Tüzün, şehirden ve kariyerden uzak yeni hayatını gazeteci Hıdır Geviş'in kuruluculuğunu yaptığı 'vivahiba.com' internet sitesinde yazdı.
Son altı aydır hiç asansöre binmedim, halbuki eve çıkmak için köpeğim bile asansör beklemeyi sonra burnuyla düğmeye basmayıöğrenmişti.
Evimin önünden saatte bine yakın araba geçerken artık bir kilometre öteden gelen bir arabanın sesini duyup ‘kim geliyor’ diye bakabiliyorum.
Önce yüzümün hafif sarımsı hali geçti, yanaklarım hayatımda ilk kez kırmızıkırmızı oldu,sonra gözlerimin altında beliren halkalar yok oldu.
Bu arada saçlarım yandı, dondum, bazen delirdim...
Çünkü yeni bir hayata başladım.
Emekli oldum, hepimizin içindeki o hayalin peşine kapılıp bir sahil kasabasına yerleştim... Nişantaşında cadde üzerinde oturan ben, Etiler’i bile şehir dışı sayan ben, artık Gümüşlük’te bir köyde yaşıyorum...
Büyük aşkların bitişi de başlaması gibi bir anda hızla aniden oluverirmişya,benimki de tam böyle oluverdi... Henüz 18 yaşında üniversite öğrencisiyken başladığım gazeteciliğe 43 yaşımda ‘benden bu kadar’ diye noktayı koyuverdim.
Evet tabii ki çok emek vermiştim, evet belki daha genç sayılırdım, evet kariyer kolay elde edilmiyordu. Ama artık çekip gitmenin vakti gelmişti. Ben de gittim...
Çılgın değilim, cesur değilim, zengin ya da çok şımarık da değilim ama insanın kalbinin senini dinlemesinin lüks olmadığına inanıyorum. Yeni bir hayat istiyorum. Gazeteci olmayacağım yepyeni bir hayat da yapabilecek miyim aslında onu bilmiyorum.
Çocuğun okulu var, evmin kredisi var, beş yılım var diye bekleyenleri anlıyorum ama ben bu kadar planların peşine takılmak istemedim. Oan gelmişti.
EVİMİ FACEBOOKTAN BULDUM
Hep ben diyorum ama aslında bizim. Yani dört kişilik bir aileyiz. Leto kendisi eşim olur. ‘Enci’ beagle köpeğimdir yedi yaşındadır, çok sosyetiktir ve galiba bu yeni hayattan en çok o şikayet ediyor. Ve paşa... O da bir goldendır, beş ya da altıyaşında olabilir, gerçeği hiç öğrenemedik çünkü üç yıl önce bir anda evimize daldı... Neyse onları sonra anlatırım... Biz karar verip gittik ya da geldik işte.
Yeni adresimizin Bodrum olacağına kolay karar verebildik de neresi olacağı konusunda şaşırıp kaldık. Ben de facebook’tan çağrı yapmaya karar verdim. Bodrum’da ev arıyorum’ diye. Satılık da kiralık da olabilirdi...
Bir hafta sonu bodruma gidip ev aradık. Küçük bir not; biz gümüşlüğe tatil için gidenlerden hiç olmamıştık, yolunu bile sora sora bulduk.
Ve Gümüşlük’e adım atar atmaz nalbur Kemal’in babasının yeni yaptığıtaş eve bayıldık. Mandalina bahçesinin ortasındaki bu minicik taş evi kiralamayıçokistedim. Bu sırada kendimize gerçekten istediğimiz bir yer seçip satın alabilirdik. Ama bu planlar tutmadı. Çünkü ev sahibi köpek istemedi. Bodrum’un yerel halkının tavukları yakaladıkları, hayvanlarına saldırdıkları için köpekleri pek sevmediğini daha sonralarıacışekilde anladım.
Tam da bu sırada facebook’tan izlediğim ama son20 yıldır göreşemediğim bir arkadaşımın mesajı geldi. Minik ama sevimli bir eve yönlendiriyordu yazları yan evde onlar oturuyordu üstelik köpeğe izin de vardı. On dakika gördüğüm evionunla facebooktan yüzlerce kez mesajlaşarak almayı başardık.
Gazeteden ayrıldığım gecenin sabahı ise Bodrum’da uyandım. 1 Kasım 2013 benim gibi bir şehir kadının köy hayatına adımının tarihidir.
Burası tutunamayanlar diyarı mı, burda alkol tüketimi Türkiye’nin çok üzerinde mi, burda her dakika tatilde gibi mi yaşıyoruz, sıkıl mıyor muyum, koptum mu?
Altı ayda bunların yanıtlarını yaşaya yaşaya öğrendim. Yalnız şimdilik eyvallah devamınışehirden kaçmak isteyenler için anlatmayı sürdüreceğim....MEDYARADAR