Hakan Albayrak'ın "Erdoğan’ın doğrularını besleyip yanlışlarının önüne geçen akil adamların, parti yönetiminden ve hükümetten bir bir uzaklaştırılması eleştiriliyor. Gittikçe yükselen bir tepki var. Bu tepki şimdilik homurtu halinde ama ‘kuvveden fiile çıkması’ an meselesi" dediğini hatırlatan Ahmet Kekeç, "Karar yazarı, Erdoğan’ı 'yaklaşmakta olan' bir şeyle tehdit ediyor" ifadesini kullandı.
Ahmet Kekeç'in "Karar yazarı Erdoğan’ı neyle tehdit ediyor!" başlığıyla yayımlanan (12 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Meğer Akif Beki, “AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın beğenmediği fikirleri özgürce savunmakta ısrar ettiği için” Hürriyet’ten kovulmuş.
Karar gazetesinin bir yazarı böyle diyor.
Hürriyet’in kovduğu Akif Beki, Karar gazetesinde yazılarına başladığına ve Karar gazetesi de AK Parti’yi desteklediğine göre (en azından böyle biliyoruz), müdahaleci Erdoğan’dan “yeni bir müdahale” beklenebilir mi?
Karar yetkililerini arayıp, “Benim kovdurduğum yazara sahip çıkmak size mi kaldı? Siz kimsiniz ki?” diyebilir mi? Yeni bir kibir örneği sergileyebilir mi?
Buradaki “kibir” ifadesi, Karar yazarına aittir: Erdoğan’ın daima “gurur, kibir bize yakışmaz” dediğini, “tevazu ehli” olmanın gereğine işaret ettiğini, ne var ki “Sen kimsin?”i, “Haddini bil!”i dilinden düşürmediğini söylüyor. Ve ekliyor: “Yağmurlarda beraber ıslandığı kimseleri bile bu şekilde tahkir etmekte beis görmüyor.”
Erdoğan’ın, yağmurda beraber ıslandı hangi AK Partilileri tahkir ettiğini, hangi dava arkadaşını “Sen kimsin ki?” diye azarladığını bilmiyorum.
Karar yazarı hatırlatırsa (isimlerini telaffuz ederse), biz de öğrenmiş oluruz ve “kuvveden fiile çıkması an meselesi olan homurtuların” mahiyetini daha iyi anlarız.
Söyledikleri “tehdit” gibi duruyor çünkü: “Gittikçe yükselen bir tepki var. Bu tepki şimdilik homurtu halinde ama ‘kuvveden fiile çıkması’an meselesi.”
Daha doğrusu, Karar yazarı, Erdoğan’ı “yaklaşmakta olan” bir şeyle tehdit ediyor.
Daha önce de, “AK Parti içinden çıkacak hem İslamcı, hem Batı’yla iyi geçinen bir partiyle” tehdit etmişti.
Hem İslamcı...
Hem Batı’yla iyi geçinen...
Herhalde, hem de “adalet mağdurlarını” (!) üzmeyen...
Baştaki meseleyi dönecek olursak...
Erdoğan’ın hoşlanmadığı fikirleri özgürce savunmakta ısrar ettiği için Hürriyet’ten kovulan Akif Beki, arada sırada Erdoğan’ın iyiliği için Erdoğan’ı pataklayan (“Diktatör, Hitler esintileri” filan diyen) AK Partili Karar gazetesinde yer bulabildiğine göre, buradan şu iki çıkarsamayı yapmamız gerekecek:
BİR- “Müdahalecilikte” sınır tanımayan Erdoğan, “başka dünyaların gazetesi Hürriyet”e müdahale edip yazar kovdurabiliyorsa (kovdurmuşsa), bu alışkanlığını kendi dünyasının gazetesi olan ve nüfuz etmekte zorlanmayacağı Karar gazetesi üzerinde niçin sergilemesin? Muhtemelen, gazete “yetkililerini” arayıp, “Benim Hürriyet’ten kovdurduğum yazara sahip çıkmak size mi kaldı? Siz kimsiniz ki? Haddinizi bilin!”demiştir. Demek ki, Karar gazetesi yetkilileri, Aydın Doğan’dan daha mukavim, daha dayanıklı. Fikir özgürlüğü konusunda daha cesur!
İKİ- Karar yazarı yalan söylüyor. Yani, Beki’yi Erdoğan ya da çevresinden “birilerinin”kovdurduğunu söyleyerek açıkça “iftira” atıyor.
Birinci ağızdan ikrar gelmediği sürece, ben, ikinci ihtimalin geçerli olduğunu düşünüyorum.
Karar yazarı iftira atıyor!
Burada, Hürriyet gazetesi yetkililerine, mağdur Akif Beki’ye ve elbette Erdoğan’a söz düşüyor.
İşin aslını açıklamalılar...
Birinci ihtimal geçerliyse, yani Akif Beki Erdoğan’ın baskısı sonucu Hürriyet’ten kovulduysa, bu durumda isabet kaydedilmediğini, müdahalenin boşa gittiğini söylemek zorundayız.
Benim bir müdahale yetkim olsa, yazdıklarıyla etki uyandırmayan Akif Beki’yi değil, daha “etkili” isimleri kovdururdum.
Demek ki Erdoğan işi bilmiyor!
HAMİŞ
Karar yazarı, bir süre önce, Konya milletvekili ve eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’na yönelik eleştirileri cevaplarken, “E, yuh yani!” diye bir ifade kullanmıştı. Kendi gazetesinin bir yazarı, yine Eski Başbakanlardan Erdoğan’dan bahisle, “Midas’ın eşşek kulakları” diye bir yazmıştı.
Buna da “E, yuh yani!” diyor mu?
Diyecek mi?