Devletin medreseler ve medrese hocalarına ilişkin politikasını eleştiren İsmail Akgüç Hoca, "Biz kayıptık, bir kenara atılmıştık. Maddi açıdan sıfırız. Zaten davamız da bu değil ama hiç saygı da görmedik. Devletimiz bize hiç saygı göstermedi. İade-i itibar istiyoruz" diyor.
Akgüç, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bölgede 1000 kadar meleyi istihdam edecek olmasını ise olumlu buluyor fakat bir uyarısı var:
"Seçme alimler vardır. Bunlardan faydalanacaklarsa çok ala fakat torpil devreye girecekse bir yere varılamaz. Toplumun nabzını alsınlar, kimin hizmeti vardır. Gerekiyorsa müftülükler bir komisyon kursun, ehil kişilere sorulsun. İsimler böyle tespit edilsin."
SINAV HOCALARA HAKARET
Hocalar için sınav yapılacağı yorumlarına ise tepki gösteriyor:
"Sınav bu insanlara hakarettir. 70 yıldır zaten bilfiil sınav içerisindeyiz. Kim bizi sınav edebilir ki, eğer illa bir sınav yapılacaksa o sınavı biz yaparız."
Akgüç Hoca, yemek dahil tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, Diyanet'in desteğinin ancak müderrislere maaş şeklinde olabileceğini ifade ediyor. Çünkü düzenli bir geliri olmayınca geçimini sağlayamayan müderrisler bir süre sonra ayrılmak zorunda kalıyorlar.
Siyaset buraya giremez!
Medresenin kırmızı çizgileri siyaset. Siyasetin kesinlikle yasak olduğunun altını çizen İsmail Akgüç Hoca şunları söylüyor: "İnanç için önemli bu medreseler. Hakikat ilmini veriyoruz, insanlar doğru yolu burada öğreniyor. Allah korkusunu, maneviyatını, ahretini burada tanıyor. Burada siyaset yok. Sadece okuma var, okutma var. Öğrenci kitaplarını bitirip eğitimini tamamladıktan sonra kendi yolunu seçebilir. Fakat burada olduğu müddetçe sadece medrese, sadece okuma vardır. Ve tüm 'melle'lerin temelinde siyasetsizlik vardır. Biz öğrencileri siyasetsiz yetiştiri-yoruz. Ha burada çağdaş alimlerin kitapları da okutulur ama burada siyasi tartışmalara girilemez."
1,5 yıldır ekmek gelir kim getirir bilmem
İsmail Akgüç Hoca, medresenin maddi olarak nasıl ayakta durduğunu ise şu şekilde anlatıyor: "Buralar insanların büyük itibar gösterdiği müesseseler. Ömrümde hiç kimseden tek kuruş istemedim, istemem de. Veren kendi veriyor. Halkın samimiyetiyle ayakta duruyoruz. Burayı inşa ederken de Diyanet dahil hiçbir kurumdan destek almadık. Hayırseverlerin yardımıyla inşa edildi burası. Bir hayırsever 1,5 senedir fakilerimize her gün ekmek gönderiyor. Kim olduğunu bilmiyorum, tanışmadım. Adının bilinmemesini tembih etmiş. Ücreti fırıncıya veriyor. Fırıncı da her gün saat 11'de minibüsüyle gelip 45 ekmeği bırakıyor. Diğer hayırseverleri de tanımıyorum. Bazen gelsin tanışalım diyorum. 'Hayır' diyor, selam iletiyor, 'ellerinden öpüyoruz, biz dua etsin' diyorlar. Biz böyle insanlar sayesinde ayaktayız."