Yalçındağ, Isparta Girişimci Sanayici İş Adamları Derneği (IGSİAD)
tarafından düzenlenen "KOBİ'lerin finans sorunları ve Basel 2" konulu
toplantıya katıldı. Büyük Isparta Oteli'nde gerçekleştirilen toplantıda
bir konuşma yapan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, 2001 yılı ertesinde
uygulanmaya başlayan ekonomik programın ve mali disiplinde sağlanan
iyileşmenin bütçe açıklarının azalmasını, reel faizlerin ve enflasyonun
hızla aşağıya düşmesini sağladığını bildirdi.
Sağlanan istikrar ortamında, özellikle 2002-2006 döneminde özel sektör
yatırımlarının yıllık ortalama yüzde 20 artış gösterdiğini hatırlatan
Yalçındağ, ekonomide yaşanan bu olumlu gelişmelerin ardından 2007
yılında dünya piyasalarında dengelerin değiştiğini ve ABD'de yaşanan
krizin, piyasaları olumsuz etkilediğini bildirdi.
Yalçındağ, şunları kaydetti:
"Amerika'daki yüksek riskli konut kredilerinin yarattığı zincirleme
zararlar, bu zararların piyasada yarattığı güvensizlik, hükümetin
müdahalelerinin yetersiz kalması, 2008'e büyük sorunların devredilmesine
yol açtı. Bütün gelişmelerin 2008 yılı Türkiye ekonomisine nasıl
yansıyacağına baktığımızda ise ekonomi yönetimimizin büyük bir ikilemle
karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Bu yıl bütçede öngördüğümüz yüzde 4
enflasyon oranı ve aslında mevcut sorunlarımızı çözmekte yetersiz olan
yüzde 5 büyüme hızını yakalamamız, ekonomimizin geldiği noktada ve bu
küresel konjonktürde kolay olmayacak. Hedeflenen yüzde 4'lük enflasyona
ulaşmak için para politikasında bir gevşeme olmaması gerekecek. Daralan
uluslararası likidite karşısında Türkiye'nin yurt dışından fon
çekebilmesi için yüksel reel faiz politikasına devam etmesi kaçınılmaz
olacak. Kısacası Merkez Bankası'nın gelecek dönemde faiz politikasında
temkini elden bırakmayacaklar. Öte yandan reel faizlerin mevcut seviyesi
ile hem yüksek büyüme hızı elde etmemiz, hem de istihdam yaratmamız
oldukça zor olacak."
2008 yılında dünya ekonomisindeki gelişmelerin yakından izlenmesi ve
para politikasında istikrarlı bir yaklaşım belirlenmesi gerektiği
görüşünü savunduklarını da anlatan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan
Yalçındağ, kısmen bozulan bütçe disiplinin 2008 yılında yeniden
sağlanmasının önemine değindi.
Bunun yurt içi ve yurt dışı yatırımcılara verilecek çok kuvvetli bir
mesaj olacağına inandıklarını anlatan Yalçındağ, "2008'in kayıp bir yıl
olmaması için reform ivmesinin yeniden yükseltilmesi de bir başka
gereklilik olacak" dedi.
Yalçındağ, özellikle şirketler kesiminde rekabet gücünün daha da
artmasına imkan sağlayacak mikro reformlara vakit kaybedilmeden hız
verilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Bu reformlar şirketlerimizin
finansmana erişimini kolaylaştıracak, artan maliyet baskıları karşısında
verimliliklerini yükseltmelerine imkan sağlayacak, üretilen ürünlerin
katma değerini yükseltecek. Ayrıca, inovasyonu teşvik ederek, yaratılan
değerlerin, yatırımı ve istihdamı artırmaya tahsis edilmesine imkan
verecek, böylece daralan finansman imkanları, finansmana erişim
koşullarının iyileştirilmesiyle dengelenebilecek" diye konuştu.
-BASEL 2-
Konuşmasında, Türkiye'nin 2009 yılına ertelediği "Basel 2"
standartlarının hazırlıklarını iyi değerlendirmesi gerektiğini de
belirten Yalçındağ, Basel 2 ile beraber risk bazlı kredi fiyatlama
sistemine de geçileceğini, bu sistemin, rating anlamında düşük dereceli
kuruluşlar için maliyet artışı, yüksek dereceye sahip firmalar için de
maliyet düşüşü anlamına geldiğini kaydetti.
Yalçındağ, şöyle devam etti:
"Mevzuattaki bu değişiklik reel sektör firmalarını yakından
ilgilendiriyor. Bu standartlar finans sektörünün kurumsal risk
yönetimini güçlendirmekle kalmayacak, kurumsallaşma doğrultusunda mesafe
katetmiş olan şirketlerimizin rekabet gücünün yükselmesine de imkan
sağlayacak. Basel 2 standartlarını bu çerçevede, şirketler kesiminin
yeniden yapılanma sürecinde bir adım olarak görmek gerekiyor. Bir açıdan
baktığımızda tehdit oluşturabilecek bu standartları, başka bir açıdan
baktığımızda şirketlerimizin yeniden yapılanmasının yolunu açan bir
fırsata dönüştürmemiz mümkün."
-ÇALKANTISIZ, İSTİKRARLI BİR SİYASİ ORTAM BEKLENTİSİ-
Yalçındağ, Türkiye'nin başarıyı yakalayabilmesi için çalkantısız,
istikrarlı bir siyasi ortama sahip olması gerektiğinin, gelişmiş ülkeler
ligindeki yerini tereddütlere yer bırakmayacak şekilde, net bir biçimde
ortaya koyabilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yalçındağ, şunları
kaydetti:
"İçinde yaşadığımız günlerin, bu koşulları yerine getirmekten çok uzak
bir görünüm sergilediğini düşünüyoruz. Ülke olarak yenilenen meclisten
ve yeni kurulan hükümetten beklentimiz, geçmiş dönemin tecrübesiyle
reform sürecine hız kazandırması ve toplumumuzu kenetlemesiydi.
Oysa bugün itibariyle reform sürecinde ciddi bir atalet, toplumda ise
maalesef kutuplaşma görüyoruz. Bugün itibariyle siyasi gündemimizi
dalgalandıran konu, özünde üniversite camiasını, öğretim üyeleri ve
öğrencileri ilgilendiren bir konudur. Zaman içinde yüksek öğretim
kuralları çerçevesinde yumuşak bir geçiş ile halledilebilecek iken,
bugün siyasi istikrarsızlık nedeni haline gelmiştir. Konunun iki kısa
anayasa maddesi değişikliğine indirgenmesi ve bu şekliyle meclise
getirilmesi yanlış bir adım olmuştur. Kaldı ki bu anayasa
değişikliklerinin karşı karşıya kalacağı muhtemel hukuki engellerin de
iyi hesap edilmediğini açıklıkla görüyoruz.
Ayrıca bu konudaki söylemlerin gerginliğe ve tedirginliğe neden olacak
şekilde genişlediğine şahit oluyoruz. Adeta süreç kontrolden çıktığı
izlemini veriyor. Dolayısıyla bu konunun sadece üniversitelerimizle
sınırlı kalmasını sağlayacak, kamu kesimi ve orta öğrenime genişlememesi
için mevcut hukuki güvencelerin güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu
görüşündeyiz."
-"REFORMLARI TEKRAR DEVREYE SOKMALIYIZ"-
Konuşmasının son bölümünde, ülkenin içerisinde bulunduğu zor dönemi
aşabilmek için doğru gündeme odaklanmak gerektiğini vurgulayan TÜSİAD
Başkanı Yalçındağ, siyasi istikrar ve kararlı liderlikle bunun mümkün
olabileceğini savundu.
Yalçındağ, "Duraklamaya uğrattığımız reformları yeniden devreye
sokarak, AB sürecini iyi yöneterek kalıcı bir yapısal dönüşüm
sağlayabiliriz. Bunun için öncelikle gündemi yerli yerine oturtmak
zorundayız. Türkiye dar gündemde ve kutuplaştırıcı siyasetler yüzünden
çok zaman kaybetti. Bugün artık kutuplaşma ve gerginlik içine girmek
yerine ülkemizin ve tüm bireylerin refahını artıracak ekonomik ve sosyal
politikalar çerçevesinde kenetlenmekteyiz" dedi.