Türkiye’nin en önemli sorunu yüzde 23.5’lik oran ile ‘Koronavirüs salgını’ oldu. İkinci sorun ise bu yıl da değişmeyerek yüzde 20.7’lik oranla ‘hayat pahalılığı ve işsizlik’ oldu; üçüncü sırada da yüzde 12.3’le ‘ekonomide yaşanan sorunlar’ yer aldı.
2010 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda akademik bir ekip tarafından yürütülen ve 10 yıldır Türkiye’nin nabzını tutan "Türkiye Eğilimleri" araştırmasının 2020 yılı sonuçları açıklandı.
Türkiye temsiliyetine sahip 26 il kent merkezlerinde yaşayan 18 yaş üzeri 1000 kişiyle yapılan görüşmelere dayanan çalışmaya göre Türkiye’de halk, Koronavirüs salgınından sonraki en önemli sorunu geçen yıl olduğu gibi hayat pahalılığı ve işsizlik olarak görüyor. Tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgınının sağlık kadar ekonomiyi de etkilemesi işsizlik oranınında artışa neden olurken, toplumun yüzde 51.8’i ekonomik durumunun kötüye gittiğini belirtiyor.
Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında gerçekleştirilen "Türkiye Eğilimleri Araştırması"nın 2020 yılı saha çalışmaları 11 Kasım – 4 Aralık 2020 tarihleri arasında "Akademetre Araştırma" tarafından gerçekleştirildi. Araştırma sonuçlarına göre; Koronavirüs salgını nedeni ile sektörlerde daralma yaşanması Türkiye’deki işsizlik sorununu büyük ölçüde tetiklerken, kur dalgalanmaları ile yükselen hayat pahalılığı geçim sıkıntısı yaşayan kişi sayısında artış görülmesine sebep oldu. "Türkiye Eğilimleri 2020" araştırmasının sonuçları 07 Ocak 2021 Perşembe günü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Osman Zaim, Prof. Dr. Mithat Çelikpala, Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, Prof. Dr. Murat Güvenç, Prof Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Ebru Canan Sokullu, Doç. Dr. Özgehan Şenyuva, Doç. Dr. Onurcan Yılmaz ve Sabri Deniz Tığlı’dan oluşan araştırma ekibinin düzenlediği toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı.
Türkiye’nin en önemli sorunları: Koronavirüs salgını ve işsizlik
"Türkiye Eğilimleri" araştırmasının bu yılki sonuçlarına göre Türkiye’nin en önemli sorunu yüzde 23.5’lik oran ile ‘Koronavirüs salgını’ oldu. İkinci sorun ise bu yıl da değişmeyerek yüzde 20.7’lik oranla ‘hayat pahalılığı ve işsizlik’ olarak karşımıza çıkarken; üçüncü sırada yüzde 12.3’le ‘ekonomide yaşanan sorunlar’ yer aldı. Listeyi ‘hak ve özgürlüklerin sınırlanması’ yüzde 12.3, ‘terörle mücadele’ yüzde 8 ve ‘mülteciler’ yüzde 6’lık oran ile takip etti.
"Türk halkı ekonomik açıdan daha kötü durumda"
Araştırma sonuçlarına göre, "Son bir yılda yaşanan ekonomik gelişmeler sizi nasıl etkiledi?" sorusu karşısında toplumun yüzde 51.8’i ekonomik olarak daha kötüye gittiğini belirtirken, yüzde 51.1 ‘kendimi/ailemi geçindiremiyorum’ şeklinde yanıtladı. ‘Borçlarımın seviyesinden endişe duyuyorum’ diyenlerin oranı yüzde 48.9 oranında gerçekleşirken; katılımcıların yüzde 33.4’ü ‘gelirim aylık tüketim harcamalarımı karşılamaya yeterli’, yüzde 30.5’i ‘ekonomik olarak daha iyi durumdayım’, yüzde 29.3’ü ‘mevcut finansal durumumdan memnunum, yüzde 28.6’sı ise ‘emekliliğim için yaptığım tasarruf ve yatırım miktarından memnunum’ yanıtını verdi.
Covid-19 süreci nasıl yönetildi?
Koronavirüs sürecine yönelik değerlendirmeler kapsamında katılımcıların 59.2’si "Covid-19 nedeniyle açıklanan destek paketlerini başarılı bulduğunu bildirdi. ‘Belediyelerin aldıkları önlemleri başarılı buluyorum’ diyenlerin oranı yüzde 57.7 olurken; katılımcıların yüzde 57.7’si ‘hükûmetin politikalarını genel olarak başarılı buluyorum’, yüzde 55’i ‘Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere güveniyorum’ şeklinde cevap verdi. Sürece yönelik başarı değerlendirmelerinde en son sırada ise yüzde 52.7 ile ‘Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim planlamaları’ yer aldı.
Türkiye’nin aşı tercihi 'Milli Aşı' oldu
Çeşitli ülkelerin "Covid-19 Aşısı Üretmesi Durumunda Aşı Olma İsteği" sorusuna Türk halkının yüzde 70.2’si üretilmesi halinde Türkiye menşeli aşıyı tercih edeceklerini belirtti. Yüzde 46.7 ile Almanya ikinci sıraya yerleşirken; listeyi Rusya yüzde 43.2, Çin yüzde 41.3, ‘ABD’ yüzde 41.1, ve İngiltere yüzde 40.6 ile takip etti.
En güvenilen kurum bu yıl da değişmedi
Araştırma sonuçlarına göre, Türk halkının en güvendiği kurumlar sıralamasında ilk üç sırada yine Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Jandarma ve Polis yer alırken; bu yıl ilk kez ölçülen Türk Tabibleri Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği de üst sıralardan en güvenilen kurumlar listesine girdi. Öte yandan, listenin sonunda yer alan kuruluşlar ise RTÜK, TUİK, ÖSYM ve Medya Kuruluşları oldu. En az güvenilen kurum, bu sene de değişmeyerek yüzde 31,9’luk oran ile medya kuruluşları oldu.
Siyasi kutuplaşma artıyor
Araştırmaya göre Türkiye’de siyasal kutuplaşma olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 55,9 ile son 4 yılın en yüksek rakamına ulaşmış durumda. Kutuplaşmanın ekseni olarak ise yüzde 42,9 oranı ile laik-dindar ve yüzde 28,6 ile sağ-sol ayrımı öne çıkıyor. Öte yandan, hükümet politikalarına bakış, ülkenin tercih edilen siyasi sistemi ve demokrasiye destek gibi konulardaki ayrımlar da siyasi kutuplaşmaya işaret ediyor.
NATO ve AB ile işbirliği yapılması isteği artıyor, ABD’den tehdit algısı düşüyor
Dış politikada Türkiye’nin işbriliği yapması gerektiği ülkeler sıralamasında halen Türki Cumhuriyetler yüzde 19,5 ile (2019’da yüzde 24,6) ilk sırada ve Müslüman Ülkeler yüzde 18,4 ile ikinci sırada yer alırken, NATO ülkeleri ve AB ülkeleri ile işbirliği yapılmasını isteyenler bir önceki yıla göre artış kaydetti; Yalnız Hareket Etmesi gerektiğini düşünenler ise geçen yıla göre 5,7 puan düşüşle yüzde 10,2 olarak gerçekleşti.
Öte yandan, Türk halkının tehdit algıladığı ülkeler sıralamasında ABD halen yüzde 60,5 ile en üst sırada yer almakla birlikte, 2018’deki yüzde 81,9’dan bu noktaya gerilemiş durumda. Bu yıl tehdit algısında gerileme yaşanan ABD dışındaki tek ülke Suriye (yüzde 43,2) oldu. Bu ülkeden algılanan tehdidin de en yüksek noktasına ulaştığı 2018’deki yüzde 54,6’dan ABD’den algılanan tehdide paralel şekilde düşmesi, Türk halkının ABD’den algıladığı tehdidin büyük ölçüde Suriye’deki varlığıyla bağlantılı olduğuna işaret ediyor.
"Türkiye toplumu muhafazakâr, milliyetçi ve dindar"
Milliyetçilik, dindarlık ve sağ-sol cetveli üzerinden yapılan değerlendirmelerde, Türk halkının büyük kısmının kendisini orta veya ileri düzeyde milliyetçi, muhafazakar, ve dindar olarak tanımladığı görülüyor. Buna karşılık araştırmada 18-20 yaş grubunda olanlar için tüm bu düzlemlerde diğer yaş gruplarına göre daha düşük düzeylerde ölçümler tespit edildi.