CHP lideri Kılıçdaroğlu CNN Turk’te yayınlanan bir programa katıldı. Burada soruları cevaplandıran Kılıçdaroğlu, Ergenekon Davası’nın sonuçlarına partisinin verdiği tepkiye getirilen tepkilere değindi. Kılıçdaroğlu, tepkilerinin yargılamanın yapıldığı özel yetkili mahkemelere olduğunu ifade etti.
Savunma hakkının kutsal olduğunu ve kısıtlanamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu mahkemelerin adalet dağıtmadığını ve savunma hakkının bu mahkemelerde kısıtlandığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, bu mahkemelerde gariplikler olduğunu kaydetti.
Mahkemenin, istihbarat teşkilatlarına “Ergenekon diye bir örgüt var mı?” diye sorduğunu belirten Kılıçdaroğlu, istihbarat teşkilatlarından “yok” cevabı alındığını belirterek, “Devletin istihbarat teşkilatının bilemeği 3 tane hakim mi biliyor?” diye sordu.
“BAŞBAKAN OLARAK, SİZİN YARGILANMANIZ GEREKMEZ Mİ?”
Ergenekon Davası ile hiçbir faili meçhul cinayetin aydınlatılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Uludere olayının “Ankara’nın derin dehlizlerinde” değil “hükümetin derin dehlizlerinde kaybolduğunu” savundu. Kılıçdaroğlu, Uludere’de talimatı veren kişinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğini ve bu mahkemelerde hukuk davası yürütülmediğini, hesaplaşma davasının yürütüldüğünü savundu. Kılıçdaroğlu, “Nerede bu Ergenekon ben gidip üye olacağım” sözünün arkasında olduğunu da sözlerine ekledi.
Genelkurmay eski Bakanı Orgeneral İlker Başbuğ’a verilen müebbet hapis cezasını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Bu terör örgütünün üyesi her hafta Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile konuşuyor. O zaman şunu yapmak gerekir. Siz bir terör örgütü üyesini devletin en kilit noktasına getirirseniz Başbakan olarak, sizin yargılanmanız gerekmez mi? Hiçbir şey olmasa sizin terör örgütüne yardım ve yataklıktan dava açılması lazım. Niye bunu demiyor savcılar? Bunu söylemesi lazım. Çünkü o örgüt bu örgüt değildir. Onu bu savcı da çok iyi biliyor. Bunu savcı da çok iyi biliyor. Orada kurulan bir mizansendir. Burada bir hesaplaşma yapılıyor” diye konuştu.
AK Partili bazı vekillerin sanatçı Mehmet Ali Alabora’nın Silivri’ye gönderilmesi yönünde twet attığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “ Ne diyor? ‘Silivri AKP’ye karşı olanların yeridir’ diyor” dedi.
“CHP SANKİ DARBELERİ SAVUNUYORMUŞ GİBİ BİR ALGI VAR”
CHP’nin geçmişten günümüze kadar askeri darbelere karşı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, darbelerden en fazla zarar gören siyasi partinin kendi partisi olduğunu ifade etti. CHP’nin oy oranın yüksek olduğu illerden artık milletvekili veya parti kazanamamasının sebebinin de askeri darbelerin partisine verdiği zararla olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin “mağdur edebiyatı” yapmadığını söyleyerek, “CHP sanki darbeleri savunuyormuş gibi bir algı var. O kadar çok yanlış algılar var ki. CHP’nin kadroları geriye dönük bir hesaplaşma sürecini yapmak istememişlerdir. Hep geleceğe bakmışlardır, geleceği bir tarafa, tarihçilere bırakmışlardır” diye konuştu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın serbest bırakılmasını ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak Haberal’ı aday göstereceği yönündeki bilgileri değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı adayı diye lanse etmek çok doğru değil. Daha önümüzde uzun bir süreç var. Gelişmeler neyi gösterir onu hep beraber görmemiz gerekir bakmamız gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin yeni hazırladığı demokratikleşme paketiyle bu sorunun ortadan kalkması yönünde girişimler olacağını umut ettiklerini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süreleriyle ilgili verdiği karar da değinen Kılıçdaroğlu, Meclis’in bu sorunu görüşmek üzere olağan üstü toplanması için her türlü girişimde bulunabileceklerini söyledi.
Toplumda adalete güvenin azaldığını ve yaralanmalar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri davasında bunun somut olarak görüldüğünü, soruşturma yapan savcıların sorgulandığını kaydetti.
Başbuğ’un müebbet hapis cezası almasıyla genel af tartışmalarının gündeme gelindiğinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, genel af için toplumsal bir koalisyon oluşması gerektiğini fakat böyle bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, bu konuda bir uzlaşı sağlanması halinde destek vereceklerini de sözlerine ekledi.
“BİZ BİR KUTUPLAŞMA SİYASETİNİN DOĞRU OLMADIĞINA İNANIYORUZ”
Mart 2014’te yapılacak yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için göstereceği adaylar konusundaki farklı isimlerin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün kendi alanında başarılı biri olduğunu söyledi. Genel Başkan olarak kendisinin Sarıgül’e bir çağrıda yapamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, Sarıgül’ün kendisinin başvuruda bulunması gerektiğini ifade etti. Böyle bir belirsizliğin partiye zarar vermeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in bu yündeki eleştirilerini ise doğru bulmadığını kaydetti.
Yerel seçimlerde olabildiğince çok yeri kazanmanın başarıları olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunu başarmak için yürüttükleri çalışmaları anlattı.
İP ve MHP ile koalisyon iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bütün siyasal partilere saygımız var. Ne diyor hukuk; ‘siyasal partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur’ diyor. Siyasal partiler zaman zaman işbirliği yapabilirler. Farklı dünya görüşlerini paylaştıkları için işbirliği yapmaktan vazgeçebilirler. Bunların hepsine saygılıyız ama biz bir kutuplaşma siyasetinin doğru olmadığına inanıyoruz.
Oturalım işbirliği yapalım, işte iktidardan devirmek için şunu yapalım, biz bunu doğru bulmuyoruz. Neden bulmuyorum çünkü ben genel başkan olarak Türkiye’nin iyi yönetilmediğine inanıyorum, Türkiye’nin pek çok sorunları var, hem içerde hem dışarıda pek sorunu var. Bütün komşularımızla kavgalıyız. İçeride sorunlarımız var. Türkiye’nin yeniden bir tamire ihtiyacı var. Adaletinden tutun, ekonomisine kadar. Mili eğitimden tutun, tarımına kadar. Saman ithal eden bir ülke haline geldik. Yeniden halkına hesap vermeyi namuslu görev kabul eden bir siyaset anlayışıyla, kul hakkını koruyan bir siyaset anlayışıyla, harcadığı her kuruşun hesabını halka vermekten onur duyan bir siyaset anlayışıyla Türkiye’nin yeniden tamire ihtiyacı var.
Bunun için ben Adalet ve Kalkınma Partisine geçmişte oy vermiş, Doğru Yol Partili, Anavatan Partili, MHP’den hatta İşçi Parti’sinden bütün yurttaşlarımı CHP’nin çatısı altına bekliyorum, gelin oy verin diyorum. Bir tamir dönemini beraber yapalım. Beraber ayağa kaldıralım. Demokrasiyi güçlendirelim. Beraber ayağa kaldıralım.”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin tarihinde 3 devrim olduğunu söyleyerek şimdi 4. bir devrime ihtiyaç olduğunu ifade etti. Bu 4. devrimin özgürlük olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kavgaya zamanımız yok. Biz kavgasız, herkesi kucaklayan ama Türkiye’yi yeniden tamir etmek isteyen bir anlayışa sahibiz. Onun için şu partiyle işbirliği, bu partiyle işbirliği… Biz doğrudan doğruya vatandaşla işbirliği yapmak istiyoruz, herkesi kucaklamak istiyoruz” şeklinde konuştu.
“SAYIN ALABORA SİYASETİ İSTİYOR MU İSTEMİYOR MU ONU BİLİYORUM”
CHP’nin tek partili döneme ait yorum yapmadığı eleştirilerine değinen Kılıçdaroğlu, tek parti döneminin CHP’nin değil Türkiye’nin tarihi olduğunu ifade etti. Bugünkü CHP ile o dönemdeki CHP’nin aynı olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Şimdi bize ‘neden o dönemi sahipleniyorsunuz diyorlar’ neden ben o dönemi sahiplenmeyeyim? Cumhuriyetin o dönemi cumhuriyeti kurdu nasıl sahiplenmeyeyim?” diye konuştu.
Yerel seçimlerden önce CHP’nin ön seçim yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Şimdi 6 kişilk bir yerel yönetim komisyonumuz var. 6 MYK üyesinden oluşan bu komisyonumuz her seçim bölgesinden aday belirleme stratejisi belirlenecek. Önce çalışmalarımızı milletvekili çıkaramadığımız illerimizden başlattık. Doğrudan bizim belirleyeceklerimiz var. Sadece parti üyelerin katılımıyla ön seçim yapılabilir. Yargıç gözetiminde değil. Sadece delegelerin katılımıyla bir ön seçim yapılabilir. Hem ön seçim yapılabilir hem kamuoyu yoklaması yapılabilir. Yani4 şekilde adaylarımız belirlenecek. Ama buna ana kent belediye başkan adaylarımız dahil değil. Onları, belki kamuoyu yoklaması yaparak, belirleyeceğiz belki eğilim yoklaması ile belirleyeceğiz” diye konuştu.
Gezi Parkı olaylarında aktif bir şekilde yer alan Mehmet Ali Alabora’nın aday gösterilip gösterilmeyeceğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Sayın Alabora siyaseti istiyor mu istemiyor mu onu biliyorum. Değerli bir sanatçı, iyi bir sanatçı ama. Ama soruyu ben kendime değiştirerek sorayım. ‘Gezi olaylarını dikkate alarak, partiye bir yön vermeyi düşünüyor musunuz?’ Evet” değerlendirmesinde bulundu.
Gezi Parkı olaylarının ‘CHP’ye üye olayım diye’ yapılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çok ucuz bir içine girmek doğru olmaz. ‘CHP değişsin daha dinamik bir yapıya kavuşsun diyorlar’ evet haklı bir taleptir. Gelin partiye üye olun partiyi beraber geliştirelim, değiştirelim. Değişim CHP’nin tarihinde vardır” diye konuştu.
“BAŞARI SAĞLAYAMIYORSA, O ZAMAN YÖNETİM KADROSUNUN AYRILMASI LAZIM”
“CHP’nin yerel seçimlerde başarı elde edememesi halinde kurultaylar süreci başlar mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “CHP’nin bir özelliği var o özelliği de şu. Diğer partiler gibi değiliz biz. Zaman zaman bize denir; ‘AKP’de ne güzel 1 kişi konuşuyor kimse sesini çıkarmıyor’ o demokrasi değil ki. Biz de buna dönersek, bu ülkede demokrasi nasıl olacak. Tartışma zemini olmalıdır ama bunun siyasetin gerektirdiği, nezaket içinde yer alması gerekir. Başarı sağlayamıyorsa, o zaman yönetim kadrosunun ayrılması lazım. Koltuklar baki değildir kimselere” cevabını verdi. Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde bir başarı sağlanamazsa genel başkanlıktan ayrılacağını ifade etti.
“ÇIK MISIR’A GİT”
Irak’a yapacağı ziyaretin ayrıntılarına değinen Kılıçdaroğlu, Irak’ın Türkiye için çok önemli olduğunu ekonomik ve ticari alanda iş birliği konusunda önemli bir ülke olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, “CHP Türkiye’nin en kökü partisidir. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en köklü partilerinden biridir. Bizim Orta Doğu politikamız çok önemlidir. Biz barışı AKP savaşı öneriyor. Kesinlikle ilişkilerin düzelmesine yardımcı olacaktır. İş adamlarımız o bölgeyle daha rahat gideceklerdir. Biz bütün komşularımızla barış içinde yaşamak isteriz” diye konuştu. Irak ziyaretinde Erbil’e gitmeyeceğini kaydeden Kılıçdaroğlu bu ziyaretin bir davet üzerine gerçekleştiğini bu nedenle böyle bir ziyareti ayrıca başka bir zaman yapacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu geçmişten beri bürokratların ana muhalefet partisi başkanlarına gelerek bilgi verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu sorulan bir soru üzerine, AK Parti’nin kendi derin devletini kurduğunu savunarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisine çözüm süreciyle ilgili bilgi vermediğini söyledi.
Dış politikada Türkiye’nin tarihinin en zor günlerini yaşadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye en son Mısır’da yanlış yaptı. Mısır’da daha farklı bir politika izleyebilirdi. Şunu söyleyebilirdi Sayın Başbakan; ‘Mısır’da askeri bir darbe olmuştur. Bir an önce demokrasiye geçmesini istiyoruz. Seçimler bir an önce yapılsın istiyoruz. Mısır bizim dostumuzdur. Bölgenin çok önemli bir devletidir. Orada demokrasinin özgürlüklerin gelmesini istiyoruz. En büyük talebimiz ve isteğimizdir’ bitti. Siz kalktınız ‘Mursi benim cumhurbaşkanımdır’ dediniz. Bir ülkenin başbakanı bunu söyleyebilir mi? Hadi buyur senin cumhurbaşkanınsa çık Mısır’a git. Ne işin var Türkiye’de. Dış politikada duygusallık olmaz. Dış politika akılla mantıkla yürütülür” ifadelerini kullandı.
“YÜRÜMEKLE YOLLAR AŞINMAZ”
Gezi Parkı olaylarının Eylül ayında tekrar başlayacağı yönündeki bilgileri değerlendiren Kılıçdaroğlu, kendilerine bu yünde bir istihbarat gelmediğini söyledi. Yapılan gösterilen vatandaşların demokratik hakları olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, yasaklamalar olması halinde ilginin daha da artacağını savundu. Kılıçdaroğlu, hükümete “bırakın yürüsünler” diye seslenirken, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Yürümekle yollar aşınmaz” sözünü hatırlattı.
Gezi Parkı olaylarında yer alan kitlenin siyasi partilere karşı uzak olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, burada gösteri yapan vatandaşların, kendilerinin hazırladıkları “Demokrasi ve Özgürlük Paketi”ndeki isteklerin kendi istekleriyle örtüştüğünü fark ettiklerini söyledi.
AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal’ın başkanlığını yaptığı Avrasya Global Araştırmalar Merkezi’nin (AGAM) Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak hazırladığı raporun anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, AK Parti içinden de farklı sesler çıktığının göstergesi olduğunu ifade etti.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın statlarda siyasi slogan atanların cezalandırılacağı yönündeki açıklamalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, bu durumun yargının siyasallaştığının göstergesi olduğunu savundu. GAZETEPORT