Baykal’ın AB konusundaki sert eleştirisine yanıt veren Erdoğan, CHP Genel Başkanı’nın elindeki metnin yanlış olduğunu öne sürdü. Türkiye’nin AB’den alınan müzakere tarihi ile birlikte yalnız siyasi alanda değil, askeri ve kültürel alanda da yeni bir başlangıca neden olacağını belirten Erdoğan, “Bu tarih ile ilgili olarak birde hedef konulmuştur. Bu hedef, tam üyelik hedefidir. Tam üyelik hedefi de bu kayıtlarda mevcuttur. Dağıtıldığı gibi, anlatıldığı gibi değil bu işler” dedi. Erdoğan’ın kendisine sataştığı gerekçesi ile söz alan Baykal ise “Başbakan gerçeklerden kopuk. Türkiye’nin en önemli konusunda anamuhalefet partisi olarak Başbakan’ın gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu anlatmaya çalışıyorum” uyarısında bulundu.
İşte Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında AB konusunda TBMM Genel Kurulu’nda yaşanan söz düellosu :
BİLGİLENDİRME KAVGASI
ERDOĞAN : Üzüldüğüm nokta şudur; Eğer Sayın Baykal, Dışişleri Bakanlığımızın sitesine girip de o günün akşamında şöyle orayı bir yoklayabilselerdi orada kesin son bilgiyi alma fırsatı bulabilirlerdi. Yanlış bir bilgilenmeyle de zirve sonuçlarını çok farklı şekilde değerlendirmeye kalktılar. Orada da e yok derse sayın Baykal AB sitesine girip oradan da bulma imkanınız vardı.
BAYKAL : Başbakan “bu konuda resmi ayrıntıların Dışişlerinin sitesinde var” dedi. Ben bu konuda ayrıntılı bilgilendirmeyi şahsi olarak söylemedim. Ne benim, ne milletvekili arkadaşlarımızın karara bağladığınız metini bulmakta sıkıntı çekmiyoruz. Benim şikayetçi olduğum konu Türkiye bu gerçekleri bilmiyor. Anlatılmıyor. Sizin göreviniz bunları anlatmak. Bir bilgilendirme olmadı karartma oldu, yoksa şahsi bir saptırma yok. Bizim elimizde tüm değerlendirmeler var.
TARİH KAVGAS I
ERDOĞAN : Yüzyılı aşan modernleşme ve 41 yıllık AB mücadelesi yepyeni bir zemine geçmiştir. 17 Aralık kararıyla birlikte Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma yolunda başarı elde edilmiştir. Özünde milletin başarısıdır. Herkesin bu başarıya katkılarından dolayı, kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Bu sürece emeği geçen tüm devlet ve siyaset adamlarına, hükümet mensuplarına, bürokratlara gazetecilere, sivil toplum örgütlerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Artık Türkiye altını çiziyorum net bir müzakere tarihi almıştır. Bu tarih 3 Ekim 2005’tir.
BAYKAL : Başbakan net bir müzakere tarihi aldık diyor. Ne yaptınız. Doğru net bir müzakere tarihi alınmıştır. 3 ekim olarak alınmıştır. Bunun net bir müzakere tarihi olduğunu söyleme olanağı yok. Çünkü bu şarta bağlı bir müzakere tarihidir. Türkiye Kıbrıs Rum kesimini tanıma şartı doğrultusunda protokolü imzalaması halinde yürürlüğe girecektir. Bu işlem yapılmazsa Türkiye 3 Ekim müzakereyle başlayamayacaktır.
KIBRIS’I TANIMA KAVGASI
ERDOĞAN : Protokolün imzalanması tanıma anlamı taşımamaktadır. Biz AB konseyine protokolün imzasının tanıma anlamına gelmediğini, Rumların Türkleri temsil edemeyeceğini, mevcut hukuki ve siyasi tutumunu sürdürdüğünü de sonuç bildirgesinin okunması sırasında ortaya koyduk. Türkiye’nin AB üyeliği 41 yıllık ulusal hedef. Kıbrıs daha uzun yıllara dayanan davadır. Bu ikisinin çelişen hedefler olmadığını düşünüyor, politikamızı buna göre sürdürüyoruz.
BAYKAL : Bu işlem tanıma değil diyor. Başbakanın kendisinin bu imzayı atmaya hazırladığını görüyorum. Bu tanıma olmayacaktır, diyor. Bu tanıma olmayacaksa niye orada bu işi halletmediniz. Nedir bu telaş tanıma olmayacaksa. .
TERCÜME METİN KAVGASI
ERDOĞAN : Derogasyonlar, kalıcı tedbirler, yanlış bilgilendirmeler var. Sayın Genel Başkan (Baykal) elinizdeki tercüme edilmiş bildirge üzerinde son değerlendirmelerin yapılarak oradaki değişikliklerin yapıldığı metin değil. Yanlış metin üzerinde tercümeler yapılmıştır. İşin doğrusu yanımda, burada. O konuda iyi araştırın. Yanlışlıkların nerede olduğunu göreceksiniz.
BAYKAL : Bizim eksik bilgiler, yanlış tercümelerle konuya yaklaştığımızı söyledi. Bunu talihsizlik olarak görüyorum. Biz CHP olarak en başından beri, AB konusunu en yakından izleyen, çok önemli bir kamu hizmeti yapan bir siyasi partiyiz. Bugüne kadar söylediğimiz her şey doğrudur. Resmi verilere dayanıyor. Söylediğimiz her şey haklı olarak ortaya çıkıyor. Ben Başbakanı dinleyince bu konuda umutsuzluğa kapıldığımı söylersem beni anlayışla karşılayın. Başbakanın burada ifade ettiği bazı düşüncelerin resmi belgelerle çelişiyor.
BİRİNCİ SINIF VATANDAŞ KAVGASI
ERDOĞAN : Sürekli ısrarla Baykal ikinci sınıf, üçüncü sınıf. Siz kendinizi ikinci sınıf kabul ediyorsanız ben buna bir şey diyemeyeceğim. Biz kendimizi böyle kabul etmiyoruz. Bu millet birinci sınıftır, bunun gereğini ortaya koymuş, bu mücadelenin sonucunda bunu koparmıştır.
BAYKAL : Bunu kesinlikle ret ediyorum ve iade ediyorum. Türkiye’yi ikinci sınıf bir üye olarak düşünme ithamı, CHP ve onun genel başkanına yapılamaz. Biz Türkiye’yi dünyada birinci sınıf yapmak için mücadele etmiş bir geleneğin partisiyiz. İkinci sınıflığı içimize sindirmemiz mümkün değildir.
İKİNCİ SINIF ÜYELİK KAVGASI
ERDOĞAN : Türkiye’ye ikinci sınıf bir üyelik biçiliyor deniyor. Türkiye’ye ikinci sınıf üyelik biçilme söz konusu değil.
BAYKAL : Böyle bir ihtimali akla getiren uygulamanın altında sizin imzanız var. İkinci sınıf bir üyeliği ön gören bir tablo ortaya koyuyor. Biz buna isyan ediyoruz.
“METİN ORJİNAL TÜRCEME YANLIŞ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında yaşanan söz düellosunun ana omurgasını oluşturan yanlış tercüme konusuna Dışişleri Bakanı Abdullah Gül açıklık getirdi. Gül, Baykal’ın elindeki İngilizce metnin orijinal olmasına rağmen, CHP’liler tarafından yapılan tercümenin yanlış olduğunu öne sürdü. Baykal, ise orijinal metinden konuştuğunu söyledi.