Kuş beslemek, Türk insanının tutkularının başında gelir. Hele güvercin sevgisi, kimilerinde hastalık derecesinde kendini gösterir. MHP İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak, bunlardan biri. MHP'li vekil, kendi ifadesiyle tam bir 'kuş hastası'. Torlak, İstanbul'daki evini çevreleyen 1,5 dönümlük bahçesinde bine yakın kuş besliyor. Bahçede ne yok ki; çeşitli renk ve büyüklükte güvercinler, bıldırcın, saka, sülün, iskete, kanarya, muhabbet kuşu, tavus kuşu, Afrika bülbülleri, Arap kuşu ve papağanlar... Ayrıca maymun, ceylan ve kangal köpekleri. Hayvanat bahçesini andıran bahçe, Torlak'ın hayatında ayrı bir yeri var. Her şeyden önce huzuru burada buluyor. Siyasetin tüm yorgunluğunu kuşları seyrederek atıyor. Ankara'dan İstanbul'a geldiğinde kendisini bahçeye attığını belirten MHP'li vekil, "Eve geldiğimde 5-10 dakika anneme çıkarım, sonra bahçeye inerim. Saatlerce kuşları seyrederim. Kafamı boşaltırım. Onları seyretmekten büyük zevk alırım. Rahatlatırlar beni. Haftanın tüm yorgunluğunu atarım. Daha çok Ankara'da olduğum için çok özlüyorum hayvanlarımı. Ankara'daki evimde hayvan yok. Oraya da birkaç tane götüreceğim." diyor.
Durmuş Ali Torlak, bahçeyi daha da büyütmeyi planlıyor. Bunun için yeni bir arazi arayışında. Eğer düşündüğü gibi bir yer bulabilirse şahin ve atmaca da beslemek istiyor. Torlak, kuş hastalığının kendisine nasıl bulaştığını ise şöyle anlatıyor: "Küçük kardeşim güvercin beslerdi. Ben de bunun boş bir iş olduğunu düşünürdüm. Bir gün bana birkaç güvercin verdi. Güvercin uçurarak başladım. Kuş hastası olup çıktım. Şimdi hayvansız bir hayat düşünemiyorum. Kızımın bir köpeği var, köpeğe bir şey olsa, ev ayağa kalkıyor. Eşim, hayatta köpeğin, kedinin, hayvanın yanına gitmezdi, o bile alıştı. Artık seviyor."
MHP'li vekil, kuşlarla bu kadar iç içe olunca onlar hakkında ilginç gözlemlerde bulunuyor. Hayvanların da insanlar gibi sevdiğini, özlediğini ve keyifsiz zamanları olduğunu söylüyor: "Bazen, bakarım kuşlardan bazıları köşeye çekilmiş, öyle duruyor. İlgi gösteririm... İlgime karşılık vermezse, o zaman kesin olarak hastadır. Ya da keyifsizdir. Kuşlar da insanlar gibidir. Dertlenirler, üzgün olurlar."
Bine yakın kuş arasında papağanlar da var. Papa gadu cins papağanlardan biri koyu Galatasaraylı. Canı istediği zaman 'cim bom bom' diye bağırıyor. Torlak, "Siz mi öğrettiniz?" sorusuna, şu karşılığı veriyor: "Hayır. Eski sahibi. Bahçemden haberi olan biri. Bu civarda herkes bahçemi bilir... 'Ben artık bu papağanlara bakamayacağım, siz bakabilir misiniz?' diye sordu. Kuş olsun da bakmaz mıyız? Hemen kabul ettik. İçlerinde en büyük olanı, kafasına estiğinde 'cim bom bom' diye bağırır. Ama her zaman değil."
Durmuş Ali Torlak, en çok sevdiği kuşlardan birinin de Arap bülbülü olduğunu kaydediyor. Torlak, "Kuşun, Arap olduğuna bakmayın. Türk milliyetçisi gibi yetişti o." esprisinin ardından şöyle devam ediyor: "Yanına her gittiğimde hemen bana yanaşır. Benim dışımda kimseye yanaşmaz. Üzüm ister. Ellerimle ona üzüm yediririm. Çok hoşlanır. Üzümleri yedikten sonra da gider. Tarifi zor bir zevk alıyorum."
Bahçeli'yi babam gibi görüyorum
Durmuş Ali Torlak, MHP'de aktif siyasete 1995 yılında Tuzla ilçe başkanı olarak adım attı. Daha sonra İstanbul il başkanlığında yöneticilik yaptı. Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeliğinde bulundu. Torlak'ın aktif siyasete atılmasında MHP lideri Devlet Bahçeli etkili olmuş. Bahçeli'yi ilk kez Tuzla'daki tersanelerini ziyaretinde görmüş. Bahçeli'nin duruşu, konuşması Torlak'ı çok etkilemiş. O tanışmadan sonra aktif siyasete girmeye karar vermiş. "Devlet Bahçeli'yi babam gibi seviyorum." diyen Torlak, Genel Başkanı'nı şöyle anlatıyor: "Bahçeli, devleti, milleti için sosyal yaşantısını bir kenara koymuş, sade bir vatandaş gibi yaşıyor. Sevilmeye layık. Babamı da bu kadar seviyordum. Bahçeli'yi, genç yaşta kaybettiğim babamın yerine koydum. Siyasette, Bahçeli varsa varım, yoksa ben de yokum."