Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Değişime ayak uyduranlar kalacak değişmeyenler tarihin çöp sepetine gidecektir. En büyük değişimi yaşayan partiyiz. Gençlere kapımızı sonuna kadar açtık. Bütün gençleri bekliyoruz. Türkiye’de demokrasinin olduğu söyleniyor. Bir ülkede medya özgür değilse orada demokrasiden söz edilemez. TMSF’nin el koyduğu bir medya kuruluşunun başına eski bir AKP’li milletvekili getirdiler. Ne yaparsanız yapın hangi baskıyı uygularsanız uygulayın bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. Sağlıklı işleyen bir demokraside hükümetler medyadan korkmaz. Medyanın özgür olmasını isterler. Korkaklar medya özgürlüğünü istemezler.
Medya özgür olacak ki halkın talepleri dile getirilsin. Brüksel'e ilk gittiğimde sayın Füle’ye “35 gazeteci hapiste” demiştim. İnanmamıştı. Daha sonra hapisteki gazetecilerin sayısı yüzü geçti. İçerideki medyayı halletti dışarıdakilerle uğraşıyor. Bilmiyor ki o ülkelerde demokrasi var. Sen kaç paralık adamsın onların gözünde.
"İNSANOĞLU HATASINDAN DÖNER"
Hadi bir söyle bakalım onlara “boynunuzdaki tasmaları çıkardı” diye. İçeride efelenmek kolay. Senin yaldızların düştü. Artık sen bu ülkenin kamburusun ve sen artık yolcusun. Buradan saygıdeğer işadamlarına seslenmek istiyorum. Sizi, kaygılarınızı anlıyoruz ama bir şeyi iyi bilmek gerekiyor. Eğer bir ülkede özgürlük ve demokrasi yoksa kazandığınız paraların bir önemi yok. Baskının olduğu yerde malvarlığınızın güvencesi yoktur. Bir gece diktatör bir karar alır TMSF bütün malvarlığınıza el koyar bunu unutmayın.
Dünyada 7 milyar insan var. Hata insan içindir. Hatadan arınmak zordur. İnsanoğlu hatasından döner. Yeri gelir özür diler. Bu insan verilmiş bir erdemdir. Hata yaptıysak çıkarız özür dileriz. Ama yedi milyar insandan bir kişi var. “Ben hata yapmam” diyor. Benim söylediklerimi yapmazsanız doğru yapmış olmazsınız diyor. Onun adı Türkiye’nin yeni diktatörü Recep Tayyip Erdoğan’dır.
"AYIRMANA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Eğer bir insan “hayatımda hiç hata yapmıyorum” derse bu Allah’a şirk koşmak demektir. Politikacıların bir görevi vardır halkı bölmezler. Herkesi kucaklarlar. Bizim cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir başbakan toplumu ayrıştırıyor. Toplumu bölüyor. Bugün bile hala uslanmamış Alevicilik Sünnicilik yapıyor. Hatay’da düzenlediğim toplantıda vatandaşlarımızı “sizi bölmek istiyorlar, bu oyuna gelmeyin” diye uyardım.
Bir başka kişinin inancını sorgulama hakkımız da yok yetkimiz de yok. O kadar ileri gitti ki. 52 yurttaşımız hayatını kaybetti, o kadar sorumsuz demeç verdi ki, “52 Sünni yurttaşımız hayatını kaybetti” dedi. İlk kez cumhuriyet tarihinde ölüleri bile ayırdı. Bu lafı kullanırken ey diktatör acaba utandın mı sen. Ayrıma izin vermeyeceğiz. Ne derse desin. 76 milyon yurttaşı kardeş olarak göreceğiz. Herkesin inancına kimliğine saygı göstereceğiz. Çünkü biz CHP’yiz.
Bölücülük bizim kitabımızda yoktur.
"PANİK İÇİN MİTİNG DÜZENLİYOR"
Gençler meydana çıktı bütün dünyanın önünde diktatöre diz çöktürdüler. Panik içinde geldi Türkiye’ye mitingler düzenliyor. Sadece bağırıyor. Bağırıyor ama sadece kendisi dinliyor. Bakmayın TV kanallarının canlı vermesine emin olun kendisi dışında kimse dinlemiyor onu. Ne demiştik itibarı yerlerde sürünüyor. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada öyle. Erdoğan denince akla sadece bir sözcük geliyor: yalancı… Geçen bir yabancı da bana söylüyor, “Kemal Bey yalancıdan Başbakan olmaz” diyor.
Yalan söyleyenden başbakan olmaz, yalan söyleyenden adam da olmaz zaten.
Buradan annelere sesleniyorum; 90 kuşağının o güzel çocuklarını Türkiye’ye armağan ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Bir politikacı gençleriyle gurur duyar, korkmaz. Kim korkar diktatörler korkar. Artık senin itibarın sıfırdır. Bir siyasetçi toplumun tüm kesimlerine kulak kabartmalıdır. Bu da onun görevidir. Ama bir siyasetçi acz içindeyse komplo teorileri üretmeye başlar. Olayları kim çıkardı faiz lobisi çıkardı diyor. Sanki dünyanın en yüksek faizini sen vermiyormuşsun gibi. Kim çıkardı uluslar arası medya, kim çıkardı 30 yaşında bir sanatçı. Toplumu tek tipleştirmek istiyorlar. Ama bu 90 kuşağı öyle bir yaramazlık yaptı ki, kullandıkları mizah karşısında diz çöktü o diktatör. Gezi Parkı olayı bir diktatörün kimliğini ortaya çıkardı. Neyi gösterdi bütün yalanlara rağmen halkın sağduyusunu gösterdi.
"DAHA ÇOK ŞAŞIRACAKSIN SEN"
Onları ayrıştırmak istedi diktatör. Bunlar dinsiz imansız diyecekti baktı Taksim Meydanı’nda namaz kılınıyor. Başı örtülü kızlarımıza diş biliyor diyecekti baktı başörtülü kızlarımız da orada. Gençler bu diktatörün ezberini bozdu. Daha çok şaşıracaksın sen. Kalkmış demokrasiden bahsediyor. Sen kim demokrasi kim. Senin demokrasiden söz etmen için önce insan sevgisi nedir onu bilmen lazım. Sayın Merkel’e vi Hollanda’ya mektup gönderdim. Diktatöre kızabilirsiniz ama bir şeyi unutmayın 200 yıldır Türkiye’nin yönü çağdaş dünyaya dönüktür. Bizi AB’den koparmayın dedim. Yeni fasıllar açılacakmış son derece mutluyum. Biz kendi değerlerimizle çağdaş uygarlığı kaynaştırmış bir ulusuz. Biz batının bütün baskısıyla mücadele edip çağdaşlaşan bir ülkeyiz.
Birileri bizi Ortadoğu ülkesi yapmaya çalışıyor. Avrupa’ya sesleniyorum biz buna izin vermeyeceğiz çağdaş dünya da izin vermeyecektir. Gençlerin bir eylemi oldu Türkiye ayağa kalktı, dünya ayağa kalktı, özgürlük sözlemleri dünyayı kapladı, göğsümüz kabardı.
Gençler biber gazına, Toma’ya direndi. Ne yaparsan yap ben özgürlüğü ağzımdan düşürmeyeceğim dediler.
"SİZE ADALETİN ESASLARINI OKUYACAĞIM"
1000 yıl önce Gazali tarafından yazılmış yöneticilere altın öğütler kitabından adaletin esaslarını okuyacağım:
"Ey sultan önce insanları idare etmenin kıymetini biliniz onun tehlikelerini de öğreniniz. Çünkü liderlik büyük bir nimettir. Zulümden uzak durmazsanız küfrün hakim olacağı bedbahtlığa düşersiniz." Yani zulüm yapma diyor. Sen ne yapıyorsun biber gazıyla TOMA’ya halka zulüm yapıyorsun.
İkinci esas: Adaletli ve insaflı olmanın ikinci yolu sultanın devamlı alimlerin görüşlerine başvurmasıdır. Dünyada aldanmış kötü alimlerden sakınmasıdır. Yönetici aldatan onun zulmüne ortaktır.
Üçüncü esas: Ey sultan sen sadece kendi elini zulümden çekmekle yetinme yakınlarını ve görevlileri de terbiye edip güzelleştirmen gerekir. Adil olmaz aklının kemalini gösterir. Ne kadar güzel değil mi.. 1000 yıl önce söylüyor. Ama sen ne yapıyorsun aklını hırsının emrine veriyorsun. Gazali hayatta olsaydı bu nasıl adalet anlayışı diye düşünürdü… 10 yaşında çocuk hapse atılıyor insan öldüren biri hapse bile girmiyor.
Dördüncü esas: Sultan ve idareciler çoğunlukla kibirli olurlar. Kibirlerinden dolayı onlarda kızgınlık oluşur ve hemen karşısındakilerde intikam almak isterler. Bu diktatör gençlere ne diyordu “kininizi unutmayın” diyordu. Ama 90 kuşağı kibirli insanları değil hoşgörülü insanları seviyorlar. Tohumları ekiyorsun bu topluma… Meydandaki gençleri niye dinlemiyorsun ne yaptılar onlar sana… O hayatını kaybeden beş kişinin katili sensin…
Beşinci esas: Ey sultan kendin için razı olmadığın şeylere herhangi bir Müslüman için de razı olma. Ne yapıyor Milli İradeye saygı mitingi yapıyor ama sormuyor kendisine “Milli irade mitingi yapıyorum ama 8 milletvekili içeride”…
Altıncı esas: Ey sultan ihtiyaç sahiplerinin kapınıza gelmesini küçük görmeyin. Müslümanların ihtiyaçlarıyla meşgulken nafile ibadetleri bir kenara bırakınız. Yani vatandaşı dinleyeceksin diyor. Vatandaşa asla ve asla ananı da al güt demeyeceksin diyor Gazali…
Polis destan yazdı diyor. Destan kime karşı yazılır düşmana… Kendi halkına karşı destan ayzılşır mı. Adamdaki kafaya bak…
"BÜTÜN POLİS ARKADAŞLARIMA SESLENİYORUM"
Bütün polis arkadaşlarıma sesleniyorum. Siz Recep Tayyip Erdoğan’ın değil halkın polisisiniz. Onlar sizin kardeşiniz. Size verilen kanunsuz emirlere uymayacaksınız. Uyarsanız gün gelir hesabını verirsiniz.
Yedinci esas: nefisin şehevi duygulara alıştırma her şeyde kanaatkar ol. Yani şunu diyor, kendi eşini devletin uçağıyla Katar’a düğüne gönderme, israftan sakın. Bu debdebe bu şaşaa nedir arkadaşlar. Yatlar katlar bunlara yetmiyor. Hepimiz öbür dünyaya gideceğiz. Yetmez mi arkadaş ya.
Sekizinci esas: Ey sultan mümkün mertebe şefkatli olunuz, şiddet ve sertlikten sakınınız diyor. Ellerinde karanfillerle gidenlere karşı talimat verdim diyor. Onları halk olarak görmüyor düşman olarak görüyor. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir Başbakan kendi halkını düşman olarak nitelemiştir.
Dokuzuncu esas: Ey sultan halkını senden hoşnut olmasına gayret et. Lider olanın kendisine gelerek övgüler yağdıranlara aldanmaması gerekir. Sen halkının yüzde 50’si,ni düşman edemezsin diyor.
Onuncu esas: Adaletli iş yap. İdarecinin kendine gelen davacı ve davalıyı ikna etmesi mümkün değildir. Adaletli yöneticinin adaletten ayrılmaması gerekir… Bu diktatör ne dedi. Camide içki içtiler… İmamı müezzini içilmedi diyor. Ama o içildi diyor. İçildi dedikçe yalanı katmerleşiyor. Başörtülü bir kadının Kabataş iskelesinde 50-100 kişinin çocuğuyla birlikte darp edilip kendinden geçtiğini uyandığında üzerinin idrar koktuğunu söylüyordu. Çıkıp bunları televizyonda utanmadan söylüyor. Yahu sen Başbakan değil misin. Bunu yapanlar zaten insan değil neden yakalamıyorsun. 10 yaşındaki çocuğu yakalıyorsun. Bir başbakan bu kadar büyük bir yalanı utanmadan nasıl söylüyor. Allah’tan korkuyor mu, kuldan utanıyor mu? Yalancıdan Başbakan olmaz…