FONLANMIŞ AYDINLAR
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, bölücü Kürt raporunun kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte Türkiye’de pusuya yatanlar hareketlendi. AB fonlarıyla beslenen bir grup, aydın adı altında ortaya çıkıp Kürtçe’nin resmi dil olmasını, köylere Kürt isimlerinin yeniden verilmesini istedi.
PLANLARI BOZULDU
DİĞER grup ise bir senaryo uydurdu. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Genelkurmay’ı da oyuna dahil ederek Türkiye’yi, Barzani ve Talabani ile masaya oturttu. Amaç, genel af ilan ettirip PKK’yı Meclis’e sokmaktı. Genelkurmay, alçak oyunu dün bozdu: PKK ile mücadeleye devam ediyoruz.
PKK terörünü siyasallaştırma operasyonu
Önce AKPM Kürt raporu yayınladı. Ardından bir takım çevreler, ‘PKK’yı dağdan indirme planı’ propagandasına başladı.
Sonrasında sözde aydınların bildirisi geldi. Üçünün ortak noktası ise teröristlere sessiz sedasız genel af, bölücülere Meclis yolu...
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, bölücü Kürt raporunun kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte Türkiye’de pusuya yatanlar hareketlendi. AB fonlarıyla beslenen bir grup, aydın adı altında ortaya çıkıp Kürtçe’nin resmi dil olmasını, köylere Kürt isimlerinin yeniden verilmesini istedi. Diğer grup ise bir senaryo uydurdu. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Genelkurmay’ı da oyuna dahil ederek Türkiye’yi, Barzani ve Talabani ile masaya oturttu. Ardından genel af ilan ettirip PKK’yı Meclis’e soktular. Bu arada bazı yazarlar ‘PKK’yı dağdan indirme planı’ adıyla gündeme getirilen oyunun uygulanabilmesi için neler yapılması gerektiğini köşelerine taşıdılar.
‘Kürt Federe Devleti’
Radikal gazetesinin genel yayın yönetmeni İsmet Berkan dünkü köşesinde şu satırlara yer verdi: “Bu uzlaşma yaratılırken geçilen aşamalar çok önemli. Öncelikle Irak’ta ve özellikle Kuzey Irak’taki gerçeklerin kabulü önemli. Çünkü, güneydoğu sınırımızın hemen ötesisinde bir ‘Kürt Federe Devleti’olduğu gerçeği kabul edilmezse ve Mesut Barzani’nin de o federe devletin yasal yöneticisi olduğu inkar edilir, Barzani’den de ‘Aşiret lideri’-, ‘Daha düne kadar bizden maaş alan adam’ veya ‘Daha düne kadar Ankara pasaport vermedikçe bir yere gidemeyen adam’ olarak sözedilmeye devam edilirse, PKK’nın tasfiyesi planının işlemesine imkan yok.’
AKPM: Kürtlerin nüfusu sayılsın
AKPM’nin İskoçyalı eski başkanı Lord Russell-Johnston tarafından hazırlanan ” Kürtlerin Kültürel Durumu “ başlıklı raporun karar tasarısında, Ankara’dan Kürtlerin kültürel hakları konusunda çok sayıda adım atması istenmişti. Raporda bu adımların en önemlileri şöyle sıralanmıştı:
* Türkiye’nin Avrupa Azınlık ve Bölgesel Diller şartını imzalayıp onaylaması,
* Bir sonraki nüfus sayımında Kürtlerin sayısının tam olarak belirlenmesi,
* Kürtçe öğrenim görebilme olanağı yaratılması, üniversitelerde Kürtçe dil ve edebiyat dersleri verilmesi,
* Kürt ailelerin mevcut dil öğrenim olanakları hakkında bilgilendirilmesi,
* Türkiye’de Kürt kültürünün tanıtımını sağlayacak merkezlerin kurulması,
* Kürt kültür derneklerinin resmen tanınması ve desteklenmesi.
PKK ile mücadelenin eleştirildiği karar taslağında sayılarının yeryüzünde yaklaşık 25 ila 30 milyon arasında olduğu belirtilen Kürtler için dünyanın devletsiz en büyük ulusu nitelemesi de yapılmıştı. Rapora göre, Türkiye’de 12 ila 15 milyon, İran’da yaklaşık 8 milyon, Irak’ta 5 milyon, Suriye’de 1 ila 2 milyon, Batı Avrupa’da 1 milyon 300 bin, Afganistan’da 200 bin, Azerbaycan’da 150 bin, Lübnan’da 80 bin, Ermenistan’da 45 bin, Gürcistan’da 60 bin, Türkmenistan’da 40 bin, ABD’de 20 bin, Kanada’da ise 6 bin Kürt yaşıyor.
Sözde aydınlar: Silahla siyaset olmaz!
“Hepimiz aynı gemideyiz” diyen bir grup sözde aydının yayınladığı ortak bildiride ise, Kürt sorununun çözümünde ’insani boyut’edebiyatı yapıldı. Dün, Milliyet gazetesinde yayınlanan habere göre sözde aydınlar şu taleplerde bulundu:
* Kürt sorununa çözüm arayışları içinde, siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel ve uluslararası boyutlar olduğunu görüyoruz. Tüm bu boyutları hesaba katmakla beraber bizler ” insani boyut “un öneminin kavranılarak öne çıkarılmasını...
* Ülkemizin şiddet ve terör ortamından bir daha tekrarlanmamak üzere kurtulması için silahla siyaset olmayacağının ve hak arayışlarının tehdit ve şiddetle susturulamayacağının anlaşılmasını...
* Meselenin sadakat-ihanet temelinden çıkarılmasını ve eleştirel düşünen herkesi ” potansiyel iç mihrak “ olarak gören ” şartlanmış milliyetçi refleks “in kırılmasını...
* Birbirimizin acılarına saygı duymanın, birbirimizin yasını paylaşmanın bir ‘toplum’ olabilmek ve bu toplumda barış içinde yaşamak açısından büyük önem taşıdığını görebilmeyi...
* Kürt sorununun tek boyutlu olmadığının, çözümünün de çok aktörlü olacağının kavranmasını...
Genelkurmay tezgahı bozdu
Bölücülerin kurduğu üçlü tezgah, Genelkurmay Başkanlığı’ndan dün yapılan açıklama ile bozuldu. Açıklamada şöyle denildi: Bölücü Terör Örgütüne silah bıraktırılmasına yönelik olarak devletin üst düzeyinde görüşülmüş ve üstünde anlaşmaya varılmış bir planın mevcut olduğu ve uygulamaya konulduğu şeklinde dün(önceki gün) bir günlük gazetede yayınlanan haberin bugün(dün) diğer bazı basın yayın organlarında da yer aldığı görülmüştür. Böyle bir planın mevcut olduğu ve buna Türk Silahlı Kuvvetlerinin de onay verdiği şeklinde algılanabilecek bu haberler doğru olmayıp gerçeği yansıtmamaktadır.
Sabah: Liderleri
tatile çıkacak
“Terör örgütünü silah bırakmaya zorlamayı hedefleyen ve devletin zirvesince de onaylanarak sessizce uygulamaya sokulan stratejiyi açıklıyoruz” diyen Sabah gazetesi, şunları yazmıştı:
* Türkiye önemli güvenlik kuruluşlarından üst düzey bir yönetici Barzani’ye PKK’yı dağdan indirmenin bölge için önemini anlatarak desteğini aldı. Cumhurbaşkanı Talabani de ikna edildi.
* Türkiye’deki Kürt siyasetçiler de Barzani ve Talabani ile görüşerek PKK’nın silahlı mücadelesine karşı olduklarını ve örgütün silah bırakması için baskı yapmalarını istedi.
* Barzani ve Talabani, Kuzey Irak’taki 2 bini aşkın militanın silah bırakarak Türkiye’ye dönmesi için örgüte baskıya başladılar.
* Talabani, PKK’ya, Kuzey Irak’ta rahat hareket edemeyeceğini, kamplarının sarılacağını ve kentlere ulaşımlarının engelleneceğini ve tecrit edileceklerini bildirdi.
* Aracılar genel af önerdiler. Genel affın şu an için mümkün olmadığını ancak yönetici kadro dışındakilerin sessiz sedasız Türkiye’ye dönmelerinin kabul edilebileceği söylendi.
* Talabani, Türkiye’ye dönmesi mümkün olmayan 450 kişilik yönetici kadronun bir Kuzey Avrupa ülkesine yerleştirilmesini önerdi ve bu yönde temaslara başladı.
* Plan MGK’ya sunuldu. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Özkök ” Denemekte fayda var “ dediler.
* Bir yandan demokratikleşme çabalarının sürdürülmesi ve diğer yandan Öcalan’ın örgüte ” silahı bırak “ demesi söz konusu.
YeniÇağ