İLK DAVADA 16 KİŞİYE İDAM, MURSİ'YE MÜEBBET
Mahkeme kamuoyunda "Büyük casusluk" olarak bilinen ve 36 kişinin yargılandığı davada Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci, İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır ile Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Ahmed Abdulati'nin de aralarında bulunduğu 16 kişiye ise idam, darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Muhammed Bedii'nin de aralarında bulunduğu 17 kişiye müebbet hapis cezası verdi.
İKİNCİ DAVADA ŞOK İDAM CEZASI
Ancak mahkeden şok bir karar geldi. Mahkeme Mursi'ye 'cezaevi baskınları' davasında verilen idam cezasını onayladı.
HAPİSHANELER BASKINI
Ülkede "Vadi'n-Natrun Hapishanesi Olayı" olarak da bilinen "hapishaneler baskını" davasında, 106'sı firari ve 25'i tutuklu 131 sanık, 25 Ocak 2011'de Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasında, "11 hapishane ve karakola saldırarak, 3 subayı kaçırmakla" suçlanıyor.
İlk duruşması 28 Ocak 2014'te yapılan davada, Mursi ve diğer sanıkların Ocak 2011'deki devrim sırasında "Gazze'den sızan yüzlerce kişi tarafından pek çok hapishaneye baskın düzenlenerek Vadi'n-Natrun Hapishanesi'nden kaçtığı iddia ediliyor.
CASUSLUK DAVASI NEYDİ?
"Casusluk Davası"nda ise devrimin ardından Cumhurbaşkanı seçilen Mursi ve 35 kişi, "Devletin çıkarlarına zarar vermek amacıyla Hamas, Lübnan'daki Hizbullah örgütü, İran Devrim Muhafızları'yla suç amaçlı iş birliği ve casusluk yaptıkları" öne sürülüyor.
Sanıklar ayrıca Mısır Bakanlar Kurulu'nun Aralık 2013'teki İhvan'ı "terör örgütü" olarak ilan etme kararına binaen "terör örgütüne mensup olmakla" suçlanıyor. Bu davadaki 36 sanıktan 22'si tutuklu, 14'ü ise gıyaben yargılanıyor.
Kahire Ceza Mahkemesi, toplam 166 sanıklı "Casusluk" ve "Hapishaneler Baskını" davalarının 16 Mayıs'taki duruşmasında, Mursi'nin de aralarında bulunduğu 122 kişinin dosyalarını, "idam kararıyla ilgili görüş için" müftülüğe göndermişti. Mısır yasalarına göre, dosyaların müftülüğe gönderilmesi istişare anlamı taşıyor ve mahkemenin alacağı karar üzerinde bağlayıcılığı bulunmuyor. Mahkeme müftünün idamı onaylamaması durumunda dahi idama hükmedebiliyor.