İzmir’in Urla ilçesindeki Barbaros Çocuk Köyü’nde ortaya çıkartılan fuhuş ve cinsel taciz iddiaları, bu kurumlardaki çocuklar kadar, yurtlarda yetişenleri de rahatsız ediyor. Çocuk köyündeki skandalla birlikte yetiştirme yurtlarının adlarının fuhuşla birlikte anılmasından Türkiye’nin yakından tanıdığı Türk halk müziği sanatçısı Şükriye Tutkun rahatsızlık duyuyor. “Barbaros Çocuk Köyü’ndeki haberleri içim sızlayarak takip ediyorum.” diyen Tutkun, gelişmeleri gözü yaşlı takip ettiğini söylüyor. İzmir’in Urla ilçesindeki Barbaros Çocuk Köyü’ndeki çocukların toplum içine çıkmaktan kaçacaklarını, okullarına devam etmek istemeyeceklerini tahmin eden Tutkun, ‘Ne yöneticiler, ne de vakıf sahipleri çocukların psikolojilerini düşünüyor.’ dedi.
İki yaşında Kasımpaşa Çocuk Yurdu’na verilen ve 13 yıl bu kurumun değişik yurtlarında kalan Şükriye Tutkun, yetiştirme yurtlarıyla ilgili olarak medyanın olumsuzlukları gündeme getirmesinin, insanların bu yerlere olan olumsuz bakış açısının değişmesini engellediğini anlatıyor. Çocuk yuvalarının cinsel ilişki ve fuhuşla birlikte anılmasının diğer yerlerdeki çocukların da aynı yaftayı yemesini sağladığını açıklayan Tutkun, aslında sorunun çözümünün çok da zor olmadığını belirtiyor.
Yetiştirme yurtlarında büyüyen çocukların 18 yaşını doldurduktan sonra kaderleriyle baş başa bırakıldığını vurgulayan Tutkun, şöyle konuşuyor: “18 yaşını dolduran çocuklara yurttan ayrıldıktan sonra çok ciddi destek olunduğunu görmedim. Halıcılık ve dikiş kurslarına katılan bu çocuklar yurttan ayrıldıktan sonra ne yapsın. Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar her yerde ikinci sınıf insan muamelesi görüyor. Okulda bile bize, ‘yurtta kalanlar parmak kaldırsın’ şeklinde hitap ediyorlardı ve bu yaklaşım da çocukları okuldan soğutuyordu.”
Yetiştirme yurtlarında kalan çocuk sayısını azaltmaya yönelik bir sistem kurulması gerektiğinin altını çizen Tutkun, “Benim gibi birçok çocuk ailesi fakir olduğundan yurtlara veriliyor. Ülkede kimsesiz çocuk sayısı da çok fazla değil. Ailelere çocuk başına verilen aidatlar artırılmalı ve evlat edinmek isteyenlere de kolaylık sağlanmalı. Bu düşünceyle hareket edilir ve çocuklar olabildiğince ailelerinin yanlarına verilirse hem istenmeyen olaylar yaşanmaz olur, hem de bu çocuklar topluma sağlıklı bireyler olarak kazandırılır.” diye konuştu.
Barbaros Çocuk Köyü için birçok kanaldan davet aldığını; ancak bunların hiçbirini kabul etmediğini dile getiren Tutkun, insanların televizyon ekranlarında bildik konuları gündeme getireceğini, bundan yurtlarda kalan çocuklar kadar kendisinin de rahatsızlık duyduğunu anlatıyor. Tutkun, çocukların psikolojisinin düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Belli yaşa erişen kız ve erkek çocukların bir arada bulundurulmasının sakıncalı olduğunu kaydeden Tutkun sözlerini şöyle tamamladı: “Bir erkek çocuk 18 yaşına kadar sadece bayan olarak öğretmenini görürse, bu çocuğun sosyal ortama adaptasyonu zor olur. Bundan dolayı yetiştirme yurtlarında yetişen çocuklara “kız gibi çocuk ya da erkek gibi kız” tabiri kullanılıyor. Bu söylemlerin önüne geçecek, kız gibi kız, erkek gibi erkek yetiştiren bir yapı oluşturulmalı. Çocuklar yaş gruplarına göre barındırılmalı.”
Köydeki çocuklar okula gitmek istemiyor
Cinsel taciz olaylarının yaşandığı İzmir’in Urla ilçesindeki Barbaros Çocuk Köyü’nde kalan çocukların, pazartesi günü başlayacak okullarına gitmek istemediği öğrenildi. Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı İzmir Şube Başkanı Ayşe Koraltan, basının konuyla ilgili sansasyonel haberler yaptığını ve bunun sonucunda köydeki çocukların yıpratıldığını belirtti. Görüştüğü çocukların, “Burası dehşet yuvası değil.” dediğini açıklayan Koraltan, yarın başlayacak ikinci yarıyıl öğretimi öncesinde çocukların okula gitmek istemediğini ifade etti. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı psikologların çocukları ikna etmeye çalıştığını kaydeden Koraltan, “Savcı, iddianemesini bile hazırlamadan medya her şeyi kulaktan duyma bir şekilde, hiç araştırmadan yazdı.” diye konuştu. Bazı çocukların başka illere nakledildiğini öğrendiğini belirten Koraltan, kimsenin çocukların geleceğini düşünmediğini öne sürdü. Çocuk köyünde yaşları 25 ile 40 arasındaki dul veya boşanmış anneleri kendilerinin seçtiğini hatırlatan Ayşe Koraltan, “Anneleri, iki üyemizin kontrolünde Ege Üniversitesi’nde psikolojik testten geçiriyoruz ve sonra bir ay denemeye alıyoruz. Yıl içinde de seminerler veriyoruz. Burası bahsedildiği kadar büyük bir dehşet yuvası değil.” dedi. Bazı gazetelerin, tutuklu okul müdürü Erdal T.’nin çocuk köyüne bağışlanan İzmir Enternasyonal Fuarı’nın son gün hasılatını kayıtlara geçirmediğini yazdığını söyleyen Koraltan, bağışın vakfa yapıldığını, kendi kayıtlarında bu rakamın görüldüğünü vurguladı.