Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük barınma krizi yaşanırken, eylül ayında uygulamaya alınan zorunlu arabuluculuk sistemi ile de ara bulunamadı. Sistemin, tahliye davalarında yüzde 90 oranında başarısız olacağı, mahkemeleri adeta kilitleyen tahliye davası sayısının ise 100 bini bulabileceği belirtiyor.
10 DOSYADAN 8'İ MAHKEMEYE
Sözcü'den Hülya K. Oruçoğlu'nun haberine göre Gayrimenkul Hukukçuları Derneği Başkanı Ali Güven Kiraz, kira artışında yüzde 25 sınırı uygulamasının geçici bir düzenleme olduğunu anımsatarak, “Geçici düzenlemeler kalıcı olamaz. Bunun devam etmesi mal sahipleri açısından mağduriyeti artırdı. Mal sahipleri evlerini ya boş bıraktı ya da kiracıya tahliye davası açtı. 2022'de açılan tahliye davası sayısı 22 bindi. Bu yılın ilk 6 ayında açılan tahliye davası sayısı ise 47 bin. Bu rakam yıl sonuna kadar 100 bine ulaşabilir. Çok travmatik bir rakam” dedi.
“Zorunlu arabuluculuk uygulaması ise kiracı ve mal sahibi arasındaki yapısal soruna değil, yargısal soruna çözüm için getirildi” ifadelerini kullanan Kiraz, “Kiracı-mülk sahibi zaten öncesinde de birbirleri ile itilaflıydı. Taraflar öncesinde konuşuyorlar, ihtar çekiyorlar, tartışmaları zaman zaman sokağa yansıyor, sonrasında da mahkemelik oluyorlar. Süreci düşündüğümüzde arabuluculuk, tahliye davalarında yüzde 90 başarısız olur. Kira tespit davalarında ise rakamsal bir uyuşmazlık olduğu için başarı oranı yüzde 30'lara çıkabilir. Ancak tahliye ve kira tespit davalarının toplu olarak aynı mahkemeye gittiğini düşünürsek, 10 dosyadan 2'si mahkemeye gitmeden çözülebilir. 8 dava mahkemeye gitmeye devam eder, mahkemelerin kilitlenmesi sorunu da sürer. Bu uygulamaların Cumhuriyet tarihinin en ciddi kiracı mal sahibi çatışmalarının yaşandığı dönemde çözücü bir etkiye sahip olduğu inancında değilim” dedi.
19 günde 15 bin başvuru yapıldı
Zorunlu arabuluculuk sistemi kapsamında yapılan başvuru sayısını paylaşan Ali Güven Kiraz, “19 gün içerisinde 15 bin başvuru yapıldı. Bunun yaklaşık 12 bini kira artışı kaynaklı. Başvurular ağırlıklı olarak İstanbul'dan yapıldı” dedi. Kiracı-mülk sahibi uyuşmazlıklarında mülk sahibinin her seferinde kiracıyı çıkartmak için bir yol bulmaya çalıştığına dikkat çeken Kiraz, “Hukukumuza göre tahliye haklı sebeplerle yapılabilir. Mal sahipleri özel tahliye sebepleri üretemez. ‘Süre bitti çık', ‘Gayrimenkulü satacağım çık', ‘Gayrimenkulü satın aldım, çık' gibi durumlar söz konusu olamaz” diye konuştu.
Kirada ‘mahalle rayici' önerisi
Barınma krizinin çözümü için önerilerini paylaşan Ali Güven Kiraz, “Kira bedelinin tespiti için alt sınır ve üst sınır belirlenmeli. Ben buna ‘mahalle rayici' diyorum. Bu şekilde kirada sınırlar bölgelere, semtlere göre belirlenebilir. Mülk sahibi-kiracı davalarının kısa sürede çözümü için yargısal reform şart. Davaların 6-9 ay içerisinde net bir şekilde çözülmesi gerekli. Ayrıca kira odaklı sosyal konut üretmeliyiz. Tüm bunlarla birlikte yabancıya mülk satışı da zorlaştırılmalı” ifadelerini kullandı.