İSTİHBARAT
Rusya’nın çok kısa sürede Gürcistan ordusunu dürmesi ve bu ülkenin içlerine doğru istilaya geçmesi, Rus gizli askeri ya da sivil istihbaratlarının, eski Sovyetler Birliği’nin KGB’si ve askeri istihbaratı GRU kadar etkili olduğunun kanıtıdır.
Bu durum da, CİA’nin uydularla yaptığı istihbaratın yeterli olmadığını ve HUMİNT adı verilen, karşıt ülkenin önemli kademelerine yerleştirilen iki ayaklı köstebeklerin çalışmalarından çok verimli sonuçlar alınabileceğini gösteriyor.
Rusya’nın gizli servisleri hesabına çalışan bir köstebek veya köstebekler, Gürcistan hükümetinin ordusunu, ABD’nin desteği ile Güney Osetya’ya 7 Ağustos’ta sevkedeceğini nasıl, ne zaman ve hangi şartlar altında öğrendiler?
Ve bu bilgiye dayanarak, nasıl Güney Osetya ve Abhazya sınırlarında yaptıkları yığınakla 8 Ağustos sabahı, tam olay gelişirken anında Güney Osetya’ya ve Abhazya’ya girerek, ABD tarafından eğitilen Gürcistan askerlerini çabuk bozguna uğrattılar?
ABD’nin uyduları, Rusların elde ettikleri HUMİNT (human intelligence - ajanla yapılan istihbarat) istihbarata dayanarak, Rus güçlerinin Güney Osetya’nın sınırında hazır ol vaziyetinde beklediklerini neden gösteremedi? Gürcistan’a saldırmaya hazır 340 Rus tankı sınırda yığınak yapmışken, nasıl ABD uydularından bu tanklar izlenemedi?
Eğer gösterdilerse ve izlendilerse ne tedbirler alındı?
Rusya’nın köstebekleri, çok önceden Gürcü planlarını nasıl ve kimlerden öğrendiler de Rusya, Gürcü planlarını önlemek için tedbirlerini aldı ve başarılı oldu?
Rus gizcilerinin bu önemli bilgileri kimlerden aldıkları, hatta olası ki Rus ajanların Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi bu maceraya nasıl yönelttikleri bir gün meydana çıkacaktır.
Gürcistan’a karşı yapılan harekat, klasik savaşın, düşmanın planlarını önceden öğrenerek, üstün güçle düşmanı şaşırtma ve bozguna uğratma kurnazlığının belirgin örneğidir.
Nitekim, Gürcistan askerleri karşılarında tanklarıyla hazır bir orduyu görünce şaşırmışlar, bozguna uğramışlar ve kaçmışlardır.
Rus istilası Gürcistan’da kök salarken, olayların arkasındaki gizemi ve var olan bir gizdüzeni şu anda anlayacak durumda değiliz. Fakat, Rusya’nın Gürcistan’a anında müdahalesi, bir sağduyunun veya rastlantının sonucu olamaz.
Bu işte, gizli bilgilere dayanan planların önemli rol oynamaları yüzünden…Rus istihbaratı, Gürcistan’a ve ABD’nin Kafkasya’da petrol ve doğal gaz ile ilgili stratejik planlarına çok ağır bir darbe vurmuş bulunuyor.
Şimdi, askeri İrak’ta ve Afganistan’da İslami terör organı El-Kaide’ye karşı açık bir savaşa giren, Pakistan’da Taliban ile ilgili değişimleri ve İran’daki nükleer gelişmeleri endişe ile izleyen ABD’nin önünde iki seçenek var:
ABD için büyük Orta Doğu mu, yoksa Kafkasya mı daha önemlidir?
Çünkü, George W. Bush yönetimi, salakça, düşüncesizce, bilgisizce, gereksinimi olmayan bir İrak savaşı ile, ABD Ordusu’nun gücünü ve ABD hazinesinin parasını çarçur ettikten sonra… Yıkıp perişan ettiği İrak’ı nasıl yeniden canlandırıp da, orada bana bağlı kalacak demokratik bir rejim kurarım endişesine kapılmış bulunuyor.
İşte Washington’un, kendi başına boşu boşuna sardığı İrak Savaşı belası yüzünden, Rusya’nın petrol ve doğal gaz zengini Hazar bölgesinde yeniden hegemonya kurma yolundaki hamleleri… Wahington’dan cılız mı cılız protestolarla karşılandı.
George W. Bush’un başkan olarak kapasitesinin ne kadar da çok sınırlı olduğunu sekiz yıldır görmekteyiz. İslam konusunda bilgisi ve anlayışı kıt bu yönetimin yaptığı çok vahim yanlışlıklar belirgindir. Bendenizin inancına göre, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da, dünya gerçeklerini hazmetmiş, özellikle İslam alemi hakkında gerekli olan bilgilerin sahibi, yetenekli bir politika uzmanı değildir.
Uzman olmadığını, yeteneksizliğini, Ortadoğu’nun içinde bulunduğu karmaşa ile Gürcistan’da vurgulanan bozgun gösteriyor.
Bugünlerde ABD toplumları için en iyi, en sevindirici haber, bozuk düzen Bush yönetiminin yıl sonunda tarihe gömüleceğidir.
Rusya şimdi, nükleer silah tehdidi ile meydan okuyor. Rusya Genel Kurmay Başkan Yardımcısı Anatoly Nogovitsin’in, ABD’nin Polonya’ya füze kalkanı yerleştirme konusunda şu söyledikleri, Rusya’nın palazlandığını gösterir: “Polonya, topraklarına füze kalkanı yerleştirerek, kendini yüzde yüz hedef haline getirmiştir.”
Avrupa Birliği ülkelerinin Gürcistan’daki facia konusundaki tepkileri ise, Rusya’nın umurunda değildir.
Neden umurunda olsun? Rusya, askeri güç bakımından esamileri okunmayan AB ülkelerinin petrol ve gaz damarlarının anahtarını elinde tutuyor.
Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, ve Baltık ülkelerine ek olarak Ukrayna ile Gürcistan’ı da içeren NATO’nun genişleme planlarıyla, Washington’un Rusya’yı çevirme hesapları kuşkusuz Vladimir Putin’in dikkatinden kaçmamıştı.
Bush yönetiminin el altından Putin ile oynadığı stratejik satrancın önemli sonucu, Rusya’nın göçük Sovyetler Birliği’nin etkisi altındaki bölgelerde yeniden hegemonya kurmaya yönelmesidir.
Şartlar bu durumda gelişirken, Balkanlarda olduğu gibi Kafkasya’da da, Rusya’yı da içeren bir ittifak yapılmasını isteyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ile görüşmek üzere Bodrum’dan Moskova’ya uçtu.
Vladimir Putin, Erdoğan’ın bu çıkışına nasıl bir tepki gösterdi bilmiyoruz.
Bildiğimiz Putin’in, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, bu çöküşün Rusya’nın gücünü erittiğine inanmasıdır. Ve Putin’in, Rusya’da yarattığı acımasız diktatörlükle, Rusya için bu gücün yeniden kazanılması yolunda taşları yerine koymaya çalıştığı belirgindir.
Başbakan Erdoğan ise gösteriş meraklısı; akıntıya kürek çekiyor. Kimsenin onu taktığı yok ve üstelik gelişen durumları da analiz etme, anlama kapasitesi pek sınırlı.
Şu soruyu soralım:
Erdoğan’ın öne sürdüğü ve olası ki Gürcistan’ın bütünlüğünü ve özgürlüğünü de içeren bir Kafkasya ittifakı, Putin’in işine gelir mi?
ARABULUCULAR
Bendenizin dikkatini çeken bir gelişme, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bölgede her çıkan krizde Türkiye’ye arabuluculuk görevini giydirmeleri… Ve kendi başlarına gelin güvey oldukları sözde arabuluculuk için de, her fırsatta Arap ülkelerine, İsrail’e, yurt dışında şuraya buraya uçarak, vatandaşa bir şeyler yapıyorlarmış izlenimini vermek istemeleridir.
Halka göstermeye çalıştıkları manzara, gerçek durumla hiç bir ilgisi olmayan, bütün uluslararası sorunları biz çözüyoruz palavrasından başka bir şey değildir.
Millet de duraksız verilen afyonu yutarak, aval aval ipteki cambazları seyrediyor.
Bunca bol turistik gezilerine, devletin parasıyla bunca yüklü masraflara rağmen nedir netice?
Boş… Sıfıra sıfır, elde var kocaman bir sıfır.
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın İstanbul’u ziyaretinin öncesi İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki verdiği bir beyanatta, Türkiye’nin İran ile ABD arasında bir arabulucu rolü oynamadığını söyledi.
Acaba Muttaki, neden bu sözleri söyleme zorunluluğunu duydu?
Çelimsiz AKP iktidarı etrafa, ülkeler arasındaki her sorunda çok önemli arabulucu rolü oynamaktaymış gibi bir izlenim vermek istiyor ama…
AKP’nin kuşu pırpır etme heveslisi, fakat kanadı kırık, bir türlü uçamıyor.
Tarikatçının, Fethullahçının, din tacirlerinin, beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısının altında yatan beş önemli gizemin ne olduğu da besbelli:
1 - İslamiyeti politikada öne geçirerek, insafsızca kullanıp avanta sağlamak.
2 - Çok büyük yolsuzluklarla, rüşvetle, kalpazanlıkla zenginleşerek lüks hayat yaşarken, din taciri vurdumduymaz ve utanmaz bir zenginler sınıfı yaratmak.
3 - Muhalefeti, medyayı, devletin parası ile susturmak.
4 - Bu sökmezse tehdit etmek, korkutup yıldırmak.
5 - Yalan dolanla halkı afyonlayıp aldatarak uyutmak.
Din iman, Cahiliye, avanta ve korku.
Gericiliğe yürekten bağlı, ruh hastası, cahil ve üstelik nerde beleş orda yerleş parolasına bağımlı avantacı bir toplumda, başarılı olduklarını kim inkar edebilir?
Muammer Kaylan
[email protected]