İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
Müslüm Gürses’i Adana’da şehir içi yolcu taşımacılığı yapan bir minibüste dinlemiştim. Farklı bir ses vardı. Ünlendi, hakka yürüdü. Allah’tan kendisine Türkiye’de yaşadığı dönemde büyük acılar çekti, o acıları biliyoruz.
Yoksulluk çekti. O nedenle biz Müslüm Gürses gibi bütün sanatçıların mutlaka ve mutlaka desteklenmelerini istiyoruz. Müslüm Gürses’ler desteklenmeli ve onlar halkın sanatçısı olarak yola devam etmeliler. Yakınlarına sanat camiasına başsağlığı diliyoruz. Diliyoruz ki yeni acılar olmaz.
Hollanda bizim Konya’dan daha küçük. Hollanda bir yılda 80 milyar dolar tarım ürünü ihraç eder. Biz devasa bir ülkeyiz Hollanda’ya göre, bizim ihraç miktarımız 10-12 milyar dolar. O zaman bu işte bir sorun var. Bir iş var burada. Neden bizim insanımız üretemiyor. Beceri desen var, ilacımız var, güneşimiz var, her şeyimiz var. Olmayan ne? Çiftçinin durumu bu.
KÜRSÜYE DAVET ETTİ
Bu 2B dolayısıyla geldiniz. Biz bu kürsüye milletin kürsüsü diyoruz. Millet madem burada, bir kadın kardeşimi bekliyorum kürsüye.
Kürsüye gelen Antalyalı köylü kadın şunları söyledi:
“Herkese saygım, herkese sevgim var. Bizi buraya getiren CHP’nin il başkanı. Teşekkür ederim. Biz 2B için geldik. Çapayla yol yaptı, köyleri yolsuz koymadı. Ne yollar işledi. Şimdi herşey hazır olmuş. 2B 15-20 dönüm yerim var. Benim atalarımdan, babalarımdan kaldı, zeytinlikler var.”
“Bizi buraya getiren CHP Antalya İl Başkanı’na çok teşekkür ediyorum. Herkese hayırlı günler diliyorum. 2B arazilerimiz için burada bulunuyoruz. Buradan başbakanımıza, maliye bakanına, 2B ile ilgilenen bütün vekillere sesleniyorum. Cumhurbaşkanımıza sesimizi duyurmak için buradayız. Bu yerler ormandan açılmış değil. Bu yerler Osmanlı tapusu olan intikal eden 150-200 senelik yer. Bu yerin bir kısmı uzaktan deniz görüyor, deniz gören 340 milyar, 3,5 trilyon tutuyor. Biz köylü insanıyız. Zor durumda çıktık. Ağlamaktan elim başıma ermiyor”
Köylü babasından dedesinden kalan araziyi ekiyor biçiyor. Ama devletle bir uyuşmazlığı var. Devlet bana aittir, köylü bana aittir diyor. Biz bunu çözmek istedik. Dedik ki bunu çözelim. Kavga olmasın. Ama soru şu. Biz bunu nasıl çözeceğiz? Biz şöyle söyledik. 2B arazisine sahip olan orman köylüsünden hiçbir bedel olmadan arazinin sahibine tapu edelim. Çünkü orman köylüsünün bir bedel ödeme gücü yok. Toplumun en yoksul kesimi orman köylüsü.
Geliyorum tarımla uğraşanlar için. Bizim CHP olarak tarımla uğraşanların 2B arazileri emlak vergisi üzerinden devredilmeli ve tapusu verilmeli. Neden emlak vergisi dedik, emlak vergisini belirleyen devlet. Vatandaş kabul etmiş, bedelini belirlemiş, üzerinden vatandaş vergisini ödüyor. Zaten bir uzlaşma var devlet ve vatandaş arasında. O zaman o bedeli kabul edelim, köylüden taksitle para isteyelim.
Bizim kurucu liderimizin adı Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” demişti. Allah aşkına 10 yıllık hale bakın. Köylü milletin efendisi mi şimdi? Biber gazı copla müdahale ediyorsunuz. Neden? Toprağını savundu diye. Toprağını savunmak vatanını savunmak demektir. Köylü toprağını savunmayıp da neyi savunacak? O toprak sizin ananızın ak sütü kadar helaldir. O toprak sizindir.
Bizim önerimize karşılık, Adalet ve Kalkınma Partisi dedi ki, hayır emlak vergisi olmaz, ne olacak? Rayiş bedelin yüzde 70’i üzerinden alacağız. Rayiş bedelin ne olduğu bilinmiyor. 340 milyar lira para istiyorlar. Antalya’ya geldim. Batısını gezdim. Bundan şikayet ettim, vatandaşın da şikayetini dinledim. Hemen telefon ettiler vekillere, toplanın 2B’yi değiştireceğiz diye. Bugün genel kurulda 2B ile ilgili yasa tekrar görüşülecek. Biz yine 2B ile ilgili emlak vergisi değerinin esas alınmasını savunacağız. Ama adalet ve kalkınma partisi diyor ki yüzde 70’lik emsali yüzde 50’ye indireceğiz diyor. 170 milyarı köylü nasıl ödeyecek?
Size sözüm var. Ne yaparlarsa yapsınlar. CHP iktidarında o araziler arsalar size emlak vergisi değeri üzerinden verilecektir.
Erzurum’da nafiye ana vardı. O da suyunu koruyordu. 12 saat karakolda tuttular. Yerde sürüklediler. 17 yaşındaki kızımız Leyla da ona sahipti. Çıktı o da yargılanıyor. Hiç merak etmeyin, o davaları CHP olarak izliyoruz. Bu ülkede kimse sahipsiz değildir. Herkesin sahibiyiz, herkesin yanında olacağız.
“ÖCALAN AÇIKLADI SIRA ERDOĞAN’DA”
Dün İstanbul’da Başbakan’a çağrıda bulundum. Konuş dedim, tutanaklar yayınlandı konuş. Çağrım şöyle, kadın kardeşlerimde duysunlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en utanç verici belgelerinin basında yer almasının üzerinden tam 6 gün geçti.
Bu tutanakların ardından sabır ve ısrarla Başbakan’a soruyorum. Ortaklardan biri olan Abdullah Öcalan bugüne kadar olanları açıkladı. Sırada Recep Tayyip Erdoğan var. Diyoruz ki, Abdullah Öcalan’ın kader ortağı olan Recep Tayyip Erdoğan sen de bir konuş bakalım. Tayyip Erdoğan ısrarla ‘konuşmayacağım’ diyor. Hiç kimse konuşmasın diyor.
“BUGÜNE KADAR HEP YALAN SÖYLEMİŞTİR”
Millet kendi kaderi üzerine yapılan pazarlık ve anlaşmaları terör örgütü liderinin ağzından öğrendi. Tayyip Erdoğan en küçük bir açıklama yapmış değil. Söylediği tek bir şey var. “Bana güvenin”
Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ile senelerdir sürdürdüğü görüşmeler konusunda bugüne kadar hep yalan söylemiştir. Diyor ki “Ben size bilgi vermeyeceğim, ama siz bana güvenin” böyle bir şey olur mu?
Açıkça söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan, biz sana güvenmiyoruz. Çünkü biz yalancılara güvenmeyiz. Senin sicilin bozuk. Biz görüşüyorsunuz dedik. Kalktın bizi şerefsizlikle suçladın.
“ALKIŞLAYANLARA HELAL OLSUN”
AKP grubunda değişik bir şey oldu. Ben “yalancıdan başbakan olmaz” demiştim. Başbakan da AKP grubunda diyor ki “Kılıçdaroğlu diyor ki ‘yalancıdan başbakan olmaz’ Önce bir sessizlik. Sonra alkışlar. Dedim ki “Alkışlayanlardan helal olsun. Demek ki onlar da doğruyu söylüyorlar”
İki gazetecinin işine son verin diyor. Bütün gazeteci arkadaşlarıma sesleniyorum. Yürekli olun cesur olun. AKP’ye ödün vermeyin. Bütün darbelerde direndiniz. AKP darbesinde de direnmeye devam edin.