Kadınlar ağırlıklı olarak ruhsatsız, ateşli silahlarla öldürüldü; cinayetlerin daha çok kış mevsimi ve Eylül ayı ve Cuma günü işlendiği belirlendi.
Hülya Karabağlı (medyaspot)
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Alt Komisyonu (KEFEK) İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanması Ve İzlenmesi Konulu Alt Komisyonun son toplantısında İçişleri Bakanlığı’nın önemli birimleri kadın cinayetleri, koruma taleplerinde izlenilen prosedür, alınan önlemler, failler ve göçmen ailelerdeki şiddet tablosuna ilişkin sunum Yaptı. İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanlığı Aile İçi Şiddetle Mücadele Çocuk Şube Müdürü Albay Özlem Yılmaz’ın kolluk kayıtlarına dayanarak verdiği bilgiye göre, 2016-2019’un ilk dokuz ayında 1.198 kadın hayatını kaybetti.
“Yüzde 6’sı koruma altındayken”
Yılmaz, 1.198 hayatını kaybeden kadının yüzde 20,1’isi aile içi şiddet kapsamında daha önce de başvuruları olduğunu belirtirken, “Yine bu kadınlardan 248 tanesi yüzde 20,1’e tekabül ediyor. Yüzde 6,7’si de koruma kararı alınmışken hayatını kaybetmiş” bilgisini verdi. Komisyonda verilen bilgilere göre, Türkiye’de 2016-2018 arasında öldürülen 932 kadından yüzde 7’si, yaklaşık 60-70 tanesi Suriyeli.
“ Ruhsatsız silah, gün içinde ve Cuma günü”
Polis Akademisi Suç Araştırmaları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Göç Ve Sınır Güvenliği Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Coşkun Taştan’ın verdiği bilgiye göre, kadınlar, çoğu ruhsatsız ateşli silahlarla öldürüldü, cinayetler daha çok cuma günleri işlenirken, kış mevsimi ve Eylül ayı ve gün içinde işlendi.
“İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Konya, Manisa ve Afyon “
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çit’in verdiği bilgilere göre, kadın cinayetlerinde İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Konya, Manisa ve Afyon öne çıkıyor. Çit, “ Yüzde 20’sinin devlette kaydı var, yüzde 6’sı koruma altındayken burada da sorun var. Mesela hayatını kaybeden 263’ten kadından 248’inin hiç kaydı yok devlette. Bizim asıl sorgulamamız gereken burası” bilgisini verdi.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Alt Komisyonu (KEFEK) İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanması Ve İzlenmesi Konulu Alt Komisyonun son toplantısından bazı bölümler şöyle.
POLİS AKADEMİSİ SUÇ ARAŞTIRMALARI ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ GÖÇ VE SINIR GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRÜ DOÇ. DR. COŞKUN TAŞTAN: Tüm nüfusu esas alırsak yani Türkiye’nin üç yıldaki tüm nüfusunu bir taban kabul edersek, bu 560 bin küsur başvuruyu orantıladığımız zaman erkekler de bu orana dâhil 6284 sayılı Kanun kapsamında toplam 100 bin kişi başına düşen başvuru sayısı, aile içi başvuru sayısı 2016 yılı için 203, 2017’de 223, 2018’de 268; gördüğünüz gibi hafif bir artış söz konusu.
Aynı şeyi kadın nüfus başına orantıladığınız zaman, 2016 yılında yüz bin kadın nüfus başına 407 başvuru söz konusu, 2017’de 447, 2018’de 537; hafif bir artış var. Bu artışı neyle açıklamalıyız? Bana kalırsa, bu 6284 sayılı Yasa’nın kamuoyunda tanınmasıyla da ilgili bir şey ki sadece aile içi şiddetin arttığına ilişkin bir yorum eksik ve yanlış olur.
Bir de başka türlü bakalım, öldürülen kadın sayısının başvuru sayısına oranlarına bakalım. 2016’da başvuran her yüz bin kadından 185’i öldürülmüş. Yüz binde 185, 2017’de yüz binde 194, 2018’de yüz binde 127. Şimdi, 2017’deki artış, evet, gerçek bir artıştır çünkü yani içerisinde öldürme bulunan bir vaka. Yani bunun kanunla, şeyle bir ilgisi yok, az evvel bahsini ettiğim şeyden bağımsız ama 2018’deki düşüş de yine aynı şekilde gerçek bir düşüş.
Peki, kanun işe yarıyor mu? Örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, Asayiş Dairesi Başkanlığı tarafından alınan tedbirler, kolluk tarafından alınan tedbirler gerçekten kadın cinayetlerinin engellenmesinde işe yarıyor mu? Tekrar aynı şeyi söylemeliyim, böyle bir gidişat için yani gidişatın hangi yönde olduğunu görmek için daha çok veriye ihtiyacımız var. Yani şu anda üç yıllık veri bir artış ve düşüş olduğunu gösteriyor. Zaman içerisinde eğer ortalamalarda düşüş olduğunu görürsek beş yıl on yıl içerisinde, o zaman yani bugünkü tedbirlerin işe yaradığını söylemek mümkün.
Öldürülen kadın sayısının verilen tedbir karar sayısına oranlarına baktığımızda, 2016 yılında her yüz bin tedbirden 89,1’i içerisinde ölüm barındıran yani sonuçta, ölümcül bir şiddete doğru giden bir vakayı içeriyor ve 2017 yılında yüz binde 97, 2018’de yüz binde 67.
Evet, cinayet aletleri daha çok ateşli silahlar, bunların da çoğu ruhsatsız ve cinayetler daha çok cuma günleri işlenmiş, daha çok kış mevsiminde işlenmiş ve eylül ayında diğer aylara göre biraz daha fazla ve günün yani yaşantının devam ettiği saatlerde işlenmiş yani hani öyle gece eve dalıp da habersiz öldürülmemiş. Maktullerin çoğu 26-35 yaş aralığında genç kadınlardan oluşuyor ve en küçük maktul sıfır yaşında, en yaşlı maktul 88 yaşında ve maktullerin yaş ortalaması 36. Maktullerin yüzde 58’i evli, faillerde bu yüzde 63; 5 puanlık fark var ve faillerde yaş ortalaması 39. Maktullerin eğitim durumu, genelde çoğu ilkokul mezunu, yarıya yakını ve bu yönüyle faillere benziyor.
Burada özellikle üzerinde durmak isterdim ama zamanımız olmadığı için duramıyoruz ama artık gruplara ayırıp her bir gruba özel tedbirler geliştirmemiz gerektiğini görüyoruz. Nasıl ki kadın cinayeti aslında kasten insan öldürmenin bir formuysa ve buna odaklanmak iyi bir şeyse bunu azaltmak için, benzer şekilde kadın cinayetleri içerisinde de alt gruplar yaratıp her bir gruba, örneğin, yabancı maktuller; işte, yüzde 34’ü Suriyeli bütün yabancı maktullerin.
Türkiye’de bu üç yılda öldürülen 932 kadının yüzde 7’si, yaklaşık 60-70 tanesi Suriyeli. Az evvel rakamı Göç İdaresi telaffuz etti ve ben de ilk kez öğrendim; 17 bin başvuru olmuş, orantılayıp yine bakmak lazım ama Türkiye’deki Suriyeli nüfus fazla olduğu için tüm yabancı maktullerin yüzde 34’ü, 3’te 1’i Suriyelilerden oluşuyor. Mesela, bu veri üzerinden gidip belki de Göç İdaresi ile iş birliği içerisinde sadece yabancı maktuller üzerine odaklanıp maktulü yabancı olan ya da işte, göçmen olan cinayetler ayrı bir alan; bunun üzerine odaklanıp orada bir politika geliştirmek lazım.
Aynı şekilde, 66 yaş ve üzeri bütün dünyada ayrı incelenir, bizde de sayılara baktığınız zaman her yönüyle farklı. Örneğin, bütün cinayetlerde ateşli silahlar önde giderken burada kesici, delici aletler önemli miktarda fazla. Kesici, delici aletle cinayet işlemenin psikolojisi ateşli silaha göre daha zordur; demek ki bu cinayetlerin niteliği farklı. O zaman bunlara özel tedbirler geliştirmek lazım. Burada da Göç İdaresi değil de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile iş birliği gerekiyor çünkü bu vakalarla ilgili bir genelleme yap derseniz, şöyle bir şey söylerim siz: Genellikle yaşlı bir anne ya da anneanne bir erkek torunla birlikte yaşıyor, erkek torun hayata tutunamamış, alkolik ya da maddeyi kötüye kullanan bir kişi; dolayısıyla uzun süren bir şiddet ve sonucunda yaşlı kadının ölümüyle sonuçlanan bir şey ya da yaşlı kadının kendisi 80 yaşında, kocası 90 yaşında ve artık kocası akli melekelerini yitirmiş ve burada cinayete giden bir yol olduğunu görmek çok zor değil.
Faillere baktığımızda, yüzde 82’si yakalanmış, yüzde 16,2’si intihar etmiş; bu, şu argümanı da ortadan kaldırıyor yani belirli ölçüde o argümana meydan okuyor: “Yahu, cezası az olduğu için ‘Girerim, paşa paşa yatarım.’ diyen kişiler, işte, tabii ki gider karısını öldürür, kızını öldürür.”
Aslında faillerin yüzde 16’sı kendisine verilebilecek en kötü cezayı veriyor, zaten kendisini öldürüyor. Türkiye’de idam cezası yok, onun da ötesinde bir cezayı veriyor; ceza ya da değil, yani bunu göze alıyor. Demek ki yüzde 16’lık bir kesimi biz -bu veriyi böyle okumak lazım- hiçbir cezai müeyyideyle engelleyemeyiz. O zaman, demek ki belirli bir kesim her zaman öldürmeye azmedecek. B u veriyi aklımızda tutmamız da yine politikalarda işimize yarayacaktır diye düşünüyorum.
Faillerin cinsiyetlerine baktığımızda, yüzde 96’sının erkek olduğunu görüyoruz. Yüzde 4 neden kadın? Az evvel söylediğim gibi 6284 sayılı Yasa, kadına karşı ve aile içi şiddeti tek bir torbaya koyduğu için aile içerisinde şiddeti uygulayan, ölümcül şiddeti de uygulayan bazı failler hâliyle kadın. Dolayısıyla, yüzde 4’lük bir kısmı kadın. Eğitim durumları itibarıyla çok benziyor.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ASAYİŞ DAİRE BAŞKANLIĞI AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELE ÇOCUK ŞUBE MÜDÜRÜ ALBAY ÖZLEM YILMAZ :Kolluk kayıtlarına göre yani kolluğa yansıyan kayıtlara göre 2016-2019’un ilk dokuz ayında 1.198 hayatını kaybeden kadın var, bunlar kasten öldürme olayları. Bu 1.198 hayatını kaybeden kadının yüzde 20,1’i daha önce mükerrer başvurusu olmuş, kolluğa gelmiş aile içi şiddet kapsamında. Yine bu kadınlardan 248 tanesi yüzde 20,1’e tekabül ediyor. Yüzde 6,7’si de koruma kararı alınmışken hayatını kaybetmiş. Yani bizim aslında ulaşamadığımız mükerrer olaylarla ilgili ve diğer kolluğun kayıtlarına yansımadan herhangi bir koruma mekanizmasına girmeden hayatını kaybeden kadınlara ulaşmamız gerektiğini değerlendiriyoruz ve mükerrer olaylarda da arada farklı psikososyal mekanizmalarının, farklı bakış açılarının şiddet uygulayan tarafından bir inceleme yapılarak farklı tedbirlerin alınması gerektiğini değerlendiriyoruz çünkü sizin de ifade ettiğiniz gibi sürekli kadının yanına sürekli bir koruma vererek, kapısından bekleyerek tedbir almak gerçekten çok zor çünkü biz mağdur karakola geldiğinde can güvenliği riski özelinde biz onu değerlendiriyoruz, onun başka bir desteğe ihtiyacı var mı onu ŞÖNİM’e yönlendiriyoruz. Kadının o yirmi dört saat, kırk sekiz saatlik süre içerisinde hayatını kaybetme riski var mı, biz bu gözle değerlendiriyoruz, kolluk bakış açısıyla değerlendiriyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLLER İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DAİRE BAŞKANI DR. OLCAY ERKIRAL TAVAS - Bir sonraki slaytta faillerin sabıka durumları var, yüzde 86’sının sabıkası yok faillerin. Faillerin maktullere yakınlık derecesi var aynı slaytta, yüzde 63’ü eş duygusal partner, yüzde 32’si akraba, öyle gidiyor yani daha çok aile içinde.
Mağdurların eğitim durumları; 113 bin kişi arasında yüzde 29’la ilkokul, yüzde 21’i, ortaokul yüzde 23’ü lise ve dengi okul. Mağdurların mesleklerinin yüzde 53’ü ev hanımı. Mesela yüzde 2 öğretmen de var bunların içinde, yüzde 11 işçi var. Mağdurların sosyal güvenceleri; yüzde 35’inin sosyal güvencesi yok, yüzde 65’inin var gözüküyor. Mağdurların şüphelilerle aralarında yakınlık yine yüzde 54’ü eşi, yüzde 13’ü aile, yüzde 11 sevgili, yüzde 7 boşandığı eşi. Mağdurların geldiği yer başvuru kanalları; kolluğa başvuru yüzde 62 civarında, ihbarda da yüzde 32 civarında. Şiddetin türleri var, yüzde 55’i fiziksel şiddet yüzde 42’si psikolojik şiddet. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve Kadına Yönelik Ulusal Eylem Planı’nda çalışmalarımız oldu, biraz önce ilk başta bahsettiğim gibi. İller İdaresinde bizim bakanlıkta biz orada bunu devam ettiren bir süreçteyiz. Yani biz emek sarf ediyo ruz, inşallah olumlu sonuçlara katkı sağlar diyoruz.
GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ULUSLARARASI KORUMA DAİRESİ BAŞKANI HARUN BAŞIBÜYÜK – Tamam. Geçici koruma kapsamındaysa Suriyelilere yönelik çalışmalarımız var. Şu an Suriyeliler 3 milyon 674 bin kişi, geçen hafta itibarıyla, son sayımız Yaklaşık 3 milyon 674 bin geçici koruma kapsamındaki Suriyeli içinde 17 bin civarında kadının şiddette uğradığını koruma masalarımız tespit edip ilgili birimlere bu kapsamda 2017’den bu yana bildirmiştir.