Rasim Ozan Kütahyalı yazısında Aydın Doğan ve Turgay Ciner'in artık bir yol ayrımında olduğunu böyle ifade etti:
Ciner'in kanalı dün milletin 30 Mart'taki büyük zaferine rağmen kanalını yine paralel örgüte teslim etmiş gibiydi. Paralel örgüt elemanları tek başına çıkıp 31 Mart günü bile hâlâ Türkiye Cumhuriyeti hakkında Ciner'in kanalında kara propagandaya devam edebiliyorsa Ciner'i paralel örgüt çok feci bir yerinden yakalamış demektir.
Bu paralel örgütün Turgay Ciner'i tehdit amaçlı, Ciner'in geçmişte kalmış bir ilişkisinin ses kaydını piyasaya sürdüğünü biliyoruz. O geçmişte kalmış ve hepimizin bildiği bir olaydı.
Fakat paralel örgüt sanki bu olay yeniymiş gibi pazarlayarak Turgay Ciner'in yuvasına ve ailesine saldırdı. Bu alçaklığa karşı Ciner boyun eğerse daha çok şantajlar yer. Elini verirse kolunu kaptırır. Ona tavsiyem bu paralel örgütten korkuyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilgili makamlarına gidip başvurması, kendisine yapılan şantajları anlatması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti büyük devlettir ve kendisine sahip çıkar. Sırf bu şantaj kasetleri sebebi ile hâlâ medyasını paralel örgüte teslim etmeye devam edecekse de bunun bedelini ağır öder. Biz kendisine yapılan alçakça şantajlar noktasında Ciner'in yanındayız.
Paralel örgütün şantaj yaptığı herkesin yanında olduğumuz gibi. Fakat hiçbir şey Türkiye Cumhuriyeti'nin halkıyla ve devletiyle bekasından üstün değildir.
Aynı şey Aydın Doğan için de geçerlidir.
Doğan da Türkiye Cumhuriyeti devletini hedef almış bu saldırılar karşısında milletinin ve devletinin yanında olmak zorundadır.
Artık mesele siyaset boyutunu aşmıştır. Ciner ve Doğan için şapkayı önüne koyup düşünme ve yeniden yapılanma vakti geldi. Eğer bu restorasyonu yapmazlarsa gelecekte neler olacağını hep birlikte göreceğiz.