Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a aşk duyduğunu, medyaya onun misyonunu sürdürmek üzere girdiğini söyleyen işadamı Ethem Sancak’ın gazetesi Star’ın Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, 7 Haziran seçimleri sonucu oluşan dört partili Meclis tablosuyla ilgili olarak, “Bir kere bu meclis tablosu halkın iradesi değil, şer projesinin hormonlu bir ürünüdür” dedi.
Nuh Albayrak Star gazetesinin bugünkü (24 Haziran 2015) nüshasında yayımlanan yazısında “Mevcut durum, tek hedefi ‘Her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den ve Erdoğan’dan kurtulmak’ olan, meşru-gayrimeşru, yerli-yabancı, paralel-yamuk aklınıza gelen her türlü unsurun oluşturduğu bir koalisyonun, mevcudu devirdiği ama yerine yenisini koyamadığı bir hilkat garibesidir” ifadelerine yer verdi.
Nuh Albayrak’ın, AKP’nin 2011’e göre yüzde 9 oy kaybı yaşayarak yüzde 40,87 ile tek başına hükümet kurma şansını kaybettiği, seçime parti olarak giren HDP’nin yüzde 13.02 oy alarak barajı geçtiği 7 Haziran seçimleri sonucunda oluşan TBMM aritmetiğiyle ilgili yazdığı, “Alayına hayır=Kürdistan’a evet!..” başlıklı yazısı şöyle:
Bir kere bu meclis tablosu halkın iradesi değil, şer projesinin hormonlu bir ürünüdür.
Mevcut durum, tek hedefi “Her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den ve Erdoğan’dan kurtulmak” olan, meşru-gayrimeşru, yerli-yabancı, paralel-yamuk aklınıza gelen her türlü unsurun oluşturduğu bir koalisyonun, mevcudu devirdiği ama yerine yenisini koyamadığı bir hilkat garibesidir...
Nitekim Demirtaş, (Kandil kulağını çekince geri adım atsa da) bu emanet oylarla barajdan çıkabildiklerini bizzat ifade etti.
Yoksa “Doğuda zalim, batıda mazlum” bir iki yüzlülükle bu sonuç alınamazdı...
Zaten asıl mesele HDP’nin barajı aşması da değildi; hâlâ anlamadınız mı?..
Ama her şeye rağmen yeni doğmuş bir meclisimiz var artık.
Değerli vekillerimiz dün “...vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumun huzur ve refahı” için namus ve şerefleri üzerine yemin ettiler...
Milletin vebali artık sizin üzerinizde
Şimdi ilk görev, bu tablodan bu ülkeyi yönetecek bir hükümet çıkarılmasıdır. Burada da en büyük vebal de “AK Parti yönetemiyor, gitsin” diyenlere aittir.
Ve gitti... Buyurun, görev sizde.
Nitekim bu tablonun ressamları, bunun için çok uğraştılar ama başaramadılar.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı’na görev verecek ve sayın Davutoğlu temaslarına CHP’den başlayacak.
O “ressamlar” bu görüşmeyi çok önemsiyor. Çünkü “AKP’siz olmuyorsa bari CHP’siz olmasın” derdindeler.
CHP'nin yaklaşımı ortada iken, AK Parti’nin, kendisini entrikalarla alaşağı edenlerin “B Planı”nı uygulayarak birlikte yola çıkacağını sanmıyorum.
HDP ile de çuvala girilemeyeceğine göre geriye MHP kalıyor.
Sayın Bahçeli’nin tutumuna bakılırsa bu da pek mümkün görünmüyor.
“Bilal’i ver, koalisyonu al” yaklaşımı, bu milletin önemli bir kesimini temsil eden bir kişiye asla yakışmayan, siyasi terbiye sınırlarını aşan bir tutumdur.
MHP ne yapmak istiyor?
MHP sorumluluğunun gereğini yapmazsa “seçim” gündeme gelecek.
Bu sonuç büyük ölçüde MHP’nin eseri olacak. Zaten sayın Bahçeli daha 7 Haziran akşamı yeni seçimden bahsetmeye başlamıştı...
MHP bu “Alayınıza hayır” tutumuyla nasıl bir siyasi hedef amaçlıyor bilmiyorum.
Böyle gidilen bir seçimde MHP’nin oy kaybedeceğini düşünüyorum ama yanıldığımı varsayalım.
Ne olacak... MHP tek başına iktidara mı gelecek?..
Sayın Bahçeli’nin, “Erdoğan’ın başkanlığına hayır” derken, 2001’de Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerine kapıldığı “Tek başına iktidar ve başkanlık” hayali tekrar depreşmiş olabilir ama adı üstünde hayal...
Bu uzlaşmaz tavır kime yarar?..
Gerçekten MHP’nin bu tavrıyla ne kazanacağını bilmiyoruz ama ülke çok şey kaybedecek.
Üstelik de o şapşallaşacak ekonomik verileri, azacak enflasyonu, faizleri filan bir kenara bırakın; korkarım o namusları şerefleri üzerine koruma sözü verdikleri bölünmez bütünlüğümüz zarar görecek...
Bu seçim sonuçlarının “hormonlu” olduğunu hatırlatarak başlamamın bir amacı vardı.
Siz, Suriye sınırımızdaki gelişmelerin, şer şebekesinin AK Parti’yi HDP sapanıyla iktidardan düşürmesine denk gelmesini (!) tesadüf zannediyorsanız Allah selamet versin!
Nitekim önceki gün gazetemizi ziyaret eden ABD Büyükelçisi Bass, Suriye sınırımızda olup bitenleri, bütün diplomatik derinliğiyle izah etmeye çalıştı ama bizi ikna edemedi.
Oysa tekrar seçime gidilirse bu belirsizlik veya “emanetçilik” dönemi nerdeyse bir yıl sürecek.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kaprisleri sebebiyle oluşacak boşlukta, o bölgede neler olur dersiniz?..
İpucu olarak “Irak Kürdistanı”nın da, Türkiye’deki koalisyonlar döneminde oluştuğunu hatırlatayım.
Sayın Bahçeli, bütün çözümlere burun kıvırarak sadece “Büyük Kürdistan” değirmenine can suyu taşıdığınızın farkında mısınız?..