bir bölümünü izledim ve izlediğim bölümlere bakarak şunu söyleyebilirim: Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın yayınlanan şeylerle ilgili hiçbir kuşkusu yok; tam amiyane tabirle 'körler sağırlar birbirini ağırlar' şeklinde bir sohbet gerçekleştirdiler. Oraya gazetecilik yapmak üzere çıkmış bir insanın önündeki belgeleri de sorgulaması, karşısındaki muhatabını da şu anda sorduğumuz soruların cevaplarını vermeye zorlaması gerekiyordu. Yapmadılar! Ben de bundan kuşku duymuştum.
- Türk medyası, son dönemde her meselede ortadan ikiye ayrılarak kutuplaşıyor. Neden? AKP'nin medyayı yeni baştan şekillendirme isteği ortaya çıktığından beri yandaş medya diye tabir ettiğimiz kesimdeki gazeteciler, köşe yazarları, attıkları manşetlerle, yazdıkları yazılarla AKP'ye muhalif olan kesimi 'darbeci, asker yanlısı, demokrasiyi içine sindirememiş insanlar' olarak tarif etmeye çalışıyor. Böyle bir saldırıyla karşı karşıya kalınca da insan ister istemez kendini savunmak zorunda kalıyor, ayrışma da böylece giderek keskinleşiyor. Şöyle bir algı oluşturuldu: Eğer AKP'ye karşıysan, herhangi bir nedenle AKP iktidarını eleştiriyorsan otomatik olarak darbeciler sınıfına giriyorsun; bu düşünsel bir terör ortamı yaratmayı hedefliyor ve 'söylediklerini, düşündüklerini yazma' anlamına geliyor.
- Medyada dizayn süreci ne zaman başladı? Tam olarak 28 Şubat'tan sonra çünkü siyasal İslamcı kesim, 28 Şubat'ın birinci sorumlusu olarak askerleri ve onlarla eşdeğer sorumlu olarak da genel medyayı gördü. Ondan sonra da bu gazetelerde çıkan yazı ve yorumlara karşı sistematik bir yıpratma ve yalanlama kampanyası başladı. Genel medyanın halk gözündeki güvenilirliği sarsılırsa bir daha benzer bir süreçte rol oynayamaz diye düşünmüş olmalılar. İkinci olarak, AKP iktidarının medyayı şekillendirme isteğinin ortaya çıkmasından sonra bunu biraz daha hızlandırıp keskinleştirdiler.
- Peki, bugün 2010 Türkiye'sinde darbe olabilir mi? Uluslararası konjonktür uygun değil ayrıca Türk toplumunun demokrasi algısı ve inancı, bundan 20-30 sene öncesi gibi değil ama yine de olabilir! Türkiye'de güçlü bir sivil toplum hareketi, güçlü sendikalar yok. Halkın demokratik siyasete, demokratik bir ortamda katılmasının yolları da kapalı. Sistemin temel güvencesi olması gereken yargı üzerinde ciddi bir tartışma sürüyor ve yargı o rolünü yerine getiremiyor. Bir de Doğu toplumlarına özgü, otoriteye aşırı güven gibi inançları da var bu toplumun. Darbe tehlikesi vardır ve ona göre davranmak gerekir. Onun yolları da demokrasiyi güçlendirmekten geçer.
- Mevcut iktidar da, kendi dönemlerinde özellikle demokrasinin ne kadar geliştiğine vurgu yapıyor, katılmıyor musunuz? Çünkü bir yandan da sivil vesayet tartışılıyor ve siz yazılarınızda sivil vesayetin varlığını destekliyorsunuz. AKP hükümeti hiçbir şey yapmamıştır diyemeyiz. Yaptılar, fakat, AKP hükümeti demokratik bir çoğulculuğa razı mı onu göremiyorum. İşte Başbakan'ın tavrından başlıyor... Aykırı bir şey söyleyeni 'sen sus' diye azarlıyor; sendikalara karşı; sivil toplum kuruluşları bir şey söylediğinde onlara karşı; yargıyı daha da siyasileştirme çabası içinde; medyayı değişik cezalarla, el değiştirmelerle sıkıştırıp tek sesli hale getirme hevesi içinde; böyle bir iktidarın demokrasiyi güçlendirdiğini düşünemem.
GAZETECİLİK YILMAZ-ÇİLLER KAVGASINDA BİTTİ - Peki, son dönemde söyleşi yaptığım tüm gazetecilere soruyorum ve herkesten farklı yanıtlar alıyorum, sizce Türkiye'de gazeteler kendilerine vehmedildiği kadar güçlü mü? Değil, çünkü bizim medya düzenimizde önemli problemler var, bunlar bugün ortaya çıkmadı. Gazetecilik, Tansu Çiller-Mesut Yılmaz kavgasına gazetecilerin dahil olmasından itibaren çarpıldı. Gazetecinin işi kenarda durup topluma bir ayna tutmak ve o aynada ne varsa onu yazmaktır. O görevin yerine getirilişinde sorun var.
- Olaylara ayna tutmak yerine müdahil mi olundu? Evet. Hatanın temeli gazetecilerin kendilerini siyasi oyuncu gibi görmeleri oldu.
- Bu bir özeleştiri sayılabilir mi? Siz de sonuçta yıllarca iki önemli gazeteyi yönettiniz... Kişisel olarak bundan uzak durdum. Yönettiğim gazetelerde de bundan uzak durmaya çalıştım ama bir gazetenin yaptığından diğer gazetelerin de etkilenmemesi söz konusu değil. Mutlaka etkilenmeler olmuştur ama kendi adıma siyasetçilerle yakınlaşmadım, hiçbiri arkadaşım değil.
- Bu anlamda en çok Ertuğrul Özkök eleştirildi. Özkök'ün görevden alınmasını nasıl değerlendirdiniz? Zaten yaşı itibarıyla gazetesinin başından ayrılması kesinleşmişti, bu sene olmasaydı gelecek sene 65 yaşına geleceği için görevini bırakacaktı. Ama Doğan Grubu'nun hükümet tarafından ağır bir saldırı altında kalması ve onun birinci sorumlusunun da Hürriyet'in Genel Yayın Müdürü olarak sunulması bunu biraz öne çekti. Böyle bir yıpratma kampanyasına karşı, böyle bir sinir harbini taşımak kolay değil. Ertuğrul'un bırakmasında şaşılacak bir şey yok. Burada haksızlığın Enis Berberoğlu'na yapıldığını düşünüyorum. Hükümet Ertuğrul'u istemedi, onun yerine hükümetle ilişkileri düzelsin diye Enis geldi gibi bir hava yayılmaya çalışıldı bazı çevrelerce.
- Yayın yönetmenliği kişinin egosunu nasıl etkiler? İnsanlar sabah kapılarını açıp gazetelerini aldığında herkes senin fikrini, hayata bakışını, haberleri değerlendirişini algılıyor. Dolayısıyla bir iktidar duygusu veriyor ama 'bir kez genel yayın müdürü olduktan sonra başka bir şeye dönüşemezsin' iddiası doğru değil, işte ben genel yayın müdürlüğünü bıraktığımın ertesi günü köşe yazarı olabildim.
- Muhalif yazılar yazıyorsunuz, kendinizi tehdit altında hissediyor musunuz? Hissetmiyorum. En fazla ne olur, bu yazı yazdığım köşeyi kaybedebilirim. Bir suç uydurup hapse atarlar, gelip vergi kaçakçısısın diye cezalar vermeye kalkarlar. Ama bu korkuyla yazmaya başlarsan, o zaman sen sen olmaktan çıkarsın, o nedenle korkunun faydası yok.
- Polemikten kaçmıyorsunuz ama son dönemde polemiklerde tartışmalar kişilerin özel hayatlarına kaymaya başladı. Bundan mustarip misiniz? Evet ve o nedenle ben de yazılarımda birine karşı bir şey yazıyorsam, onun yazdığı fikirle ilgili görüşlerimi yazıyorum, kişiliğinden bahsetmiyorum. Kişiselleştirmeyi doğru bulmuyorum. Geçmişte yapmadım mı, yaptım ama artık doğru bulmuyorum.
Şampiyonluk yarışı Fenerbahçe ile Galatasaray arasında geçer - Futbol programı yapıyorsunuz... NTV Spor'da cuma günleri yayınlanan bir programım var. Fanatik'teki yazılarımı son dönemde biraz ihmal ettim ama gelecek haftadan itibaren tekrar başlayacağım.
- İnternet sözlüklerinde Galatasaray düşmanı olmakla itham ediliyorsunuz... Sebebi, Galatasaray'ın stadının yapılmak istenme biçimine karşı yazdığım yazılar ama sonunda benim haklı olduğum ortaya çıktı. Galatasaray, Ali Sami Yen'in yerine çok güzel bir stat yapıp üzerine para da kazanabilirdi. Şimdi ortada stat yok, Ali Sami Yen'i kaybettiler, yapılacak olan statta da sadece kiracılar...
- Beşiktaşlıları kızdırma nedeniniz de, geçen yılki başarılarını tesadüf olarak yorumlamanız... Nitekim o başarının bir halüsinasyon olduğu bu sene ligdeki Beşiktaş'ın durumundan açıkça anlaşılıyor.
- Taraftarı olduğunuz Fenerbahçe'nin durumunu nasıl buluyorsunuz? Kadrosu yeterli ama teknik direktör sorunu var. Elindeki kadroyu hazır tutmak, rotasyon içinde hem Avrupa Kupası, hem Türkiye liginde hem de Türkiye Kupası'nda yarıştırmak konusunda sorunları var. Ama şu anda da görülen o ki şampiyonluk yarışı Galatasaray'la Fenerbahçe arasında geçecek.
Ben köşe yazmasam insanlık bir şey kaybetmez - Kadınlar üzerine iki kitap yazdınız, çözdünüz mü kadınları? Yok, öyle bir şey söyleyemem. Beraber olduğum, aşık olduğum kadını anlamaya çalışırım; anlarım, ne kadarını yapabiliyorsam... Ama bir genelleme yaparak ben tüm kadınları çözdüm demek mümkün değil, bunu söyleyen dünyanın en büyük yalancısıdır.
- Hayatınızın merkezinde aşk olduğunu söylemiştiniz, hala öyle mi? Evet.
- Aşkı nasıl tanımlıyorsunuz? Aşk onsuz olmama, onunla birlikte tek olma anlamına geliyor benim için.
- Kadınları en iyi anlatan yazıları erkekler yazıyor, neden acaba? Çaba sarf ettiğimiz için olsa gerek.
- Siz, iyi kur yaparmışsınız, kadınların kalbine giden yol nereden geçiyor? O söylediğim bir şakaydı... Eğer bir kadından etkileniyorsan ve gösterebiliyorsan kadın da etkilenir. Özel bir şeye gerek yok.
SIKICI İNSANLARI KİMSE SEVMEZ - Hani 'esprili olun' gibi klişe taktikler var mı? E, tabii can sıkıcı insanlardan kimse hoşlanmaz, sadece kadınlar değil erkekler de...
- Siz ne tür kadınlardan hoşlanıyorsunuz? Ben daha çok dünyayla ilgili, kitap okuyan, sinemaya meraklı, hayata açık, birlikte eğlenmeye açık, yemek yemeyi, eğlenmeyi seven kadınlardan hoşlanırım.
- 53 yaşındasınız ama göstermiyorsunuz, bu fit görünüşünüzü neye borçlusunuz? Genç mi gösteriyorum? Vallahi bilmiyorum. Özel bir diyetim yok. Sabahları açık havada 5 kilometre yürürüm ama bu havalarda ara verdim. Kendimi iyi hissetmemin sebebi, hayatımdaki her şeyi ciddiye alıp kafama takmamamdandır.
- Köşe yazılarınız, özellikle son dönemde iyice ağır konulardan oluşuyor halbuki ... İşim o, büyük bir ciddiyetle yapıyorum. Benden beklenen günün siyasi gelişmelerini takip etmek ve üç tane yorum yazmak. Ama hayatımın merkezini işim haline getirmemeye çalışıyorum. Bu çok da zor değil. Eğer arkadaşlarınız sadece iş çevrenizle sınırlı kalmıyorsa değişik çevrelerden, değişik merakları olan insanlarla arkadaşlık edebiliyorsanız kolay olur.
- Emeklilik planı yaptınız mı? Kitap yazmak, şehirden kaçmak gibi... Bir plan yok ama bir hayalim var. O da tercihan Güney'de bahçesinde mandalina ağaçları ve içinde küçük bir taş ev olan bir yer almak ve orada yaşamak. Orada yaşarken mutlaka kitap da yazarım, yazı da yazarım diye bir hevesim yok. Ben yazmasam dünya bir şey kaybetmez, insanlığın bir kaybı olmaz.
- Gazeteci olmasaydınız Michelin yıldızlı aşçı olacağınızı yazdı Hıncal Uluç; siz eğer gazeteci olmasaydınız ne olurdunuz? Üniversitede hoca olurdum çünkü siyasal bilgilere girerken niyetim oydu. Çok yüksek bir puan tutturmuştum ama sadece siyasal bilgilere ve bir de ne olur ne olmaz diyerek hukuk fakültesine ön kayıt yaptırdım. Siyasala da zaten puanım tuttu ve girdim; niyetim üniversitede hoca olmaktı. Okulu bitirince asistanlık sınavına girdim, 6 ay asistanlık yaptım. İkinci sınıftayken gazeteciliğe başlamıştım. O, 6 aylık asistanlık deneyimi aslında ne yapmak istediğimi gösterdi. İstifa edip gazeteciliğe devam ettim.
- 'İyi ki gazeteciliği seçmişim çünkü' cümlesini nasıl tamamlarsınız? Gazeteci olunca bir sürü zorluklar yaşanıyor. Ben de kadrosuz, sigortasız çalıştım, az paralarla geçinmek zorunda kaldım; işsizlik tehlikesi yaşadım, işsiz kaldım; ama gazeteci olmasaydım bu kadar rahat bir hayatım olmazdı. Değişik çevrelerden çok fazla insan tanıyorsunuz. Gazeteci olduğum için dünyanın hemen her yerini gezme olanağı buldum.
AKŞAM/GÜLAY ALTAN
|
|
|
|
|
|
|
Toplam yorum |
0 |
|
Onay bekleyen |
0 |
|
|
|
Yorumunuz editörlerimiz
tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır. |
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
Bu kategorideki diğer haberler |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÇOK OKUNANLAR |
|
|
-
|
|
|
|
Geçtiğimiz günlerde emekli olan MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu'nun yerine atanan isim ... |
|
|
|
|
|
Trump'ın ticaret savaşını başlatmasının ardından piyasalarda başlayan sert dalgalanmalar devam ... |
|
|
|
|
|
Ege Denizi'nde "Deprem fırtınası" devam ediyor; Ege Denizi sabaha kadar sallandı
|
|
|
|
|
|
ABD Başkanı Trump, önceki gün açıkladığı Kanada ve Meksika'ya yönelik yüzde 25'lik gümrük tarifelerinin ... |
|
-
|
|
|
|
ABD'nin Çin'den ithal edilen ürünlerden yüzde 10 ek gümrük vergisi alınmasını öngören tarifesi ... |
|
|
|
|
|
Ekonomim yazarı İbrahim Ekici, tatil fiyatlarını enflasyon oranlarıyla karşılaştırdı. Ekici, "İç ... |
|
|
|
|
|
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen,ABD'nin AB'ye yeni gümrük tarifelerine ... |
|
|
|
|
|
Irak Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani, IKBY'de çıkarılan petrolün Türkiye üzerinden ihraç edileceğini, ... |
|
-
|
|
|
|
Oynadığı filmlerle bir döneme damgasını vuran aktör Bruce Willis sağlık sorunları nedeniyle oyunculuğu ... |
|
|
|
|
|
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi.
|
|
|
|
|
|
İmamoğlu'ndan Mansur Yavaş'ın "Aday için erken" sözlerine: En doğru yolu beraber buluruz |
|
|
|
|
|
Bakan Göktaş, sosyal medya düzenlemesinde "yaş sınırı" noktasında çalıştıklarını belirterek, 13 ... |
|
-
|
|
|
|
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Öcalan önümüzdeki günlerde tarihi çağrı yapmaya hazırlanıyor, ... |
|
|
|
|
|
Meclis’te kurulan araştırma komisyonu, kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak bilinen Millî Güvenlik ... |
|
|
|
|
|
Mezuniyet töreninin ardından kılıçlı yemin eden teğmenlere, Yüksek Disiplin Kurulu'nun ihraç kararının ... |
|
|
|
|
|
Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) her kademe ve rütbedeki kamu görevlisini ... |
|
|
|
|
|
|
|
|
YAZARLAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÇOK YORUMLANANLAR |
|
|
-
|
|
|
|
Geçtiğimiz günlerde emekli olan MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu'nun yerine atanan isim ... |
|
|
|
|
|
Ege Denizi'nde "Deprem fırtınası" devam ediyor; Ege Denizi sabaha kadar sallandı
|
|
|
|
|
|
Meclis’te kurulan araştırma komisyonu, kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak bilinen Millî Güvenlik ... |
|
|
|
|
|
Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) her kademe ve rütbedeki kamu görevlisini ... |
|
-
|
|
|
|
Oynadığı filmlerle bir döneme damgasını vuran aktör Bruce Willis sağlık sorunları nedeniyle oyunculuğu ... |
|
|
|
|
|
ABD Başkanı Trump, önceki gün açıkladığı Kanada ve Meksika'ya yönelik yüzde 25'lik gümrük tarifelerinin ... |
|
|
|
|
|
Küresel piyasalarda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'e uyguladığı yüzde 10'luk ilave gümrük vergisinin ... |
|
|
|
|
|
Mezuniyet töreninin ardından kılıçlı yemin eden teğmenlere, Yüksek Disiplin Kurulu'nun ihraç kararının ... |
|
-
|
|
|
|
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi.
|
|
|
|
|
|
Ekonomim yazarı İbrahim Ekici, tatil fiyatlarını enflasyon oranlarıyla karşılaştırdı. Ekici, "İç ... |
|
|
|
|
|
Trump'ın ticaret savaşını başlatmasının ardından piyasalarda başlayan sert dalgalanmalar devam ... |
|
|
|
|
|
Irak Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani, IKBY'de çıkarılan petrolün Türkiye üzerinden ihraç edileceğini, ... |
|
-
|
|
|
|
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen,ABD'nin AB'ye yeni gümrük tarifelerine ... |
|
|
|
|
|
ABD'nin Çin'den ithal edilen ürünlerden yüzde 10 ek gümrük vergisi alınmasını öngören tarifesi ... |
|
|
|
|
|
Bakan Göktaş, sosyal medya düzenlemesinde "yaş sınırı" noktasında çalıştıklarını belirterek, 13 ... |
|
|
|
|
|
İmamoğlu'ndan Mansur Yavaş'ın "Aday için erken" sözlerine: En doğru yolu beraber buluruz |
|
|
|
|
|
|
|
|
ANKET |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Medya
Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden
kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan
haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması
durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır.
Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait
yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz. |
|
|
|
|