MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Gece Görüşü programında Kılıçdaroğlu'na düzenlenen Çubuk saldırısının konuşulmasına tepki gösterdi.
MHP'Lİ SEMİH YALÇIN'DAN GAZETECİLERE: AKILLARINI BAŞLARINA TOPLASINLAR
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Gece Görüşü programında Kılıçdaroğlu'na düzenlenen Çubuk saldırısının değerlendiren Abdulkadir Selvi, Gürkan Hacır ve Murat Çelik'i tehdit ederek , "CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik protestolar dolayısıyla derhal MHP’yi suçlayan, hafızaları nisyan ile malul ve ön yargı şampiyonu Gökhan Hacır’a, Selviye ve nevzuhur M. Çelik’e geçmişten birkaç misal verelim de akıllarını başlarına toplasınlar" dedi.
Semih Yalçın'ın paylaşımları şöyle:
Sayın Hande Fırat yine misafirlerini başına toplamış Çubuk vakasını kendilerince değerlendiriyorlar. Şu husus unutulmamalıdır. Şehit cenazelerinde siyasilere yönelik tepki ve taşkınlıklar ilk değildir, son da olmayacaktır.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik protestolar dolayısıyla derhal MHP’yi suçlayan, hafızaları nisyan ile malul ve ön yargı şampiyonu Gökhan Hacır’a, Selviye ve nevzuhur M. Çelik’e geçmişten birkaç misal verelim de akıllarını başlarına toplasınlar.
Geçmişte Ak Partili bakanlara şehit cenazelerinde gösterilen tepki, şimdi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na ve CHP’lilere gösterilmiştir. Farklı değildir, aynıdır.
Hâlâ hafızalardadır, 2007 yılı Haziran’ında Manisa’da bir şehidimizin cenaze törenine katılan dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç, şiddetle protesto edilmiştir.
Şırnak’taki mayın tuzağında şehit düşün Yarbay Melih Gülova’nın Manisa’daki cenaze töreninde hükümete ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’a tepki yağmıştır. Şehidin ailesi Sayın Arınç’ın taziyelerini kabul etmemiştir.
2008 Ağustos’unda; Erzincan'ın Kemah ilçesinde şehit edilen er Murat Atsen'in Bursa’daki evine taziye için giden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e, vatandaşlar ateş püskürmüştür.
2010 Nisan’ında; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Şırnak'taki silahlı saldırıda şehit olan Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya'nın Kayseri'deki cenaze töreninde bir kişinin yumruklu saldırısına uğramıştır.
2012 yılı Ağustos’unda; Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde terör örgütü mensupları tarafından döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Yıldırım Kuzucular'ın, Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Akçakışla beldesindeki cenaze törenine katılan Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'a vatandaşlar, "Bu nasıl açılımmış?", "Artık anaların ağlamasın." diye topluca tepki göstermiştir.
2012 Eylül’ünde; Afyonkarahisar’da mühimmat deposundaki patlamada şehit olan Piyade Onbaşı Tolga Taştan’ın Bursa'daki cenaze törenine katılan dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç protesto edilmiştir.
2015 yılı Ağustos’unda, Siirt’te şehit düşen Jandarma Çavuş Bahadır Aydın'ın cenaze töreninde, dönemin Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, vatandaşlar tarafından pet şişeler, bozuk paralar fırlatılarak şiddetle protesto edilmiştir.
Bunlar, geride kalan yıllarda şehit cenazelerinde yaşananların sadece birkaçıdır. Dönemin siyasileri maruz kaldıkları bu tepkilerin halktan geldiğinin bilinciyle genellikle üzerine fazla gitmemiş; hazımlı, sabırlı ve mutedil davranmışlardır.
Bu protestolara o zaman tepki vermeyen, hatta hükümetin aldığı tepkiler karşısında kıs kıs gülen CHP'liler, şimdi aynı şey liderlerinin başına gelince avaz avaz bağırmakta, çırpınmaktadır.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, vatan evlatları beka yolunda şehadet şerbeti içerken beka olgusunu küçümsediği için tepki görmektedir. Ya Twitter hesabından saldırıya yönelik tepki gösterenlere ne demelidir?
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na bugün yapılan saldırıyı kınıyorum. Siyaset diline hâkim olan nefret söyleminin tehlikesi umarım artık fark edilir." ifadelerini kullananlar, dönüp kendi geçmişine de bakmalıdır.
Cenaze törenlerindeki tepkilerin sadece nefret söyleminin sonucu olduğunu zannetmek, evlatları beka uğrunda sayısız şehit veren insanımızın milletimizin acılarını küçümsemek demektir.
Beka tehdidini görmezden gelen, milletimizin duygularını nefret söyleminin yansımasına indirgeyen dil, açılımcıların dilidir.
Doğrudur, siyasette nefret söylemi terk edilmelidir. Ama Çubuk olayının meydana gelmesini sebebi sadece siyasetteki nefret söylemi değil, CHP’nin açılımcı zihniyeti ve HDP seviciliğidir.
Meselenin buralara gelmesinde sorumlu olanlar şu anda ekran başındadır, vazifelerini icra ile meşguldür ve alayının sorumluluk payı vardır. Türk milleti, bu aymazların açılım sürecindeki rolünü unutmamıştır Bu gafil adımlar yüzlerce şehit cenazesinin kaldırılmasıyla sonuçlanmıştı.
Dahası, 2016 Temmuz’unda FETÖ, gafletten istifade ederek devleti yıkma girişiminde bulunmuştur. Ancak o tarihten sonra millî mutabakat zemininde teşekkül eden Cumhur İttifakı ile hızlı, güçlü bir politik ve hukuki dönüşüm yaşanmıştır.
Türkiye’de hükümet modeli ve yönetim zihniyeti değişmiştir. Şimdi bunları unutup otokritik yapmayanların, kendini muaheze etmeyenlerin söylediği söz beyhudedir, faydasızdır. Türkiye için bu hayırlı dönüşümün karşısında olanlar yine sahne alma kıpırdanışındadır.
Onların şahsında açılımcılık pusuda beklemekte, siyasette boşluk aramaktadır. Sözde çözüm sürecinin havarileri, siyasette gaflet ve dalalet devşirmededir. Ancak kirli hesaplar yine tutmayacak, açılımcı ve çözümcüler emellerine asla nail olamayacaktır.
Cumhur İttifakı Türkiye’nin yarınlarının garantisi olmaya devam edecektir. Bilinmelidir ki açılım sürecinin yeniden hayata geçirilebilmesi için MHP'nin varlığının hem siyasetten hem de millet vicdanından sökülüp atılması icap etmektedir.
Biz her defasında Selvi’ye ayar vermeye devam edeceğiz. Orada oturup ucuz kabadayılık yapmamalıdır. Ağzından çıkan her üslupsuz lafın bizde karşılığı vardır.