ABD ve Avrupa'da cilt kanser oranları, Uzakdoğu toplumlarından çok fazla. Avrupalı beyazların güneşlenme tutkusu, cilt kanserinin çok hızla artmasına yol açıyor. Oysa Uzakdoğu ülkelerinde güzellik anlayışının temelinde beyaz cilt var. Güneşten korundukları için de cilt kanserine yakalanma oranları çok daha düşük.
Avrupa ve ABD toplumunun büyük bölümünü oluşturan beyaz ırkta, cilt kanser oranı, tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 36-45’ini oluşturuyor. Latinlerde bu oran yüzde 4-5, Asyalılarda, yüzde 2 ila 4 arasında. Siyah ırkın toplandığı Afrika'da ise yüzde 1-2 oranında.
Dr. Özgür Göknel, Japon kültüründe yüzü pudra ile bembeyaz hale getirilmiş kadınlara dikkati çekiyor. Japon güzellik anlayışının temelinde beyaz tenli kadın olduğunu kaydeden Göknel, bu bakış açısı nedeniyle özellikle Japon kadınların güneşten korunmaya çalıştığını söylüyor.
Hiç sahilde güneşlenen, güneşin ve denizin tadını çıkaran bir Japon hatırlıyor musunuz? Uzakdoğulu turistlere güneşli ülkelerde rastladığınızda hiçbirinin güneşi çıkmadığını ve mutlaka şemsiyeyle güneşten korunduklarını görürsünüz.
Çiğdem İŞLER yazıyor hurriyet.com.trCilt özellikleri de güneşten kaçma nedeni
Japonların bronzlaşmaktan kaçmalarının bir nedeni de cilt özellikleri. Dr. Özgür Göknel, özelliklerinden ötürü Japonların ciltlerinde kolay lekelenme yani kolay ve hızlı pigmentasyon meydana geldiğini söylüyor. Ciltteki bu lekelenme onları kötü ya da çirkin göstereceği için güneşe çıkmıyorlar. Bu da Japon toplumunu kanserlerden koruyor.
Avrupa’da ise bronzlaşma, güzellik algısı ile paralel. Solgun kuzey ırkı, güneşle birlikte renkleniyor ve görsel olarak daha çekici hale geliyor. Tabii bu güneş tutkusu cilt kanserinin çok hızla artmasına yol açıyor.
Kozmetik ürünler de farklı
Güneşle olan ilişki, kozmetik ürünlerde de kendini gösteriyor. Japon kadınlar kozmetik ürünler arasında, en çok ciltte leke açıcı kremleri tercih ediyor. Avrupa’da ise cilt kanseri görülme oranının çok artması nedeniyle güneş kremi kullanımı fazla. Ancak otobronzantlar ya da terrakota gibi cildi bronz gösteren kozmetikler de en çok rağbet gören ürünlerden.
Konuya cilt tipleri açısından da yaklaşmak gerekiyor. Bunun için dünyada en çok kullanılan yöntem Fitzpatrick skalası. Bu skalada 6 farklı cilt tipi bulunuyor. 1975’te yapılan tanımlamaya göre:
Tip 1: Hiç bronzlaşmayan ancak feci halde kızaran ya da yanan, çok açık renk cilt tipi
Tip 5 ve Tip 6: Koyu ten rengi ya da siyah ırk. Bu gruplar ultraviyole hasarına karşı çok dirençli.
Cilt rengi açıldıkça UV hasar riski katlanarak artar. Ancak bu cilt tipini tanımlama sistemi Japonlara uygun değil. Japonlara özel farklı bir tanımlama yapıldığına dikkat çeken Dr. Göknel, Kawada cilt klasifikasyon sistemi adlı bir yöntemden bahsediyor.
Japon cildi ultraviyoleye karşı beyaz ırktan daha dirençli
Bu klasifikasyonda, UV-B ile ortaya çıkan kızarıklık, geç bronzlaşma ile UV-A ile ortaya çıkan hızlı bronzlaşma durumu göz önüne alınıyor. Bu cilt klasifikasyonu sadece Japon toplumuna uygun. Japon toplumu, Fitzpatrick 3, Fitzpatrick 4, Fitzpatrick 5 olarak kabul ediliyor. Bu da ultraviyoleye karşı beyaz ırktan daha dirençli olduğunu gösteriyor.
Ciddi cilt kırışıklıkları ise beyaz ırktan yaklaşık 10 yıl sonra yani 50’li yaşlarda Japonlarda belirgin olmaya başlıyor. Bu da cilt tipi ne kadar esmer ise yani Fitzpatrick sayısı ne kadar yüksek ise cilt kanserinden ve kırışıklıktan o kadar korunulacağını gösteriyor.
Beslenme alışkanlıkları da farkı belirginleştiriyor
Özellikle Japon toplumunda yeşil çay ve soya fasulyesi çok önemli gıda faktörleri. Yeşil çay içerisinde bulunan ve vücut için mucizevi etkiler gösteren EGCG (epigallokateşingallat) ve soya içinde bulunan genistein bileşikleri cildi, ultraviyole hasarından ve bununla birlikte cilt yaşlanması ile cilt kanserinden korumada büyük etkileri bulunan doğal bileşiklerdir.
Günümüzde güneş kremlerinde içeriğinde genistein olan kremler anti-aging amacıyla kullanılıyor. Yeşil çay en güçlü anti-aging maddelerinden biridir.
Japonların yaşadığı Kauai adası Japonya’dan daha güneyde olduğu için çok fazla ultraviyole ışını o bölgeye geliyor. Japonya kuzeyinde ultraviyole ışın gücü 8x103 J/cm2 iken, güneyinde 16x103 J/cm2 çıkmakta, Kauai’de ise bu ışın gücü 21x103 J/cm2 yükseliyor.
Cilt kanserine karşı en az 30 SPF krem kullanın
Bu ultraviyole ışın gücü artışı cilt kanseri görülme oranını 45 kat kadar artırıyor. Sonuç olarak cilt rengi ne kadar açık, bronzlaşma ne kadar geç ise kanser riski o kadar yüksek. Bu nedenle cilt kanserlerinden en kolay korunma yolu yazın SPF değeri en az 30 olan güneş kremlerini kullanmak ve mümkün olduğunda az güneşe çıkmak.
Japon toplumunda bazı genetik yatkınlıklar cilt kanseri görülme riskini artırıyor ancak bu tür cilt kanserlerinin ultraviyole ile bağlantısı yok. Diğer bir ifadeyle güneşe çıkılmadığı halde cilt kanseri olan bir Japon'da genetik bir yatkınlık aranır. Bu yatkınlık özellikle P53 gen mutasyonlarında görülür ve nadir bir durumdur. (Çiğdem İŞLER / hurriyet.com.tr/12.08.2010)