Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,2480
EURO
37,6597
IMKB
9.032,000
ALTIN
2.914,370
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
VAHDDETTİN'İN KAÇ PARAYLA KAÇTI..!
VAHDDETTİN İN KAÇ PARAYLA KAÇTI..!
 
40 yıl boyunca Vahdeddin’in yanından ayrılmayan Tütüncübaşı Şükrü Efendi’nin 1956’da verdiği röportaj kitap haline getirildi.İşte Vahdeddin'in kaçış hazırlığı ve son günlerini merak edenler için.
 
17.12.2007 - 00:05

Şam’da yapılan röportajda konuşulan çok mahrem anılar ve sırlar da ilk kez ‘Vahdeddin’in son günleri’ adlı bu kitapta yayınlandı. İşte Vahdeddin’in en yakınındaki adamın ağzından sürgündeki son günler

Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Vahdeddin, hiçbir dönemde olmadığı kadar, hatta yaşadığı yıllardan bile çok daha fazla gündemde... Son yıllarda hayatıyla ve sürgün yıllarıyla ilgili kitapların, araştırmaların, ortaya çıkan yeni belgelerin, ‘Hain miydi değil miydi?’ tartışmalarının ardı arkası kesilmiyor.

Tam da bu arada Yağmur Yayınları’ndan yeni bir kitap çıktı. Kitabın adı, ’Vahdeddin’in Son Günleri.’ Kitabı özel kılan ise 18 yaşındayken saraya giren ve tam 40 yıl Vahdeddin’in yanından hiç ayrılmayan emektar Tütüncübaşı Kayserili Şükrü’nün hatıratından oluşması. Tütüncübaşı Şükrü’nün anıları ilk kez, 1978’de vefat eden gazeteci-yazar Feridun Kandemir tarafından 1956 yılında Yirminci Asır Dergisi’nde yayınlanmıştı. Tütüncübaşı Şükrü, Vahdeddin’le birlikte ülkeyi terk ettiği için vatandaşlıktan çıkarılmış, Türkiye’yi girişi yasaklanmıştı. Kandemir de bu görüşmeyi Şam’daki Sultan Selim Tekkesi’nde gerçekleştirmişti. İşte bu röportajdan 51 yıl sonra Feridun Kandemir’in adıyla yayınlanan; Tahsin Yıldırım tarafından yayına hazırlanan kitap, özellikle Sultan Vahdeddin’in Malaya gemisiyle İstanbul’dan kaçtıktan sonraki günlerine ışık tutuyor, ilginç olaylara yer veriyor.

 Padişahı gece ben soyar sabah ben giydirirdim

Son günlerini Sultan Selim Tekkesi’nde misafir olarak geçiren Tütüncübaşı Şükrü sözlerine şöyle başlıyor: “Sultan Vahdeddin’in yanında benim kadar uzun kalmış başka emektarı bulunmadığı için tamamıyla mahrem-i esrarı olmuştum. Bana uzun yılların tecrübesiyle son derece itimat eder, benden hiçbir sırrını saklamazdı. Gizlice kullandığı konyağını bile bana aldırır, aşklarını bana açar, politika işlerine beni vasıta kılar, hülasa bütün hususi işlerini bana gördürürdü. Onu her gece ben soyar, her sabah ben giydirirdim. Kahvesini ben pişirir, sigarasını ben hazırlardım. Hele Anadolu’daki Milli kuvvetlerin zaferiyle vaziyeti müşkülleştiği günlerde yakınlığını iyice artırmıştı.”

Hayatımız tehlikede Şükrü, gidiyoruz

Tütüncübaşı Şükrü, İstanbul’dan ayrılacaklarını Vahdeddin’den öğrendiğini ve çok üzüldüğünü söylüyor: “...Çok sinirliydi. Kahvesini götürdüm. Her zamanki gibi bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. ’Vaziyetin vahametini biliyorsun, burada artık hayatımız tehlikede... Ben gidiyorum. Sakın kimseye bir şey söyleme. Sen de beraber geleceksin. Hazırlan’dedi. Boynumu büktüm, başımı eğdim, dışarı çıktım. Niçin gittiğimiz malum, fakat nereye gidiyorduk? Beni tekrar huzuruna çağırdığında yarın sabah şafakla beraber saraydan ayrılacağımızı, bu durumu aileme bile söylememem gerektiğini tembihledi. Bir zarf verip, ’Bunu bir bahane ile evine bırak’ dedi. Zarfın içinde 150 lira vardı. Parayı Beşiktaş’taki evime bıraktım. ’Acaba ortadan kaybolsam mı?’ diye düşündüm ama 40 yılın bağlılığı beni sadakate sevk etti .”

 İstanbul’dan ayrıldığı gün 60 tane sigara içti

Ertesi sabah Vahdeddin, hizmetkarlarıyla birlikte sarayın bahçesindeydi. İngiliz komutan Harington eşliğinde daha gün ışımadan otomobillere binip Tophane’ye doğru yol aldılar. Rıhtımda bekleyen İngiliz istimbotuna binip, açıkta demirli olan İngiliz zırhlısı Malaya’ya bindiler. Tütüncübaşı Şükrü gemiye binmelerine rağmen nereye gideceklerini bilmiyordu: “Meraktan çatlayacaktım. Sultan bu halimi sezmiş olacak ki, ’Mukadderat’ diye mırıldandı. ’Mukadderat Şükrü... Malta’ya gidiyoruz. Öyle icap etti. Oradan sonra bakalım kısmet nereye ise. Sen şimdi çantaları aç, gecelikleri çıkar. Sonra geminin mutfağını bul. Kahvemle yine sen meşgul ol.’ Dediğini yaptım. O gün altmıştan fazla sigara, sekiz fincan kahve içti. Mukadderattan başka da laf etmedi.”

‘Halife Abdülmecit zaten sersemin biri’

Vahdeddin ve beraberindekiler yolculuğun 4. günü Malta’ya varmışlardı. Bir dönem ittihatçıların sürgün edildiği dağlık, taşlık, yeşilliksiz adayı Vahdeddin hiç sevmemişti. Bir de aşk acısı çekiyordu. Özellikle üç zevcesinden biri olan Nimet Kadınefendi’ye sırılsıklam aşıktı ve onun hasretini çekiyordu. Tütüncübaşı Şükrü 37 gün kaldıkları Malta’da Vahdeddin’in hep dört duvar arasında olduğunu, dışarıya çıkmadığını söylüyor: “Çok bunalmıştı. Sürekli bana konyak aldırıyordu, sabahtan akşama kadar onunla avunmaya çalışıyordu. Nimet Kadıefendi’yi özleyişi artıyor, ıstırabı büyüyordu. İstanbul’dan hiç haber alamıyordu. Merak içindeydi. Özellikle ömründe hiç sevmediği halife Abdülmecit Efendi’ye diş biliyordu. ’Bizim budala, demek saltanatsız halifeliği kabul etti. Zaten sersemin biridir. Buna da razı oldu. Yani tekke şeyhi olacak, ona bu kadarı da çoktur ya... Ben onun yüzünü ilk gördüğümden beri divanenin biri olduğunu söylemez miydim?’ diyordu.

Otel parasında indirim isteyecekti, utandı vazgeçti

Vahdeddin, Malta’dayken Hicaz Kralı Melik Hüseyin’den bir davet aldı. Bu davete çok sevinen devrik sultanın seyahatleri başlıyordu. Ancak bu seyahatler yorucu oluyordu. Melik Hüseyin’in ağırladığı Vahdeddin daha sonra Mısır’a oradan da Avrupa’ya geçti. Tütüncübaşı Şükrü yaptıkları bu uzun seyahatlerle ilgili Vahdeddin’in, “Hz. Musa’ya döndük... O da bizim gibi yurdundan çıkmış, diyar diyar dolaşmıştı” dediğini unutamadığını söylüyor. Vahdeddin Avrupa’da ilk günlerini Cenova’da geçirmişti. Onu rıhtımda bekleyenler arasında Damat Ferit de bulunuyordu. Vahdeddin ve beraberindekiler Cenova’daki Miramar Oteli’ne yerleşmişlerdi. Ancak Cenova Vahdeddin için fazla gürültülü ve kalabalıktı. San Remo’da uygun bir villa bulunmuştu. 6 gün otelde kaldıktan sonra Vahdeddin hesabı istedi.Şükrü Efendi o günü şöyle anlatıyor: “Otelde Türkçe bilen bir Ermeni garson yardımıyla otel direktöründen hesabı istedik. Hazırladıkları hesap pusulasını alıp Vahdeddin’e getirdim. Şöyle bir baktı, gözlüğünü düzelterek bir daha baktı. ’Şükrü bu ne böyle’diye sinirlendi. ’Bu adamlar bizi soymak istiyorlar. Yabancıyız anladık ama, göz göre göre de soyulmak reva mı? Altı günde 120 lira! Çok.. Bir yanlışlık olmasın...’ dedi. ’Ama efendimiz biz de kaç kişiyiz maaşallah’ deyince, önce ’Sen bir bak, indirim yaptırabilir misin?’ diye sordu; sonra vazgeçti: ’Ayıp olur değil mi? Osmanlı padişahı cimri imiş, pazarlığa kalkıyor derler. Olmaz, olmaz. Vazgeç, al götür parayı...”

Vahdeddin, Malta’dan özellikle İtalya’ya sık sık seyahatlere çıkıyordu. San Remo günlerinde zaman zaman misafirleri de oluyordu. Onu ziyaret edenlerden biri Meşrutiyet döneminin önemli simalarından olan Gümülcineli İsmail idi: ” Romanya’dan padişahı ziyarete gelmişti. Hali perişandı. Onun bu halini görür görmez Vahdeddin’i kafese koymaya geldiğini anladım. Fakat Vahdeddin onu iltifatlarla karşıladı. Gümülcineli İsmail üç kez daha padişahı ziyaret etmişti. Başbaşa verip konuşuyorlardı. Günler sonra Vahdeddin’e önemli bir mektup gelmişti. Mektubu gönderen Gümülcineli İsmail’di. Ancak içinden benim namıma da yazılmış bir mektup vardı. Bana, ’Rica ederim, Zat-ı Şahane’ye yazdığım mektubu evvela sen dikkatlice oku. Meşreplerine uygun bulursan verirsin. Bir de mektubumu sakin ve neşeli bir anında taktim et’diye yazmıştı. Mektupta şu satırlar vardı: ’Dahiliye Nazırı Mehmet Ali ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’yle görüştüm. Uzun müzakerelerden sonra her ikisinin de en kısa zamanda Suriye, oradan da Türkiye’ye gitmeleri aramızda kararlaştırıldı. Şark vilayetlerinde faaliyete geçerek gizlice çalışacak olan bu arkadaşlar, mümkün olan her şeyi yaparak orada Zat-ı Şahaneleri namına bir hükümet tesis edeceklerdir. Teferruatıyla tespit edilen bu hareketin bir an evvel tahakkuk edebilmesi için icabeden zaruri masraflarda aramızda hesaplandı. Acele olarak 500 İngiliz lirasına ihtiyaç vardır. Bu parayı ya banka havalesiyle yazılı adrese gönderiniz ya da buyurunuz bizzat San Remo’ya geleyim.’Hey Gümülcineli hey! Tahminimde beni yanıltmamıştı. İlk mektupta 500 İngiliz lirası çekmenin yolunu arıyordu. Mektubu Vahdeddin’e verince ilk tepkisi, ’500 lirayı nereden bulayım?’oldu. Yüreğime su serpilmişti. ’Topu topu üç beş liramız kaldı’diyordu. Ancak ben red cevabını Gümülcineli’ye yazarken o Avni Paşa’yı yanına çağırmış ve 500 altın lirayı vererek derhal Trieste’ye gidip Gümülcineli’ye teslim etmesini buyurmuş. Ertesi günü bunu haber alınca beynimden vurulmuşa döndüm.

Bu palavralara nasıl kandı hâlâ şaşarım

Mektuptan sonra San Remo’daki konakta ilginç günler yaşanmaya başlamıştı: “İki gün sonra Trieste’den dönen Avni Paşa ile birlikte eski Dahiliye Nazırı Mehmed Ali Bey’le Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi de teşrif buyurdular. Gümülcineli de parayı alınca teşkilat yapmak üzere (!) Romanya’ya gitmiş. Yeni gelenler Vahdeddin’le baş başa vererek müzakerelere giriştiler. Bir müddet sonra Gümülcineli de geldi. Projeler, planlar, programlar ortaya serilmiş, bir yandan Şark vilayetlerinde hazırlanan ayaklanmaların, diğer yandan da İstanbul’da alınan tertibatın vereceği neticeler ballandırıla ballandırıla anlatılarak Vahdeddin tavlanıp duruyordu. Vahdeddin’in mazileri kendisince de malum olan bu mahlukların palavralarına nasıl inandığına hala şaşarım.”

KİMDİR: Sigarasını sarıp kahvesini yapardı

TütüncübaŞI Kayserili Şükrü, 18 yaşında Saray’a girmiş; 40 yıl boyunca Vahdeddin’e hizmet etmişti. Görevi gereği padişahın sigarasıyla, kahvesiyle ilgilenir; daima yakınında bulunurdu. Tütüncübaşı Şükrü, Vahdeddin öldükten sonra beş parasız bir şekilde San Remo’dan Şam’a gitmiş; Sultan Selim Tekkesi’nin misafirhanesinde kalmaya başlamıştı.

‘İstanbul’dan gelen delikanlı hem eşini hem kızını ayarttı’

TÜtÜncÜbaŞI Şükrü San Remo’daki villada yaşanan gizli bir aşkın ortaya çıktığını ve bu durumun Vahdeddin’i çok kötü etkilediğini anlatıyor: “Seccadebaşı İbrahim Efendi rahatsızlanmıştı. Hepimizi üzen bu durumda ne yapabileceğimizi düşünürken İstanbul’daki akrabasına bir mektup yazdım. Çok geçmeden biri geldi. Yakışıklı, gürbüz ve zarif bir delikanlıydı. İstanbul’da serbest yaşamış, ele avuca sığmaz bir gençti. Vahdeddin bunun da villada kalmasına izin verdi. İbrahim Efendi kendine gelmişti ancak bu kez de bu delikanlı kendinden geçmişti. Dışarıda İtalyan kızları sürü sürü dolaşırken o villadan bir tarafa gitmiyordu. Bir gün karşıma gelip oturdu. ’Şükrü Bey, Ben Nesrin’i seviyorum. Nesrin’i de Nimet Sultanı da İstanbul’a kaçıracağım’ dedi.

İtalya’dan kovdurmak istedi

’Nasıl olur’ dedim. ‘Nimet Sultan efendimizden ayrılmaz. Nesrin de ondan ayrılmadığına göre gönlünün ferman dinlemesi gerek.’ Ama ısrar etti. ‘Nimet Sultan da gelecek’ dedi. Meğer bu delikanlı bir yandan Nesrin’le yakınlaşırken, ondan habersiz Nimet Sultan’la da mektuplaşıyormuş. Vahdeddin de mektupları bulmuş. İş adam akıllı sarpa sarmıştı. Delikanlı hem Nesrin’in hem de Nimet Sultan’ın gönlüne iyice girmiş. Vahdeddin bu yüzden beni suçluyordu. ’Yazıklar olsun sana... Bu adamı sen musallat ettin başımıza’ diyordu. Vahdeddin derhal bu delikanlının İtalya’dan çıkartılmasını istedi. Fakat İtalyanlar sadece ’Osmanlı padişahının emniyeti bakımından o villada oturmanızı mahzurlu görüyoruz’ demişler. Vahdeddin saray terbiyesi ve skandaldan korktuğu için İtalyanlar’a ’Peki’ dedi.”

 En çok, elmaslarla süslü Kuran’ı almadığına yandı

Vahdeddİn’İn yanındaki çantaların birinde 3 bin lira vardı. Daha ilk gün Tütüncübaşı Şükrü’ye paraları göstermişti. Vahdeddin, ’Emniyetteyiz ama ne olur ne olmaz sen de ihtiyatlı ve dikkatli bulun’ dediği zaman Tütüncübaşı Şükrü’nün tepkisi şöyle olmuştu: “Birdenbire boşta bulunup, ’Hepsi bu kadar mı efendimiz?’ dedim. Benim bu halim hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi. ’Merak etme Şükrü’ dedi, ’20 bin İngiliz lirası da Londra Bankasında var.’

Başka yok mu Efendimiz?
Daha ne olsun canım?

Kalabalığız da Efendimiz..
İdare ederiz... Allah Kerim.

Bir de Kuran-ı Kerim vardı Efendimiz... O da
çantada mı?
Hangi Kuran’ı Kerim’den bahsediyorsun?

Hani Hz. Osman’ın yazısı...
Tütüncübaşı Şükrü, Vahdeddin’in bu hatırlatışa öfkelendiğini söylüyor: ”Meğer bahsettiğim bu çok kıymetli Kuran’ı Kerim’i beraberinde götürmeyi akıl edememiş. Buna ömrünün sonuna kadar yandı. Hz. Osman’ın bizzat kendi el yazması olan bu Kuran’ı Kerim’i, İstanbul’dan ayrılışımızdan bir müddet evvel, Topkapı Sarayı’ndan getirtmiş, odasında yatağının başucuna koymuştu. Fevkalade nefis cildi bile nadide taşlar, elmaslarla süslüydü. 50 bin lira kıymet biçilmişti. Biz, bunu mutlaka çantasına koyduğunu tahmin etmiştik. Meğer iade etmiş...
 



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


-"TÜRKİYE'DEN KİMSENİN AYRILMASINI GEREKTİRECEK BİR SEBEP YOK"

BARZANİ'NİN PAÇALARI TUTUŞTU, YAYGARAYA BAŞLADI

MHP: "DAVULLA ZURNAYLA OPERASYON YAPILDI"
»  BÜYÜKANIT: TSK İLE GURUR DUYUYORUM"
»  "ALEVİLER ABD'NİN OYUNUNA GELMEZ"
»  KAYIP KİTABI BULANA BİR CUMHURİYET ALTINI ÖDÜL
»  BAROLAR BİRLİĞİ'NDEN YÖK BAŞKANI'NA ELEŞTİRİ..!
»  ABD HAVA SAHASINI TÜRK UÇAKLARINA AÇTI
»  ÇÜRÜK NURETTİN YARIN DÖNÜYOR
»  EDİP BAŞER'İN OPERASYON DEĞERLENDİRMESİ
»  "MAHALLE BASKISI DEĞİL MAHALLE DAYANIŞMASI"
»  KÜRT İNTERNET SİTESİ: ''PKK BÜYÜK KAYIP VERDİ''
»  PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK TSK'YA GEÇTİ
»  OPERASYON'UN PERDE ARKASI
»  FAZIL SAY: "SÖZLERİMİİN ARKASINDAYIM"
»  TUNCELİ'DE PKK OPERASYONU
»  F-16'LARIN KANDİL'DE VURDUĞU YERLER
»  KANDİL VURULDU KORUMA ÖNLEMLERİ ARTTIRILDI..
»  ERDOĞAN, GENEL KURMAY'A TEŞEKKÜR ETTİ
»  DTP, PKK'LILARA SAHİP ÇIKTI: OPERASYON DURDURULSUN
»  TÜRK-İRAN PKK ANLAŞMASI
»  TERÖRİSTLERİN KAÇIŞ YOLLARI TUTULDU
»  DOĞDUĞU KÖYE BAKAN OLARAK GİTTİ
»  GENELKURMAY'DA OPERASYON DEĞERLENDİRMESİ
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.