Washington’daki düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nde (Center for American Progress-CAP) Türkiye uzmanı olan Max Hoffman, Türk-Amerikan ilişkilerinin “kırılma noktasına” çok yaklaştığını belirterek, bunun olup olmayacağının aslında büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı olduğu görüşünü dile getirdi.
Hoffman, CAP’in yeni yayınladığı ve kendisinin de yazarları arasında olduğu Türkiye araştırmasıyla ilgili olarak Amerika’nın Sesi’nden Mehmet Toroğlu’nun sorularını yanıtladı.
AKŞENER VE GÜL AÇIKLAMASI
Hoffman bir soru üzerine, Erdoğan’a karşı merkez sağdan bir rakip çıkma yönünde bir fırsat olduğunu, ancak Erdoğan'ın kendi siyasi geleceğine yönelik riskleri azaltıcı bir dizi adım attığını söyledi.
Meral Akşener ve Abdullah Gül isimlerinin konuşulmasını örnek gösteren Hoffman, Erdoğan’ın Afrin operasyonu, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri gideceğini sık sık dillendirmesi, Batı ve Avrupa’ya karşı, Kürt meselesindeki sert söylemleri gibi açıklama ve icraatlarıyla “milliyetçi sağa oynayarak bu kişilerin işini çok zorlaştırdığını” belirtti. Hoffman, “Dolayısıyla sağ kanattan bir rakibin milliyetçi oylara hitap edeceği tüm alanlarda Erdoğan bunları zaten yaptı” dedi.
CHP’NİN ADAYI
Hoffman, tüm bunların sonucunda da, gelecek yıl için planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Erdoğan’a rakip bir adayın, seçimlerin ikinci tura kalması halinde farklı seçmen gruplarını birleştirmesinin daha zor hale geldiğini belirtti.
CHP içinde Erdoğan’a rakip olarak genç, Türk halkının hayallerine hitap edebilen daha dinamik ve ikna edici bir aday arayışı olduğunu düşündüğünü kaydeden Hoffman, bununla birlikte, Erdoğan’a meydan okumanın bugünlerde Türkiye’de herkes açısından çok büyük bir siyasi ve kişisel risk olduğuna dikkati çekti.
Ankete göre, Türk halkı arasında “kendi başına hareket etme” eğilimini tercih edenlerin oranının daha fazla olmasına rağmen, AKP ve MHP dışındaki muhalefet partileri içinde diğer ülkelerle işbirliğine daha sıcak bir bakış olduğuna işaret eden Hoffman, “Bence Washington ve Avrupa’da, Batı’nın Türk nüfusunun bu kesimiyle diyalog kurulması, Türkiye’nin Erdoğan’dan büyük olduğu şeklinde giderek artan bir hissiyat oluşuyor” dedi.