Türkiye'nin çürümüşlüğünü ve kokuşmuşluğunu en iyi şekilde anlatan Tapu Kadastro Genel Müdürü kendi memurlarını korumuş ve Rüşvetin adını " Bahşiş" koymuştu. Şimdi buna Bayındırlık ve iskan bakanı'da dahil oldu ve tapucuların rüşvet almasını bahşiş almak diye masum göstermeye çalıştı.
Devletin belli bir kurumunun başına kadar getirilen bu zatın söyledikleri ve Rüşveti Bahşiş olarak tarif etmesi ve bunu olağan göstermesine Bayındırlık ve iskan bakanı'da katılarak rüşveti meşrulaştıran yönde açıklamalarda bulundu.Hiç bir zaman bu kadar kokuşmuşluk ve çürümüşlük olmamıştı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Atlı, tapu sicil müdürlüklerindeki rüşvet iddialarıyla ilgili çoğu zaman haksız suçlamalara maruz kaldıklarını belirterek şöyle demişti:
“Vatandaşın verdiği 15-20 milyon, rüşvet olarak yansıtılıyor, bizde insanlar evlenirken ya da ev alırken, böylesi mutlu anlarında bahşiş verir. Ev aldığı zaman onun mutluluğu içinde oradaki memura üç beş kuruş bahşiş bırakıyor. Bizde en büyük sıkıntı bu. İnsanlar sırasını beklememek için iş takipçilerini de araya sokup, üç beş kuruş verip, oradaki bir iki memurla da anlaşıp, işini öne alma gibi hoş olmayan şeyler yapıyorlar."
Bu açıklama üzerine Türkiye'de "Rüşvet mi, bahşiş mi?" tartışması başladı. Tartışmaya bugün iki önemli isim katıldı. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Atlı'ya destek vererek şöyle dedi:
“Bahşiş ile rüşveti bir birine karıştırmamak lazım. Hukuki ve ahlaki olmayan her şeyin karşısındayız. Çok az da olsa, böyle sorunlar yaşayabiliriz. Ama bunu abartmamak lazım."
Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Atlı'ya ikinci destek, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü ve Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Topluluğu Başkan Yardımcısı, Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan geldi. Ortaylı şunları söyledi:
"BEN DE BAHŞİŞ VERDİM"
“Bahşiş, hediyedir. Hukuki değildir ama ahlakidir. İyi izah edilmemiş bir olay. Ben de ev aldım, sattım. 5 sene tapu dairesine gittim. 10-15 parayı ben de verdim hediye diye. Yalan yok, rüşvet değil... Bu gibi yollarda lazımdır ta ki telafi edilene kadar. Tapu memurlarının eskimiş kıyafet ve kravatla vatandaşın karşısında durması caiz değildir. Tapu ve kadastro personeline döner sermayeden pay aktarılması sorunun çözümüne katkıda bulunur."
Bakan'a buradan soruyuyoruz, rüşvetle bahşişi ayırt edebilecek bir makineniz veya cihazınız var mı, bu söylediklerinizle Rahmetli Özal'ın "benim memurum işini bilir" deyimiyle aynı değilmi, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı ucu nerelere kadar varabilecek bir rüşvet olayını bahşiş diye yorumlayabilir mi? Bu sizin bulunduğunuz makamı hak etmediğinizi göstermiyor mu?
Laf ebelimkeriyle rüşveti mazur göstermenin hiç bir gerekçesi yoktur, büyük işler yaptırmaya kalkanların büyük bahşiş verme şeklini nasıl kamufle edeceksiniz. Rüşvet rüşvettir ve bunu bir bakanının olabilir diye dile getirmesi ise bu ülke için en büyük talihsizliklerinden birisidir.