BBC Türkçe'nin kadına yönelik taciz ve şiddetin azaltılmasına dair tartışmalara katkı yapmak amacıyla başlattığı haber dizisi kapsamında İrem Köker'in sorularını yanıtlayan Mengü, Türkiye'de kadınların bu konuda konuşup konuşamadıkları sorusuna, "Kesinlikle konuşulamıyor" yanıtını verdi ve şöyle devam etti:
"Çünkü hala şöyle bir bakış açısı var: 'Aranmıştır bu'. İtiraf etmek istemiyor insanlar, çünkü kabahatin kendinde olduğunu düşünüyor. 'Benim yaptığım bir şey yüzünden taciz edilmişimdir' diye düşünüyor.
Bir de taciz öyle bir şey ki; hele yakınınızdan - iş arkadaşınızdan, patronunuzdan - geliyorsa şöyle algılıyorsunuz: Yanlış anlamışımdır herhalde ben, öyle olmamıştır. Konduramıyorsunuz. Sokak tacizinde de böyle aslında.
O zor bir süreç, sonradan travmasını yaşıyorsun… O bir şok anı, kalakalıyorsun. Sonrasında da bence insanların çoğu benim yanlış yaptığım bir şey yüzünden oldu bu diye düşünüyor ve insanların konuşmadığını düşünüyorum."
Gazeteciliğe Kanaltürk'te başlayan Mengü, bir dönem TRT Türk'ün Tahran muhabirliğini yaptı. Kısa bir süre önce CNNTürk ana haber spikerliği görevinden ayrılan Mengü, İran'da yaşadıklarını anlattığı "İnsanın Düşünmekten Canı Yanar Mı?" adlı bir kitap yayınladı.
"MEDYADA TUTUNMAK İÇİN HIRÇIN VE ASABİ OLMAK GEREK"
Mengü ayrıca bir kadın olarak gazeteciliğin hem stüdyoda hem de sahada zor olduğunu ve Türkiye'de medyada kadın olarak ciddiye alınmak için "hırçın ve asabi" olmak gerektiğini söyledi.
Mengü, "Bir gazeteci, işini yapan biri olarak stüdyoya oturduğunuz zaman bir konuk ağırladığınız zaman öncelikle size bu da buraya gelmiş, süslenmiş, oturuyor diye bakıyorlar. Sizin sorduğunuz soruyu kale almıyor, dediğiniz şeyi duymazdan geliyor. Kendi bildiğini anlatmaya gelmiş. Çünkü sen onun gözünde, konuk gelen akademisyenin, siyasetçinin gözünde boyalı bir kızsın" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle senin kendini ifade etmen ve karşındaki konuğu maalesef bastırman, kendini ifade etmen gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye medyasında tutunmak istiyorsan bir kadın olarak hırçın ve asabi olman gerekiyor. Çünkü öbür türlü ciddiye alınmıyorsun.
Şöyle bakılıyor: Bunun kocası vardır, yoksa da olsun bir kocası. Babası vardır, buraya da harçlığını almaya geliyordur nasılsa. Dolayısıyla bunun saçını yapalım, makyajını yapalım, oturtalım buraya, önüne yazanı okusun. Bakış açısı bu. Böyle olmadığını kanıtlamak için biraz sert ve belki erkeksi davranmak gerekiyor."
"EN ÇOK TACİZE ORTADOĞU'DA UĞRADIM"
Mengü, kariyeri boyunca birçok kez tacize uğradığını aktararak, gazeteciliği bir kadın olarak hem sahada hem de stüdyoda yapmanın zor olduğunu belirtti.
Kendisinin tacizi en çok kadın ile erkeğin toplumsal hayatta keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığı Ortadoğu ülkelerinde yaşadığını ifade eden Mengü, başından geçenleri şöyle anlattı:
"Örneğin, sene 2008, Gazze Savaşı sırasında bir Cuma namazı öncesi, röportaj yapmak üzere bir milletvekilini bekliyordum. Benim üstümde çelik yelek falan var, altımda da kot pantolon var.
Cuma namazına gelen kalabalık tarafından çok yoğun tacize uğradım. Kameramanım ne yapacağını bilemedi. Dedim ki, hiçbir şey yapma, yapabilecek hiçbir şey yok. Çünkü o kitleyi alevlendirdiğin an işin Allah korusun toplu tecavüze dönme durumu olabiliyor. Onun haricinde İran'da seçim dönemi, mitingleri takip ederken sınırsız tacize uğradığımı söyleyebilirim."
Mengü, kadın ile erkeğin çok keskin çizgilerle toplumsal hayatta birbirinden ayrıldığı Ortadoğu ülkelerinde bu kadar tacize uğramasının nedenini ise "Kadın kamusal bir yere girdiği zaman 'aranıyor herhâlde' diye anlaşılması" olarak tanımladı.
Mengü, sahadan sonra meslek hayatına stüdyoda devam ettiği dönemde de tacizlerden kurtulamamış. Bu kez yaşadığı tacizler, daha farklı boyutlara taşınmış:
"CNNTürk'te ana haberi sunmaya başladıktan sonra sosyal medyadan inanılmaz bir taciz oluyor. Ayrıca şöyle şeyler de oluyor: Her gün izleyen birtakım psikolojisi bozuk insanlar seni eşi zannetmeye başlıyor. Eşi zannedip kanalın kapısına dayanan oldu. Evin önünde bekleyenler olabiliyor, takip ediyorlar."odatv