MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, 'Biz başörtüsü düzenlemesinin sonuçlarına razıyız. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. maliyetini ödemeye hazırız, hasadını da yapacağız" dedi.
Toskay, ''MHP'nin son 15 günde güncelleşen siyaset anlayışı, son 15 günde ortaya çıkmış olan bir şey değil'' dedi. Toskay Antalya'da düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. ''Kadınların başının örtülmesi meselesinde partisinin yaklaşımının yeni olmadığını'' belirten Toskay, ''MHP'nin son 15 günde güncelleşen siyaset anlayışı, son 15 günde ortaya çıkmış olan bir şey değil. 1999 yılından bu yana 'hizmet alan-hizmet veren' ayrımı yapılarak bu sosyokültürel problemin Türkiye'nin gündeminden çıkarılmasını MHP temel olarak benimsemiş vaziyettedir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya'dan dönüşünde, sorunun halledilmesi için anayasa değişikliğini beklemeye gerek olmadığını ve bunun bir cümleyle halledilebileceğini belirtmesi üzerine, bu tekliflerini gündeme getirdiklerini ifade eden Toskay, şunları söyledi: ''Bu, sosyokültürel bir problemdir. 1968'de başlamıştır, yaklaşık 38-39 yıldır Türkiye'nin gündemini meşgul etmektedir. Ben hem bir siyasetçi hem de öğretim görevlisi olarak, o tarihlerden bu yana üniversitede türbanlı öğrenci sayısının sürekli arttığını gördüm. Demek ki bu problemi görmemek, bunu 'yasak' deyip göz ardı etmek, bu konuyu bizim gündemimizden çıkarmıyor. Bugün bizim getirdiğimiz bu çözümü tenkit edenlerin, bize bir çözüm önerisi sunması lazım. 'Bugünkü statüyü devam ettirelim' demek, bu problemin gittikçe daha geniş sosyal katmanlara yayılmasını kabul etmek demektir.''
-''HAKSIZ REKABET''-
Türkiye'de belli bir siyasi eğilimi temsil eden partilerin, 1970'lerden bu tarafa, bu konuyu devamlı olarak bütün siyasi atmosferlerde ve platformlarda işleyerek istismar ettiklerini ve kendilerine avantaj sağladıklarını savunan Toskay, bu haksız rekabetin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Toskay şöyle devam etti: ''Bizim endişemiz şu; eğer bugün türban meselesi anayasa paketi dışında çözülmezse, AK Parti anayasada yapacağı köklü bir değişiklik paketinin içinde türbanı kendine göre tanımlayarak, bu çözüm önerisini bu paketin içine yerleştirir. Yerleştirdikten sonraki süreç şöyle olur: Bu, TBBM'ye gelir; biz ve bizim gibi düşünen siyasi partiler bu paket içinde yer alacak terör örgütünün isteklerine cevap verebilecek isteklere şiddetle karşı çıkarız. Oylama yapılır, 367'nin altında bir oyla bu anayasa paketi Meclisten geçer. Bazı partiler de destek olabilir bu paketin geçmesine. Bundan sonra ne olacak? Bu paket, referanduma sunulur. Eğer türban meselesi bu paketin içinde yer alırsa, Türk toplumu ve Türk milleti bu anayasanın kendi başına getireceği tehlikelerin hiçbirini tartışamaz. Benim tabirime göre -ki bu tabir bana ait- anayasa paketini türbana sararlar, 'Bu anayasaya evet diyenler türban sorununu çözeceklerdir. Hayır diyenler de türbana karşı olanlardır' derler ve Türkiye'yi yüzde 65/35 bölerler. Türkiye'nin bölünme riskini içinde barındıran bu anayasa paketi, aynı 'Müslüman cumhurbaşkanı seçtik mi seçmedik mi' diye, 22 Temmuzdaki seçim gibi halkın oylarıyla geçer. Ondan sonra hiç kimse Türkiye'nin ikinci bir resmi dilinin olmasına, eyalet sistemine geçmesine gıkını çıkaramaz. Çünkü referandumla halk tarafından oylanmış olur. MHP olarak biz bu tehlikeyi de bertaraf etmek için bunun anayasa paketinden evvel düzenlenmesi taraftarı olduk.''
-REKTÖRLERİN AÇIKLAMASI-
Gazetecilerin, rektörlerin yaptıkları açıklamaya ilişkin soruları üzerine Toskay, Türkiye'nin artan bir gerginlik ortamına girmemesi için bu konuda yorum yapmayacaklarını ve tartışmalara girmeyeceklerini, ancak bildiri açıklayanlardan kendilerine herhangi bir çözüm önerisi gelmediğini ifade etti. Bugünkü ortamı ''mini 28 Şubat süreci'' gibi algıladığını belirten Tunca Toskay, ''O zaman (28 Şubat) da müdahil olmamıştık. Bunu düzenleyenlerle bu konuda çarpışanlar arasında hiç olmadık, bugün de olmayacağız'' dedi. Bir gazetecinin türban tartışmalarıyla ilgili olarak, ''Muhalefet partilerinin iktidara gelmeleri, muhalefetteyken gösterdikleri tutumla da ilgilidir'' demesi üzerine Toskay, ''Biz bunun sonuçlarına razıyız, biz ne yaptığımızı biliyoruz, maliyetini de ödemeye hazırız, hasadını da yapacağız'' diye konuştu.
-EKONOMİ-
Türkiye ekonomisine de değinen Tunca Toskay, AK Parti'nin, kendi ekonomik programlarının ana hatlarını hiç değişiklik yapmadan uygulamaya koyduğunu, ancak enflasyon sözlerinin tutmadığını ve enflasyonun yüzde 8 ile 10 arasında sıkışıp kaldığını ifade etti. Her yıl yüzde 7 civarında büyümeye sahip bir ekonomiden, istihdamı artırıp işsizlik sorununu çözmesinin bekleneceğini kaydeden Toskay, buna rağmen işsizlik rakamlarının azalmadığını savundu. Türkiye'nin dış borçlarının arttığını belirten Toskay, dış borcun özel sektör ya da kamu sektörü olarak ayrılamayacağını, bütün borçların ''Türk ekonomisinin borcu'' olduğunu dile getirdi.
-BASIN ÇALIŞANLARININ YIPRANMA PAYI HAKKI-
Basın çalışanlarının ''yıpranma hakkı'' olarak bilinen ''Fiili hizmet zammı'' haklarının, hazırlanan Sosyal Güvenlik Yasası taslağı çerçevesinde kaldırılmak istenmesinin hatırlatılması üzerine Toskay, ''Medya kuruluşları kendi içinde sendikalaşmaya izin vermiyor. Bunun demokrasiyle ilgisi yoktur. Küresel rekabetin bir sonucu olarak hükümetler nasıl olur da çalışanların kazanılmış haklarını geri alırız diye düşünüyorlar'' diye konuştu. (