Yaşanılan sıkıntıların en somut örneği ise emekli hakim Beyazıt Boran'ın avukatlığını üstlendiği davada ortaya çıkıyor. Boran'ın üstlendiği davada, cinayet suçundan 15 yıl hapis cezası alan sanığın avukatı, müvekkilinin beraat istemiyle Yargıtay'da dava açıyor. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sırasında ise Boran, mağdur avukatı olarak, tıpkı sanık avukatı gibi duruşmalara girmek için talepte bulunuyor. Ancak Boran'ın talebi reddediliyor.
Beyazıt Boran, kararı üzüntüyle karşıladığını belirterek, "Türkiye kanun devleti değil, hukuk devleti. Bir tarafın hakları verilirken, bir başka tarafın hakkının verilmemesini doğru bulmuyorum" dedi. Sanık temyiz duruşmasında avukatla temsil edilirken, müdahilin temsil edilmesine izin verilmemesinin uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu iddia eden Boran, Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin kararının düzeltilmesi için hukuk mücadelesini sürdürürken, iç hukukta istediği sonucu alamaması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gideceğini vurguladı.
Ankara Barosu Ceza Muhakemesi Kanunu Kurulu (CMK) Başkanı Sami Kahraman da büyük bir hukuk mücadelesi başlatan Avukat Beyazıt Boran'ın haklı olduğunu belirtti. Kahraman, yaşanılan bu sıkıntılardan da Adalet Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu savunarak, "Adalet Bakanlığı'nın erteleme yetkisi yok. En azından görevi ihmal ya da suiistimal suçunu işliyor" dedi.
Kahraman, İstinaf Mahkemeleri'nin fiilen çalışmaya başlamaması nedeniyle, vatandaşların yeniden yargılanma haklarının da ellerinden alındığını öne sürdü.