CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını talep etti. 24 Haziran sonrasında yaptığı açıklamalarla tepki çeken Soylu’yla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, "Türkiye’yi ayrıştıran, bölen bir söylem... Bir İçişleri Bakanı bu talimatı eğer başına buyruk verdiyse derhal istifa etmelidir" dedi.
CNN Türk'te yayınlanan Gece Görüşü programına telefonla bağlanan Kılıçdaroğlu, Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'nun parti yönetimine yaptığı istifa çağrısının ardından ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilmesiyle ilgili de "Partiye zarar veren söylemlerde bulunanların partide işi yoktur. Eleştiriyi medya üzerinden yapmak, hele hele havuz medyasına manşet olmak bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Bu arkadaşlar o zaman ayrılırlar, partinin dışına çıkarlar, partinin dışında istediklerini eleştirirler, istediklerini yaparlar; biz de saygı gösteririz. Ama hem partide kalıp hem partinin dışında gazel okumayı doğru bulmuyorum. Ahlaki de bulmuyorum" ifadelerini kullandı.
İnce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na aday olacak mı?
Olağanüstü kurultay iddiaları için, "Bunların hiçbirine itibar etmeyin" diyen CHP lideri, Muharrem İnce'nin yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığıyla ilgili iddialara da cevap verdi. Kılıçdaroğlu, "Bu konuda bir yorum yapmak doğru değil. Bugünden görüş açıklamak da doğru değil. Çünkü yerel seçimlerde Milletvekili seçimlerinde yapıldığı gibi özel çalışma yapmak gerekiyor" diye konuştu.
"Eleştiriyle havuz medyasına manşet olmak bizim kabul edeceğimiz bir şey değil"
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalar şöyle:
-(Disiplin süreci) Partiye zarar veren söylemlerde bulunanların partide işi yoktur. Her zaman söyledim zaten. Partinin organlarında veya Parti Meclisi gibi, Parti Yönetim Kurulu gibi, CHP Milletvekillerinin kapalı toplantılarında olduğu gibi bu zeminlerde parti yöneticilerine ve partinin işleyişine ilişkin veya kararlarına ilişkin eleştiri yapılabilir. Burada hiç kimsenin en ufak bir tereddüdü yok. Hatta eleştiri yapanlara ben daha uzun söz hakkı tanıyorum. Onların sözünü kesmemeye özen gösteriyorum ki düşüncelerini rahatlıkla açıklayabilsinler. Ama bu eleştiriyi medya üzerinden yapmak, hele hele havuz medyasına manşet olmak bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Bu arkadaşlar o zaman ayrılırlar, partinin dışına çıkarlar, partinin dışında istediklerini eleştirirler, istediklerini yaparlar; biz de saygı gösteririz. Ama hem partide kalıp hem partinin dışında gazel okumayı doğru bulmuyorum. Ahlaki de bulmuyorum.
-(Muharrem İnce ile görüşüyor musunuz?) Görüşüyoruz tabi niye görüşmeyelim? Telefonla 3-4 kez görüştük. Bir kez değil, 3- 4 kez görüştük. Oturup konuşacağız.
"Yerel seçimlerde çok daha iyi sonuç alacağız"
-(İnce İstanbul'a aday olur mu?) Bu konuda bir yorum yapmak doğru değil. Bugünden görüş açıklamak da doğru değil. Çünkü yerel seçimlerde Milletvekili seçimlerinde yapıldığı gibi özel çalışma yapmak gerekiyor. Adaylar ancak o özel çalışmalardan sonra belirlenebilir. Bugünden adayımız şu olacaktır ya da bu olacaktır diye bir düzenleme doğru değil. Ama şunu yapacağız. YSK'nın yerel seçimlerle ilgili takvimini beklemeden adaylarımızı erken açıklayacağız ve adaylarımız çalışmaya başlayacaklar. Yerel seçimlerde aday çok önemli, aday profili çok önemli. Dolayısıyla biz yerel seçimlerde çok daha iyi sonuç alacağız. Bugün ortaya çıkan tablo bizim yerel seçimlerde daha iyi sonuç alacağımızı gösteren bir tablo.
"Olağan kurultay iddialarına itibar etmeyin"
-(Olağanüstü kurultay iddiaları) Bunların hiçbirine itibar etmeyin. Bizim partide demokrasinin varlığı, insanların parti disiplini içinde düşüncelerini açıklamaları son derece doğaldır ve olması gerekir. Partinin yetkili organları partinin geleceği ile ilgili kararlar almada en yetkin organlardır ve dolayısıyla bu organlar içerisinde partideki değişim, partideki dönüşüm kendi iç dinamiklerinde sağlıklıdır.
"Kimse bize başarısız diyemez"
-(CHP başarısız mı?) Parlamentoda siyasal parti çeşitliliğini sağlamak açısından kimse bize başarısız diyemez. AK Parti'nin parlamentoda tek başına çoğunluğu sağlayamamasını sağlamak açısından da kimse bize başarısız diyemez. Güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı çıkardık ve bu Cumhurbaşkanı adayımız diğer adayların gösterdiği çabadan çok daha fazla çaba gösterdi. Bu alanda da kimse bize başarısız diyemez.
"AK Parti'nin başarısızlığı kamuoyunda yeterince tartışılmıyor, medya çekiniyor"
Parti olarak aldığımız oy oranlarının da bu bağlamda değerlendirilmesi lazım. Burada benim gördüğüm temel bir nokta var. AK Parti'nin bu seçimlerdeki başarısızlığı kamuoyunda yeterince tartışılmıyor, medya da bu konuyu yeterince tartışmıyor, tartışmaktan çekiniyor. Dikkat ederseniz havuz medyası diye tanımladığımız medyanın şu anda gündem konusu sadece CHP. Manşetlerdeyiz. Bu da doğrudan doğruya iktidara olan bağımlılığını yansıtıyor. Bugün yapılan seçimlerde Erdoğan'ın partisi kaybetmiştir. Düşünün 49,5'ten 41 küsura indi. Ve düşünün partisinde hiç aksine bir ses yok. Ancak kapalı kapılar ardında sorguluyorlar bunu. Kendi medyasında da bu tartışılmıyor ve sorgulanmıyor. İşin garip tarafı merkez medya dediğimiz medyada da bu konu tartışılmıyor ve gündeme gelmiyor. Bütün olay CHP. Niye? Çünkü CHP olmasa siyaset yapacak alan kalmıyor. Medya böyle dar bir alana sıkışmış vaziyette. Bu gerçeğin de toplum tarafından bilinmesi lazım.
"MHP için yüzde yüz saraya itaat edecektir diye bir cümle kullanmak istemiyorum"
-(İttifaklar devam eder mi?) Demokrasiden yana olanlar ile tek adam rejiminden yana olanların düşüncelerinde bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Yani biz öteden beri demokrasiyi savunduk, güçler ayrılığı ilkesini savunduk, medya özgürlüğünü savunduk. Cumhur İttifakı'nda ise güçler ayrılığı ilkesinden yanayız diye bir cümle kullanılmadı zaten. Orada gücün tekliği var ve o tek güce koşulsuz itaat var. MHP bu çerçeve içinde ne kadar itaat eder, etmez; onu zaman gösterecek. Bugünden MHP'ye yönelik yüzde yüz saraya itaat edecektir diye bir cümle kullanmak istemiyorum.
-(CHP'nin öncelikleri neler olacak?) Kesinlikle demokrasiden yana daha güçlü bir muhalefet yapacak. Meclis iç tüzük değişikliği yapılırken parlamentonun saygınlığına gölge düşürecek düzenlemelere karşı çıkacaktır. Milletvekillerine parlamentoda daha fazla söz hakkı verilmesi için çaba harcayacaktır. Araştırma komisyonlarının ve diğer komisyonların da aktif olarak çalışmasını isteyecektir. Bir anlamda yürütme organını denetleme işlevi çok zayıfladı ama CHP yürütme organını denetleyecek kararların parlamentoda alınmasına ön ayak olacaktır. Bir başka önemli nokta, yürütme organının ekonomi ile ilgili aldığı kararların Türkiyeaçısından getireceği tablonun bütün ayrıntılarını parlamentoya taşıyacaktır.
"AK Parti Genel Başkanı bu söylemlerin neresindedir, bir yanıt bekliyoruz"
-(İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamaları) Türkiye’yi ayrıştıran, bölen bir söylem... Bir İçişleri Bakanı bu talimatı eğer başına buyruk verdiyse derhal istifa etmelidir. Çünkü Türkiye’nin iç huzurunu sağlamakla görevli olan bir bakanın Türkiye’nin iç huzurunu dinamitlemesi asla kabul edilemez. Açıkça Türkiye’ye bir iç savaş çağrısı yapıyor bununla. Bu ülkede kala kala şehitleri mi bölmek kaldı? Şehitler milletin şehididir. Toplumun her kesimi şehitlere sahip çıkmak zorundadır. Şehitler bizim şehitlerimiz, siz şehitleri nasıl ayrıştırabilirsiniz, bölebilirsiniz? Zaten 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitler” diye birinci ayrımcılığı yaptılar.
Ne demek “CHP’nin il başkanları katılmayacak” CHP’nin il başkanları da CHP’liler de katılacak. Bu açıkça Türkiye’yi bölme, terörize etme ve Türkiye’yi yönetilemez hale getirmektir. Şehitlerin siyasete malzeme edilmesi kadar yanlış bir şey yoktur. Hele hele İçişleri Bakanı gibi sorumlu davranması gereken bir kişinin sorumsuzca davranışları ve söylemleri toplumu böler, toplumu ayrıştırır. Tabii AK Parti’nin Genel Başkanı bu söylemlerin neresindedir, o konuda da biz bir yanıt bekliyoruz. Onlar da acaba İçişleri Bakanı gibi düşünüyorlar mı, yoksa İçişleri Bakanı CHP’ye çatarak kendisine bir koltuk arayışı içinde mi? Onun da açık ve net ortaya konulması lazım. Her siyasi partinin orada yeri vardır, her siyasi partinin...