CHP’li eski bakan Onur Kumbaracıbaşı, ülkücü Remzi Çayır’ın ‘Adım Yeşil’ adlı anı-romanında bahsettiği suikast girişimiyle ilgili olarak; “İçişleri Bakanı Korkut Özal aniden bana koruma verdi, hatta mahalleyi aylarca korudu. Öğrencim Devlet Bahçeli’yle aramda saygılı ve düzeyli bir diyalog vardı, kim bilir belki de o istememiştir ölmemi.” dedi.
Romanda, dönemin Ülkü Ocakları İkinci Başkanı Abdullah Çatlı tarafından, okulu solcuların üssü haline getirdiği gerekçesiyle 1978 yılında Ankara İktisadi ve Bilimler Akademisi Başkanı Onur Kumbaracıbaşı’nın ölüm emrinin verildiği anlatılıyor. Romandaki ifadelere göre suikast son anda yine Çatlı tarafından durdurulmuş.
Eylemle ilgili iddianın dünkü Zaman’da yer almasının ardından konuşan Kumbaracıbaşı, öldürülmesine neden karar verildiği hakkında tahmin yürütebileceğini, ancak infazın durdurulma sebebini tam bilemeyeceğini söyledi. Kumbaracıbaşı’na göre bu durumun sebebi zamanın İçişleri Bakanı Korkut Özal’ın kendisi için aniden aldırdığı güvenlik önlemi olabilir. Akademi’yi solcuların üssü haline getirdiği ve ülkücüleri okuldan attığı iddialarının bulunduğunu anlatan Kumbaracıbaşı şöyle devam etti: “Sanırım 1978’de ülkücüler tarafından Akademi’de bizi suçlayan çok haksız bir boykot yapılmıştı. Çok kalabalıktılar. Binlerce öğrenci gelmişti Akademi’nin bahçesine. Gerekçe olarak da çok sayıda ülkücü öğrenciyi okuldan attığımızı söylüyorlardı. Oysa bu gerçek değildi. Gerçekte okula solcular giremiyordu. Sabah Korkut Özal okula benden önce gelmiş, alışılmış bir durum değildi. Bahçede binlerce öğrenci boykot yapıyor. Özal, boykotun nedenini sordu, ben de atılma iddiasını söyledim. ‘Bu öğrenciler benim öğrencim değil’ dedim. Bunun üzerine birkaç öğrenciye kimliğini sordu. Kimi fen fakültesi, kimi edebiyat öğrencisi filan çıkınca Özal bunların bir kısmını gözaltına aldırttı. Fakat koalisyonda MHP vardı ve alınanları bıraktırıp; ‘Bu seferlik affediyorum. Büyük amfide öğrencilerin derdini dinleyeceğim.’ dedi. Akşam oldu, eve gittim. Gece bizim eve aniden acayip tipli kişiler geldi, ‘Polisiz, sizi korumak üzere görevlendirildik.’ dediler. Ben ilk anda endişelendim; polis mi, değil mi diye. Meğer Özal göndermiş. Bütün evi ve hatta mahalleyi kordon altına aldılar. Bu koruma aylarca sürdü. Hatta bana hem yakın koruma hem de silah verdiler”.
Kendisine verilen silahı üzerinde taşımayı reddettiğini belirten CHP’li eski Bakan; “Öğrencime silah çekeceksem bu ülke zaten bitmiştir dedim ve silahı elime almadım.” dedi. Çatlı’nın infazı son anda neden iptal ettiğini bilmediğini belirten Kumbaracıbaşı, Özal’ın kendisine belli etmemesine rağmen, suikast haberini alıp evini ve bütün mahalleyi aylarca emniyete alması üzerine böyle bir kararın alınmış olabileceğini söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tam da o dönemde Akademi’de öğrencisi olduğunu belirten Kumbaracıbaşı şöyle devam etti: “Bahçeli, Akademi’de öğrenci lideriydi. Onunla aramızda saygı ve şefkate dayalı düzeyli bir diyalog vardı. Kim bilir, belki de benim öldürülmemi o istememiştir. Ben Çatlı’yla hiç karşılaşmadım da, suikastı duymadım da. Fakat Özal’ın aldığı önlemlerden dolayı tahmin ediyordum. Sizin haberiniz daha somut bir bilgi oldu benim için.”